Zekiye Sultan
II. Abdülhamid Han’ın Şefkat Abidesi Büyük Kızı Zekiye Sultan
2.Abdülhamid Han’ın Bedrifelek Kadın’dan doğan kızıdır. Ayrıca Sultan Abdülhamid’in Ulviye Sultan’ın ardından dünyaya gelen ikinci kızıdır. 1872 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gelmiştir. Babası Abdülhamid Han, Ulviye Sultan’ın acı bir şekilde hayattan kopmasından sonra Zekiye Sultan’ın doğmasını büyük sevinçle karşılamıştır.
Yaşadığı evlat acısını, onu ve kuzeni Hatice Sultan’ı severek unutmaya çalışmıştır. Bu yüzden Sultan Abdülhamid, Zekiye Sultan’a çok müsamahakâr davranmış, onu incitmemeye ve isteklerini geri çevirmemeye özen göstermiştir. 1877’den sonra Yıldız Sarayı’nda annesine ayrılan dairede, hizmetine verilen kalfalar nezaretinde çocukluk yıllarını geçirmiştir.
Her sultan için sarayda uygulanan geleneksel eğitim ve özel dersler yanında, Fransızca ve piyano dersleri de görmüştür. 17 yaşına gelince 20 Nisan 1889 tarihinde, babası tarafından, Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın oğlu Nureddin Paşa ile evlendirilmiştir. Düğün hediyesi olarak kendilerine ikametleri için Ortaköy’de kız kardeşi Naime Sultan ile komşu olacağı Çifte Saraylar adıyla anılan ve birbirine benzeyen iki yalı yaptırmış ve tahsis etmiştir. Böylece Abdülhamid Han, Gazi Osman Paşa ile ilk kez dünür olmuştur.
Zekiye Sultan çok dindar, kibar, ağırbaşlı, şefkatli, hayır ve yardımsever, kültürlü ve saygın bir hanım sultandı. Babasının çocukluğundan itibaren adına yaptığı yatırımlar, Boğaz’ın en güzel yerinde satın aldığı araziler ve inşa ettirdiği yalı ve köşk sayesinde önemli bir servetin sahibi oldu.
Ramazan aylarında fakirler için sofralar açtırıp onlara maddi yardımda bulunan, iftara gelen misafirlerine para ve hediye takdim etmekten hoşlanan, bayramlarda hizmetlilerini ayrıca taltif eden ve çeşitli yardım kampanyalarına yüksek meblağlar bağışlayan cömert bir sultan olarak ismini hafızalara kazımıştı.
Sanatçıları ve sanatkârları da himaye eder, desteklerdi. Çocukluğunda başladığı piyano eğitimini, evlendikten sonra da ihmal etmedi. Sarayı, halası Adile Sultan’ın sarayını andırıyordu. Tanburi Cemil, Udi Nevres, Kemani Memduh ve Santuri Ethem gibi dönemin meşhur müzisyenleri ile Hattat Fehmi ve Hacı Nafiz gibi sanatkârları sıklıkla sarayında ağırlardı.
Bu vasıf ve hasletleri haricinde güzel giyinen, güzel konuşan, endamı, hal ve hareketleriyle dikkat çeken ve takdir toplayan, Sultan Abdülhamid’in gözde ve güzel kızlarından biriydi. Şehzâde Ali Vâsıb Efendi kendisi için “Hakikaten sultanların şahı denebilecek vasıflarda, çok kibar, zarif bir sultan idi.” demiştir.
Zekiye Sultan’ın, Nureddin Paşa ile izdivacından iki kızı olmuştur. 1892’de ilk kızı Ulviye Şükriye, babası Abdülhamid Han’ın ilk kızı, kendisinin de ilk kız kardeşi olan Ulviye Sultan’ın ismini taşıyordu. Ne var ki Ulviye Sultan sekiz aylıkken vefat etmiştir. İkinci kızı Fatma Aliye Sultan ise 1893’te doğmuştur. Bu kızı yaşama tutunmuş ve 1911’de Mısırlı Muhsin Bey’le evlenmiştir.
Zekiye Sultan, 1924’te Osmanoğulları’nın topyekûn sınır dışı edilmesi üzerine İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bir anda ailesi ve maiyetiyle birlikte kendini gurbetin çileli ortamında buldu. Önce trenle Sofya ve Viyana üzerinden Fransa’nın Nice şehrine geçen Zekiye Sultan, İstanbul’daki hayatını bir süre devam ettirdi.
Cömertliğe alıştığı için eşe-dosta hediye almaya devam etti. Maalesef birkaç sene içerisinde ellerindeki tüm servet tükendi. Karı koca ve maiyetindekiler büyük sıkıntılar çekmeye başladılar. Hatta bu sırada mücevherlerini bir dolandırıcıya kaptırdığı rivayet edilmektedir. Ve daha fazla dayanamayarak 1932 yılında Fransa’nın güneyindeki daha küçük ve daha ucuz bir şehir olan Pau’ya yerleştiler.
Hayatlarını küçük bir otel odasına sığdırdılar. Ortaköy’deki sarayında 80’i kız, 30’u erkek 110 hizmetkâr çalıştıran; her gece 20 misafir ağırlayan ve ihtiyaç sahibi fakirlere ayda binlerce altın lira dağıtan Zekiye Sultan ve zevci, bu köhne otel odasında çok meşakkatli bir hayat yaşadılar. 13 Temmuz 1950 tarihinde, 78 yaşındayken, acı ve meşakkat dolu fani hayata veda etmiştir.
İki sene sonra da eşi Nureddin Paşa vefat etmiştir. İkisinin, 61 yıl süren evlilikleri, Osmanlı tarihindeki en uzun sultan izdivaçlarından biri olarak kabul edilmiştir. Zekiye Sultan, cenazesinin bir Müslüman memleketine defnini vasiyet etmiştir. Ancak tahnit edilen na’şı, anavatana götürülmesi ümidiyle yıllarca bir kilisenin bodrumunda kalmıştır.
Ne yazık ki tek çocukları olan Fatma Aliye Sultan’ın, anne ve babasının cenazelerini memlekete getirme istek ve girişimleri de sonuçsuz kalmıştır. Bugün itibariyle kabrinin nerede olduğu ve akıbeti bilinmemektedir.
Bengisu HAYAT
YazarSultan Abdülmecid’in, Düzd-i Dil Kadınefendi’den dünyaya gelen kızıdır. 17 Ağustos 1843 tarihinde, bir Cuma gecesi saat 5’de Beylerbeyi Sarayı’nda doğmuştur. 1845 yılında, 3 yaşındayken validesini kay...
Yazar: Bengisu HAYAT
Vakitler içinde seheri sevdimKâğıtlar içinde defteri sevdimOkumak yazmaktır tek işim şükürUğrunda döktüğüm bu teri sevdimTörpüsü keskindir fânî dünyanınHakikati yoktur nice hülyanınMecnûn’un olduğu ya...
Şair: Ekrem KAFTAN
Allah, tabii varlık âlemini, kâinatı ve onun içinde yer alan canlı ve cansız bütün varlıkları bir ölçüye göre yaratmıştır; Allah’ın düzeninde kaos olmaz. Allah, yaratılıştaki mükemmelliğin ve ahengin ...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Değerli okuyucularım, insanî değerlerimizin başında merhamet gelmektedir. Merhamet şefkattir, gönüllülüktür, hissetmektir, önemsemektir, güvenmektir, güven vermektir, paylaşmaktır, fedakârlıktır, sevg...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ