Esmâü’l-Hüsnâ: El-Hasib
El-Hasîb, esmâ-i hüsnâdan biri olarak, "kullarına yeten, onları hesâba çeken" mânâlarına gelir.
Gerçekten Yüce Allah el-Hasîb'dir. O, kullarını adaletle hesâba çeker ve yapıp ettiklerini bir bir sayar ve amellerinin dökümünü önlerine koyar. O'na hiçbir şey gizli değildir. Hardal tanesi kadar olsa bile, hiçbir şey O'nun ilminden vâreste değildir; bilgisi dışında değildir. Her şey kayıt altına alınmıştır. İnsanların, ancak hesap yaparak bildikleri cüz'leri ve miktarları, hesaplamaksızın idrak eden, sadece ve sadece Allahu Teâlâ'dır.
Hesap-kitap yapan bir insan, en küçük parçaları yavaş yavaş idrak eder, toplamını da hesâbını bitirdiği zaman bilebilir. Allah'ın herhangi bir şey hakkındaki bilgisi ise, sonradan olacak olan bir şeye dayanmaz. Çünkü Allah'ın ilmiyle kuşattığı her şey, hesap günü aynı olacaktır. Hiçbir kimseye haksızlık yapılmayacaktır. Adalet ve ilâhî lütuf terâzisiyle her şey tartılacaktır. Allah, hesap görenlerin en seri, en hızlı olanıdır. Allah yarattığı bütün mahlûkatı, en kısa zamanda muhâsebe eder, hesabını kitabını görür. Yüce Allah'ın hesâbının sür'atli olması, sadece cezâ için değil, iyi kullarına ödül için de geçerlidir.
Yüce Allah'ın el-Hasîb ism-i şerîfinden çıkaracağımız birçok ders ve ibret vardır: Bunların başında, bireysel ve toplumsal bağlamda acılarla, felâketlerle ve her türlü dinî/dünyevî sıkıntılarla sınandığımız zamanlarda, sızlanmadan, şekvâlığı seçmeden, O'nun el-Hasîb ismine yönelmemiz gelir. Bu ismi, hiçbir zaman, dilimizden ve gönlümüzden çıkarmamalıyız. Duâ ve zikir makâmında, sürekli şu âyeti okumalıyız: "Hasbünâllâhü ve ni'me'l-vekîl / Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir."
Tevhîd mücâdelesinin önderi Hz. İbrahim (a.s.), Nemrud ve avanesi tarafından ateşe atıldığı zaman, "Bana Allah yeter." demiştir. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de kendisine karşı bir ordu toplandığı haberi verildiği zaman, "Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir." âyetini okumuştur.
Yüce Allah'ın el-Hasîb ism-i şerîfine bakmasını ve görmesini bilenler, dâimâ, tecellî açısından bu ismin envai türlü meyvesini tatmışlardır. Buradan hareketle, bize düşen görev, içinde bulunduğumuz hal ve durumu Yüce Allah'a açmak ve O'na sığınmaktır. Çünkü O, her an hâzır ve nâzırdır. Koruyandır, muktedirdir. Kendi yolunda olan kullarına özgüven duygusu ve ruh sükûneti verir. Yeter ki biz, bize düşeni yerine getirelim. Sebeplere sarılalım. Sebepleri yaratıcı konumunda görmeyelim. Sebepleri yaratan da Yüce Allah'tır. Kulları için bütün nimetler, O'nun fazlından, cömertliğinden ve engin keremindendir. Bunu böyle bilelim ve şu âyeti bir daha okuyarak, sözlerimize son verelim:
"Eleysallahu bikâfin abdehû? / Allah, kuluna yetmez mi?”
Yeter Ya Rabbi! Yeter Ya Rabbi!..
Editör
YazarSevgili okurlar, Allah ve Peygamber sevgisi, imanımızın temelidir hatta belki de imanımızın kendisidir. Allah’ı ve Peygamberimizi sevmeden gerçek anlamda inandığımızı söylemek zor olur. Peygamber sevg...
Yazar: Editör
Asıl ismi Hubab’dı. Peygamberimiz bu isimden hoşlanmadığı için “Abdullah” olarak değiştirdi. Fakat kaderin garip bir cilvesidir ki, babası Abdullah bin Übeyy, meşhur münafıklardandı. İman etmeyişinin ...
Yazar: N.Nida DURAN
Kültürümüzde bahar ve çiçek; genellikle yenilik, tazelik, doğanın uyanışı ve hayatın yeniden canlanması gibi temalarla ilişkilendirilir. Bahar, kışın zorluklarından sonra gelen ferahlık ve tazelik anl...
Yazar: Editör
Mâlikü’l-Mülk: Görünen ve Görünmeyen Bütün Âlemlerin Sahibi ve YöneticisiEl-Mâlik, “mülkün sahibi ya da sahip olduğu mülkünde tasarruf yetkisine sahip olan” demektir. Mülk ise onun emir ve fiiliyle ta...
Yazar: Editör