Dergi Yayıncılığı Üzerine Hasbihal
On iki yıl kadar, Kayseri’de çıkan Berceste dergisinin yazarlığını, yayın danışmanlığını, genel yayın yönetmenliğini yaptım. Bu sürede genel anlamda dergicilik, yazarlık ve yazarlarla ilgili birçok tecrübem oldu. Her şeyden önce dergide yayınlanacak olan yazıların niteliğine, millî ve manevî değerlere uygun olup olmadığına çok dikkat etmek gerekiyor, çünkü basılmış olan yazının artık geri dönüşü yoktur.
Hatasıyla, sevabıyla artık o yazı ebediyen derginin ve yazarının sorumluluğundadır. Bu sorumluluğun ciddiyetinde olmayan bazı yazarlarımızla karşılaşmadık değil. Müsaade edilse ya da dikkatsiz davranılsa bu türden yazarlar ne yazık ki derginin ve dolayısıyla kendilerinin hemen sonunu getirebilirler. Nitekim dergilerin tarihinde bu tür vakalar da az rastlanan türden değildir. Bir imlâ hatasını bile affetmeyen dikkatli okurlar dergide olmaması gereken yazıların da hesabını sormasını bilirler, bilmelidirler de çünkü dergilerin, kitapların, gazetelerin ömrünü uzatan, kalitesini artıran da böyle dikkatli ve eleştirel okumayı bilen okur veya yazarlardır.
Aylık dergi çıkaranlar hep bir ay önce yaşarlar takvimi. Matbaadan gelen her dergi bir sonraki ayın kaygı, heyecan ve beklentilerini de beraberinde getirir.
Dergi, boşluk ve gecikme kabul etmez. Aylık bir dergi iseniz, bu ay da çıkarmayalım ne olacak, diyemezsiniz çünkü bu ciddiyetsizliktir. Ciddi okur ve takipçiler de ciddiyetsizlerin peşinden asla gitmezler.
Bazen geçici heveslerle bir araya gelen ve imkânları da bulunan bir gurup, dergi çıkarmaya karar verir, birkaç sayılık yazı veya şiirleri vardır, onları yayınladıktan sonra hevesleri biter ve bir daha da dergi çıkarmazlar. Maddî sıkıntıların dışında bir iki sayı çıkıp kapanan çok dergimiz vardır. Bu yüzden “dergi mezarlığı” diye de bir tabirimiz bulunur matbuat hayatımızda. Bir atımlık barutla ve maymun iştahlılıkla dergi çıkarılmaz, çünkü dergicilik uzun soluk ister.
Türkiye’de uzun soluklu ve ciddi bir şekilde yoluna istikrarla devam eden birçok dergimiz bulunuyor. Onlardan biri de Somuncu Baba dergisidir. 1994 yılında yayın hayatına başlayan dergi çeşitli periyotlarla çıktıktan sonra aylık dergi hâline gelmiş ve 28 yıldan beri kararlı yürüyüşünü devam ettiriyor. Yazarları da okurları da gönül verdikleri yolda sadakatle yürümeye kararlı görünüyorlar.
Bir nesil matbaadan yeni çıkan bir kitabın, bir gazetenin, bir derginin kokusunu ta ciğerlerine çeker ve bundan büyük bir haz alırdı. Bugünkü nesil ise bu romantik anlayıştan uzak, istediği ve aradığı bilgiye daha çabuk ulaşmak, hiçbir konuda geç kalmak istemiyor. Dolayısıyla çağ hızla değişiyor. Bu değişiklik kitap, gazete ve dergi yayıncılığını da ister istemez etkiliyor ve değiştiriyor artık dijital yayıncılık, internet yayıncılığı ön plana çıkıyor. İşte Somuncu Baba dergisi de kendini zamanın dışında bırakmama adına 2022 Ocak ayından itibaren e-dergi olarak yayın hayatına devam etme kararı almış.
E-dergi yayıncılığının elbette birçok faydası bulunuyor. En önemlisi kâğıt israfı ortadan kalkıyor. Dergi, daha geniş bir okuyucu potansiyeli kazanıyor. Somuncu Baba dergisi baskı yanında internet ortamında da derginin yazılarını paylaşıyordu. Ancak genel anlamda düşündüğümüzde basılı dergiye herkes ulaşamayabilir fakat internet ortamında, isteyen herkes yazılara rahatlıkla erişim sağlayabiliyor.
Somuncu Baba dergisine, çıktığı bu yeni yolunda da başarılar diliyoruz. Allah yolunu açık eylesin.
Vedat Ali TOK
Yazar
İslâm’ın Mekke dönemi…İslâm’ın gizli davet merhalesi, Peygamberimiz’e Hira Mağarası’nda ilk vahyin gelişiyle birlikte başlamış, peygamberlikten üç yıl sonra, “En yakın akrabalarını uyar.”[1] ve “Emrol...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi!Lâkin o ne hüsrandı ki, hissetmedi gözler;Kaç bin senedir, hâlbuki bekleşmedelerdi!Nerden görecekler? Göremezlerdi...
Yazar: Vedat Ali TOK
Mevlâna dergâhına,Yüzüm sürmeye geldim;Benliğimi aşk için,Yere sermeye geldim.“Ne olursan ol.” diyen,“Muhabbetle dol.” diyen,“Hak yol üzre kal.” diyenDostu görmeye geldim.Göğsümde gül bitiren,Canı can...
Şair: Yusuf DURSUN
Ali Ekrem Bolayır (1867-1937)Yâ Muhammed, büyük Peygamberimiz,Biz seni tâ cân evinden severiz!Her çocuğun küçük kalbi senindir,Mâsum olan Rasûlullah’ı bilir.Biz mâsumuz, kalbimizle anlarız,Senin dünya...
Yazar: Vedat Ali TOK