Türkiye-Azerbaycan Dostluğu
Sovyetlerin çöküşüyle bağımsızlığını kazanan Azerbaycan'ı ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihî bir dostluk ve kardeşlik bağı içerisinde şekillenmiştir. Bağımsızlığına kavuşmasının ardından Azerbaycan'ın doğal kaynaklarını dünya pazarlarına ulaştırmasıyla birlikte bölgedeki stratejik önemi artmış, Türkiye'nin bölgede doğrudan inisiyatif alan dış politikası, her iki ülkenin daha da yakınlaşmasına ve stratejik ortak olarak hareket etmelerine yol açmıştır.
Bu süreç, Azerbaycan ve Türkiye arasında ticaret, siyaset, ekonomi, eğitim, sağlık, kültür, turizm gibi birçok alanda artan işbirliği ile sonuçlanmıştır. Ayrıca, Azerbaycan ordusunun yapısal olarak güçlendirilmesi, NATO standartlarına yükseltilmesi, Türk ordusuna uluslararası görevlerde yardım, bölgesel konularda ortak tavır alma, uluslararası kurumlarda iş birliği gibi alanlarda başarılar elde edilmiştir. Bu birliktelik, Haydar Aliyev'in ifadesiyle "Bir Millet İki Devlet" anlayışıyla da pekiştirilmiştir.
Azerbaycan, Orta Asya Türk Devletleri arasında en eski devlet kültürüne sahip olup, ekonomik açıdan güçlü bir konumda bulunmaktadır. Ülkenin ekonomik başarısının temelinde tarihsel kökeni ve gelişmeye odaklı liderlerin rolü bulunmaktadır.
Ayrıca, bağımsızlık sonrasında demokratikleşme ve yerel katılım konularında elde edilen kazanımlar, ülkenin başarısına katkı sağlamıştır. Bu başarı, ekonomik kalkınma, eğitim, savunma, demokrasi ve altyapı alanlarında optimal çalışmaların hayata geçirilmesiyle mümkün olmuştur. Azerbaycan, komşu ülkeler ve küresel devletlerle iş birliği içinde olarak yenidünya düzenine etkin bir şekilde adapte olma çabalarıyla da dikkat çekmektedir.
Azerbaycan, bağımsızlığını kazandıktan kısa bir süre sonra bölgenin önde gelen devletlerinden biri hâline gelmiştir. Bu başarıda, tarihsel kökeni ve gelişmeye yönelik liderlerin etkisi önemli bir rol oynamıştır. Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel gelişmeler, Azerbaycan'ın hızla olumlu sonuçlar elde etmesine katkıda bulunmuştur.
Sadece Kafkasya Bölgesi için değil, aynı zamanda Türkiye'nin Orta Asya bağlantısını kesintisiz hâle getirmesi açısından da önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreç, Türk Dünyası için daha büyük ve kapsamlı bir işbirliği fırsatına öncülük edebilir.
Türk Devletleri Teşkilâtı’na dikkatle baktığımızda, diğer konseylerden asıl farkının organik bir oluşum olduğunu görebiliriz. Bu oluşum zaman içinde olgunlaşmış ve halkların ortak iradesinin yansıması olarak kendini göstermiştir. Azerbaycan ve Türkiye, bu konseyin şekillenmesinde öncü roller üstlenmiştir.
En zor zamanlarda kurulan sağlam bağlar, diğer Türk devletleri için de güvence olmuştur. Temel amaç, saygı ve sevgi temelli işbirliğini sağlamaktır. Ortak Türk tarihinden alınan ilham, kurulacak siyasî ilişkiler, ekonomik etkileşimler, sivil toplum kuruluşlarının katkıları ve halkların ortak iradesi, Türk Devletleri Teşkilâtı'nın daha da önemli bir konuma ulaşacağına inancımızı pekiştiriyor.
Azerbaycan, Türk Devletleri Teşkilâtı'na büyük bir önem vermektedir. Türk devletlerinin daha güçlü, daha etkili ve uluslararası alanda tanınan bir “güç” hâline gelmesi için gayret göstermektedir.
21.yüzyılın dinamiklerini göz önünde bulundurduğumuzda, devletlerin tek başlarına zayıfladıklarını, ancak bölgesel iş birlikleri sayesinde güç kazanabildiklerini görmekteyiz. Teşkilâtın kurumsallaşmasıyla birlikte, ilgili ülkelerin birbirleriyle kuracakları etkileşim alanlarının genişleyeceğini öngörebiliriz. Türk milletinin birlik içinde olduğu bir siyasî denklem, bölgenin güç dinamiklerini lehimize değiştirebilecektir.
Kemal DEMİR
YazarŞehitlik, İslâm inancına göre ayrıcalıklı bir mânevî makam ve yüce bir pâyedir. Bu özel unvan, Müslümanlara Allah’ın rızâsını kazanmış, cennete girecekleri bir şâhitlik olarak verilmiştir. Şehit olan ...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.), sırat-ı müstakîm üzere manevîyat çizgisinde hakîkate ulaşmayı hedef kılmıştır. O; zikir çekmenin, râbıta uygulamalarının, murâkebe hâlinde bulunmanın ve halvet uy...
Yazar: Kemal DEMİR
BeyitGönül bir bahr-ı ummândır ana hadd ü pâyân olmazDerûnu dürr ü cevherdir ki pinhândır ayân olmaz(Gönül sonsuz, uçsuz bucaksız bir okyanustur. İçi türlü mücevherlerle dolu gizli bir hazinedir. Bu ...
Yazar: Resul KESENCELİ
Deprem ve diğer doğal âfetler, insanlık tarihi boyunca her zaman gündemde olmuştur. Depremin nerede, ne zaman olacağını Allah’tan başka kimse bilemez. Hangi şiddetle gerçekleşeceğini, felaketin tesir ...
Yazar: Kemal DEMİR