Gür Orman
Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim. Saygıyı sevgiyi rehber edinip ak satırlara kelimeler beledim. Meledi tavuklar, miyavladı filler. Havladı serçeler. İnanın, inanmayın, sözlerime kanmayın. Masalca masal adı, böyle çıkıyor tadı. Meydan okur cüceler, korkup saklanır devler. Doğsun güneş, doğsun ay. Ebelesin mavileri, ebelesin tüm renkleri, ebelesin seni beni…
Bir varmış bir yokmuş. Kocaman ağaçları olan bir orman varmış. Buraya Gür Orman derlermiş. Her renkten hayvan ve bitki bu ormanda huzur içinde yaşarmış. Bir gün komşu ormanın kralı bu ormana kuşlardan oluşan bir ekip göndermiş. Görevleri Gür Orman’ın neden ve nasıl hep mutlu olduğunu araştırmakmış.
Kuşlar Gür Orman’a doğru uçmuşlar. Önce meşe ağacına sonrada ceylan ailesine misafir olmuşlar. Sonrasında ormanda yaşayan diğer canlılarda onları yuvalarına davet etmişler. Bir ayın sonunda kuşlar, kralın sorusuna yanıt bulduklarına inanarak kendi ormanlarına geri dönmüşler. Kralın huzuruna çıkmışlar. Kral sormuş;
-Hoş geldiniz. Söyleyin bakalım Gür Orman’ın daima mutlu olmasının sebebi ne imiş?
Bilge kuş;
-Aileye çok önem veriyorlar kralım. Misafir olduğumuz her ailede saygıyı, sevgiyi, şefkati gördük. Aralarında sağlam bir birlik var. Bizce mutlu olmalarının sırrı aileye önem vermeleri ve birbirlerini çok sevmeleri.
-Anlamadım, bu aile bireylerinin aralarında hiç sorun olmuyor mu peki?
-Elbette oluyor. Ama bu sorunları saygı ve sevgi çerçevesinde birbirleriyle güzelce konuşup halledebiliyorlar. Aralarında ki iletişim mükemmel. Bu sayede her sorunun üstesinden gelebiliyorlar.
Kral kuşlara teşekkür etmiş. Sevginin saygının olduğu her yere mutlulukta kendiliğinden geliyormuş. Yerinden doğrulup şu sözleri söylemiş:
- Artık biz de sevelim, sayalım birbirimizi. Ben de ailemi çok seviyorum. Bundan sonra onlarla daha çok vakit geçireceğim.
Gökten sevgi çiçekleri düşmüş, bu masalı okuyan her bireyin yüreğine…
Emine Yılmaz DERECİ
YazarKar taneleri dört bir yanı beyaza boyuyordu. Kara kış yüzünü açıktan açığa göstermeye başlamıştı. Etrafta büyük bir sessizlik vardı. İki kuş gün boyu yiyecek aramışlar fakat bulamamışlardı. Bir evin s...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Köy evinin kileri oldukça büyük olmasına rağmen içi tıkış tıkıştı. Bir köşeye un çuvalları, yağ tenekeleri, bir köşeye pirinç, şeker, tuz paketleri dizilmişti. Kilerin duvarındaki raflarda tencereler,...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Çoban Ali, köyün sığır ve küçükbaş hayvanlarını otlatır, geçimini çobanlıktan sağlardı. Her gün hayvanları köye uzak çayırlıklara götürürdü. Akşam karnı doyan hayvanlarla köye dönerdi. Her...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Ramazan ayında bin bir bereketDuadır verene iftar yemeğiAkşam ezanına başlar hareketŞifadır verene iftar yemeğiMisafirler doyar, güler yüzümüzAllah'a çok şükür olur sözümüzİyilikte yarış bizim özümüzS...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ