Talip İsen Rızaya
Geçenlerde annemin komşusu bir kızcağız doğum yapacaktı fakat annesi Mardin’den gelemediği için çok üzgündü. Yanında olmasını istiyordu doğal olarak. Ben “İstersen ben kalırım yanında.” deyince çok sevindi. Doğum sonrası, tahlillerin sonucuna göre iki gece kaldık hastanede. Yeni doğmuş bir bebek ve 22 yaşında ikinci çocuğunu dünyaya getirmiş kızcağızla. O ve ailesi yanında kaldığım için çok teşekkür ettiler. Onların teşekkür etmesi normal görülebilir bir yerde ama benim asıl şaşırdığım, etraftaki diğer insanların benim hastanede kalmama şaşkınlık göstermeleri. Komşuluk ya da akrabalık ilişkileri günümüzde o kadar zayıflamış ki; başkası için yapılan böyle küçük bir şey bile bir iyilik olarak görülebiliyor.
Aslında Allah rızası için bir iyilik yapma niyetindeysen, bu çok da basit bir olay değildir. Sırasıyla birçok merhalesi vardır.
İnsan karşısına bir iyilik yapma fırsatı çıktığında önce böyle bir fırsat verdiği için Allah’a şükretmelidir. Sonra da karşısındakini incitmeden, Allah’ın rızasına en uygun şekilde yapmaya gayret etmelidir. İyilik yapmak zordur.
Benlik öyle sarıp sarmalar ki insanı; içinden bir ses, sürekli, yaptığı iyiliği her gördüğüne anlatması için dürtükler onu. Hatta bunu yaparken de “Anlatayım ki; başkalarına da örnek olsun.” diye düşünerek kandırır insan kendini. O sesi susturup sadece Allah (c.c.) ile arasında kalmasını başarırsa, sonunda, yaptığı iyiliğin gönlüne verdiği huzurun tadına da varabilir. Tabii sonra da hiçbir şekilde başa kakmayıp hatta kendisi de bir an önce unutmalıdır yaptığını. Zira Allah (c.c.), Bakara Suresi’nde; “Ey iman edenler! Başa kakmak ve incitmek suretiyle yaptığınız iyilikleri boşa çıkarmayın.” diye emretmiştir.
Evet, dedik ya; iyilik yapmak zordur. Çünkü Allah’ın rızasına ulaşmak gibi büyük bir gayeye hizmet eder. Bütün bu merhalelerden başarıyla geçtiyse eğer aslında işi daha yeni başlıyor demektir. Çünkü artık uyanık olma vakti gelmiştir. Yakın çevresinde, sokağında, aile çevresinde ya da dünyanın herhangi bir yerinde sessiz bir “Ah!” mı var? İşte o “Ah!”ı içinde hissedip çare olmaya mecbur görmelidir kendini. Yok mu yakın çevresinde, o zaman kimsesizlerin ve gariplerin yanında olan vakıflar var. Belki de nasibi, onların iyilik pınarında bir damla olmaktır. Hâsılı, uyanık olmalı insan uyanık. Ne demişler: “Talip isen rızaya, koy benliği, düş yola.”
Raziye SAĞLAM
YazarYaşlı bir bilge, çölde bir vahada oturmuş, düşünüyordur. Genç birisi, ona yaklaşır ve der ki:- Lütfen beni öğrencin olarak kabul et.Bilge, parmağıyla kumların üzerinde düz bir çizgi çeker:- Çizgiyi kı...
Yazar: Sema KORKMAZ
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’nin sevgili eşi Hacı Naciye Hanımefendi’yi, ya da cümlenin dediği gibi, Hacı Validemizi bir nisan gününde ebedi yolculuğuna uğurladık. Hayatımda o kadar müstes...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Birkaç senedir diziler yoğun bir şekilde aileyi hedef alıyor. “Prime Time/En çok izlenen zamanlar”da yayınlanan bu yapımlarda yer alan karakterler, en sevdiklerine neredeyse her cümlelerinde yalan söy...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım; Kasım ayının gelmesiyle havalar serinlemeye başladı. Soğuklar bastırmadan köyün çocuklarıyla birlikte yaylada piknik yapacağız. Çocuklar köyün otlatılacak koyun, kuzu ve ...
Yazar: Raziye SAĞLAM