Camgöz ve Okçuluk Dersi
Sevgili çocuk dostlarım;
Bugün çiftlikte Kur’an’a geçen çocuklar için tören yapılacak. Sabah erkenden bütün bahçe süslendi. Hepimiz nasıl bir kutlama yapılacağını merak ederken, Hafize Teyze yanında bir adam ve bir sürü malzemeyle geldi ve hepimizin meraklı bakışları altında şu konuşmayı yaptı:
Çocuklarım! Hepiniz Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i okumayı öğrenmekte çok gayretlisiniz. Bu çabanızı ödüllendirmek istedim. Bugün okçuluk sporuyla tanışacaksınız. Biliyorsunuz okçuluk bizim ata sporumuz. Bazılarınızın yaşı küçük ama hocamız sağ olsun yayları hepinizin yaşına ve boyuna göre hazırlattı. İlk atışa en küçüğümüz olan Esmacıkla başlayacağız.
Esmacık kendi adını duyunca hemen koşarak Hafize Teyze’nin yanına vardı. Onun için oyuncak bir ok ve yay hazırlanmıştı. Uzun Kulak’la ben de hedef tahtasının dışına giden okları bulup getirecektik. Biz zaten çocuklarla ilgili her aktivitenin içinde olmaktan çok mutluyuz. Bu mutluluktan birbirimizi kovalayarak koşup oynarken, çocuklar da hocaya yardımı unutup peşimizden koşmaya başladı.
Ömer’in “Haydi herkes ok atma çizgisinde hazır olsun!” diye bağırmasıyla hepimiz gülerek koşup bir anda çizgide dizildik. Hoca çocukların karşısında durup, oku yaya nasıl takacaklarını, nasıl gerip atacaklarını yaparak gösterdi. Esmacıktan sonra ilk atışı, Kur’an’a ilk geçen Selman yaptı. Sonra diğerleri de onu takip ettiler. Hepsi sanki kırk yıldır ok atıyorlar gibi ustalıkla atmaya çalışıyorlardı. Hoca bir ara okçuluk sporunun faydalarını anlattı. Bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesinden, dikkat bozukluğunun giderilmesine, eklemlerin, omuz sırt ve bacak kaslarının gelişmesine kadar meğer ne çok faydası varmış.
Daha sonrasında ok atmaya tekrar devam ettiler. İçlerinde sanki en heveslileri Esmacık gibi görünüyordu. Bir ara yayını bana doğrultup hızla çekti. Ok uçtuuçtu ve gelip tam dibime düştü. Bir an oyuncak olduğunu unutup olduğum yerde sıçradım ve korkudan bütün tüylerim havaya kalktı. Benim o halimi gören çocuklar ok atmayı bırakıp “Aaaa! Camgöz’e elektrik çarptı!” diye kahkahalarla güldüler.
O gün okçuluk eğitimiyle hepimiz şahane bir gün geçirdik. Çocukların o kadar mutlu olduğunu gören Hafize Teyze günün sonunda okçuluk eğitimlerinin devam edeceğini söyleyince çocuklar hep bir ağızdan “Hafize Teyze sen çok yaşa!” diye bağırarak alkışladılar.
Görüşmek üzere çocuklar, hoşçakalın…
Raziye SAĞLAM
YazarBen sekiz yaşındayken, Vefa’dan Fatih’e, otuz altı dairelik büyük bir apartmana taşınmıştık. Komşularımızın çoğu Karadenizli olduğu için, bizim adımız Malatyalılardı. İlk tanışırken, komşumuz Hafız Ha...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Bu sayfadan sizlerle, zaman zaman gerek yurt dışı gerek yurt içinde gezip gördüğüm yerleri paylaşıyorum. Bu yazımda da, eylül sonu ve ekimin ilk haftasında yaptığımız Muğla Datça gezimizden biraz bahs...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’nin sevgili eşi Hacı Naciye Hanımefendi’yi, ya da cümlenin dediği gibi, Hacı Validemizi bir nisan gününde ebedi yolculuğuna uğurladık. Hayatımda o kadar müstes...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Okuldan gelince hemen ev ödevimi yapmıştım. Verilen ödevi bir an önce bitirmezsem rahat edemiyordum. Kapının zili çaldı. Baktım arkadaşım Fatih kapının önünde. Nefes nefese kaldığına göre bizim eve ka...
Yazar: Sırrı ER