Esmâü’l-Hüsnâ: El-Mucîb
El-Mucîb: İsteyenlerin İsteğini Yerine Getiren, Duâ Edenlerin Duâsını Kabul Eden
El-Mucîb, “duâları kabul eden, dileklere ve ihtiyaçlara karşılık veren” anlamına gelir. Yüce Allah, kendisinden isteyenin dileğini yerine getirir.
Bilinmelidir ki duâ, esasen, davet gibi çağırmak mânâsına masdardır. Duâ, ibadet gibi, kuldan Allah’a doğru yapılır. Bundan dolayı, küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya vâki olan talep ve niyâz anlamına örf olmuş ve isim olarak da kullanılmıştır.
Duânın hakîkati, insanın Rabb’inden inâyet ve yardım istemesidir. Duâ, bir nevi, Allah’ı olay ve olgulara müdâhale ettirme girişimidir. Gerçekte duâ, ister kişisel olsun isterse toplumsal olsun, kâinatın dehşet verici sessizliği içinde insanoğlunun kendisine cevap bulmak için hissettiği derin hasret ve iştiyâkın bir ifadesidir. Diğer bir açıdan duâ, insanı Allah'a ulaştıran bir vâsıta olup kalbin Allah ile iletişim kurmasıdır.
Her konuda olduğu gibi, duâlarımızda da hasbîlik esastır. Duâlarımızı sadece Allah’a has kılmak gerekir. Duâlarda O’na bir başkası ortak koşulmamalıdır. Bir muvahhid olarak Allah’ın dinine yardım ettiğimiz ölçüde, O da bizim duâlarımıza cevap verecektir. Duâların en makbulü, bir kimsenin gıyabında yapılan duâdır.
Bir Müslümanın Müslüman kardeşi üzerindeki haklarından birisi, yanında aksırdığı zaman ona hidâyet duâsında bulunmasıdır. Çünkü hidâyete ermek kolaydır, ama hidâyeti korumak ve hidâyet üzerinde yaşamak zordur.
Ebâ Eyyûbi’l-Ensârî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur: “Aksıran şöyle desin: ‘Allah’a hamdolsun.’ İşiten de, ‘Allah sana merhamet etsin.’ desin. Bu duâya karşı tekrar aksıran, ‘Allah seni hidâyette kılsın ve senin durumunu düzeltsin.’ diye cevap versin.”
Velhâsıl, dünya birçok sıkıntılarla doludur. Bu hayatta sıkıntıların üstesinden gelmede duâ, insanın mânevî bir boşalım vâsıtasıdır. Her an Allah’la birlikte olma hali, duâ ile sağlanabilir. El-Mücîb olan Yüce Allah, kullarının imdâdına “lebbeyk kulum” diyerek karşılık verir. O’nun hazinesi bitimsizdir. İlâhî lütuflarla kullarına in’âm ve ihsanlarda bulunur.
Bu konuda sadece duâ ile yetinilmemeli, duâların kabûlüne zemin hazırlamak için Yüce Allah’ın bize emir-yasak cinsinden yüklediği sorumlulukları yerine getirme çabası içerisine girmeliyiz. Bunu da bizden isteyen yine O’dur. Bir âyette şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.”
Editör
Yazar
Akademik açıdan mükemmel bir genç, büyük bir şirkette yönetici pozisyonuna başvurmaya gitti. İlk görüşme iyi geçmişti. Sonra üst düzey yönetici ile görüşmeye sıra geldiğinde, yönetici öz geçmişten gen...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Allah’ın en güzel isimleri arasında yer alan el-Mâni ismi, her ne kadar doğrudan Kur’ân-ı Kerim’de geçmemiş olsa da, delâlet yoluyla mânâ olarak geçmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’den gelen rivâyetle...
Yazar: Editör
“Geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Karaman, çok kültürlü ve dönüştürülmüş yapısıyla eşsiz bir şehir. Her köşesi görülmeye değer olan bu kadim şehrin, tarihi ve doğal güzell...
Yazar: Editör
Rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı olan mübarek Ramazan ayında yaptığımız ibadetler; Allah’a teslimiyetten ruhsal olgunlaşmamıza, sabrın öneminden maddî durumu olmayanların hâlini anlamamıza kadar pek ç...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ