Tık Tık
Tık tık. Aradan bir dakika geçmemişti ki yine tık tık. Ses mutfaktan geliyordu. İşin ilginç yanı mutfakta kimse yoktu. Bir daha tık tık tık sesi duyunca iki gündür evinde kaldığım teyzeme sordum.
- Teyzeciğim, bu ses nedir?
- Anlaşılan yine Süslü bize misafir…
Sevinçle yerinden kalktı. Bizi yavaş olun, ses çıkartmayın diye uyardıktan sonra mutfağa yöneldi. Kuzenim;
- Gelen güzel bir güvercin. Adını Süslü koyduk. Arada mutfak camına tıklar. Annem ona yiyecekler ikram eder, Sonra camın önünde bir sağa bir sola salınarak yürür. Arada öter. Sanki kendi dilince bize teşekkür eder. Onu görmek ister misin?
- Hiç sorulur mu?
- Sessizce gidip bakalım hadi.
Çok heyecanlanmıştım. Teyzem camın önüne yiyecekler koymuş, güvercinin onları yemesini seyrediyordu. Süslü’yü ilk gördüğümde çok şaşırdım. O kadar güzeldi ki... Bembeyaz, başı ve ayakları kabarık tüylerle kaplı, alımlı mı alımlı. Yemeğini yiyen kuş pencerenin önünde biraz gezindi. Tülün aralık olan kısmından içeriye bakmaya çalıştı. Teyzemlere alışmıştı ama gözlerini kocaman açmış onu seyrederken beni görünce sırra kadem bastı. Teyzeme;
- Gelen misafirin çok güzeldi. Dayım güvercinlerinin kümesine bunu da koysa. Onu besler, korur, kollar. Dayım bu kuşu çok sever teyzeciğim.
- O, kümeste yaşamayı değil, özgürlüğü seçmiş. Bir sahip arasaydı zaten evcil güvercinlerin arasına katılırdı. Kümeste yaşamak istediğini sanmıyorum. Arada bizlere misafir olduğu oluyor, ona yiyeceklerimizden ikram ediyoruz.
- Misafirini çok mu seviyorsun teyzeciğim.
Teyzem gülümsedi;
- Ben tüm misafirlerimi çok seviyorum. Onlara ikramda bulunmak benim için bulunmaz nimet. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse misafirine ikramda bulunsun." buyurmuştur. Bizler misafire çok değer veririz. Şimdi size bir sürprizim var.
Buzdolabından güzel bir pasta çıkarıp masaya koydu. Sonra da bir tabak börek. Biz iştahla onlara bakarken yine tık tık sesi kulağımıza geldi. Anlaşılan bize katılmak isteyen bir misafirimiz vardı.
Emine Yılmaz DERECİ
YazarBilge Leylek yuvasından etrafı seyrediyordu. Köyün içinden koşa koşa giden çocuğa baktı. Çocuk hem koşuyor hem de coşkuyla bağırıyordu;- Yaşasın İstanbul’a gidiyorum, duyun ağaçlar, duyun kuşlar, duyu...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Annemle eve yürüyorduk, mis gibi bir bahar günü. Sokağımızdaki kayısı ağacı çiçek açmış etrafa beyaz gülücükler saçıyordu âdeta. Yanından geçenler telefonlarını çıkarıp fotoğrafını çekiyorlardı ağacın...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
İnebolu’ya bağlı Üçlüce köyünde doğdum, büyüdüm. Köyümüzde yardımlaşmak, birlik ve beraberlik içinde zorlukları aşmak gelenek hâline gelmişti. İmeceye katılmayı her köylü kendine vazife bilirdi. Bunu ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Ağaçkakan yeni yapacağı yuva için güzel bir köknar ağacı arıyordu. Henüz istediği gibi bir ağaç bulamamıştı. Ormanın üstünde bir süre uçtu. Koca koca ağaçlarının bulunduğu bir alana geldi.Küçük bir de...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ