Birlikteki Rahmet ve 15 Temmuz’un Ardında Yatan Rûh
Bir milletin en büyük gücü, fertlerinin birbirine bağlılığı, gönülden gelen sadâkati ve ortak değerleri etrafında kenetlenmesidir. Tarih boyunca nice zorluklar, işgaller, saldırılar ve ihânetler, milletimizin bağrında saklı bu birlik rûhuyla bertaraf edilmiştir. 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan hain darbe girişimi de işte bu rûhun sınandığı ve yeniden dirildiği bir gecedir.
O karanlık gecede tanklar caddelere sürüldü, uçaklar şehirlerimizin üzerinde alçakça uçtu. Ama milletimiz korkmadı. Silahsız, sivil ve iman dolu milyonlar, “Bu vatan bizim.” diyerek meydanlara indi. Hiçbir ayrım gözetmeksizin; kadın, erkek, genç, yaşlı, sağcı, solcu, şehirli ya da köylü demeden tek bir yürek, tek bir bilek oldular. Çünkü onlar biliyordu ki; “Birlik rahmettir, tefrika (ayrılık) afettir.”
İşte bu noktada Vakıfımızın Kurucusu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin şu sözü anlam kazanıyor: “İslâm dininin diğer bir adı da ‘Tevhid dini’dir. O ki, Allah’ın birliği esasına dayanır.” Tevhid sadece inançta değil, toplumun sosyal dokusunda da birliği ifade eder. 15 Temmuz’da milletimizin gösterdiği bu destansı direniş, tevhid inancının, yani birlik şuurunun ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
O gece gösterilen dayanışma ve cesaret, sadece bir siyâsî kalkışmayı değil, çok daha derin bir parçalanmayı önlemiştir. Hulûsi Efendi (k.s.)’nin şu tespiti bu yüzden çok çarpıcıdır: “Tevhid, böyle bir mana taşır ki bozulması cemiyet için felâket olur.” Evet, tevhid rûhu olmasaydı, o gece ülkemiz belki de paramparça olacak, iradesi elinden alınacaktı.
Sevgili okuyucular, 15 Temmuz’un bize öğrettiği en büyük ders, sözde değil, özde bir beraberliğin ne kadar hayati olduğudur. “Birbirimize karşı iyi niyetle ve faydalı olmaya çalışmalıyız, birbirimizi incitmemek dinimizin emri ve icabı olmakla beraber aynı zamanda insanlık şiarıdır.” Bu çağrı sadece bir nasihat değil, 15 Temmuz şehitlerinin bizlere bıraktığı mirastır. Onlar, en değerli varlıkları olan canlarını, milletin ve devletin bekâsı uğruna fedâ ettiler. Onların bıraktığı emâneti yaşatmak ise, bu birlik ve kardeşliği bozmamaktan geçer.
Ne acıdır ki, tarih boyunca olduğu gibi bugün de aramıza nifak sokmak isteyenler var. Hulûsi Efendi (k.s.) bu konuda şöyle uyarıyor: “Mel’un ve muhteris münâfıkların kötü niyetli bölücü sözüne ve tahrikine kulak asmayalım.” Çünkü bu kötü niyetli kişiler, kardeşlik bağlarımızı koparmak, bizleri birbirimize düşürmek ve milletin dirliğini yok etmek isteyen karanlık odaklardır.
Her karış toprağı, aziz şehitlerimizin “mukaddes kanları ile sulanmış” olan bu cennet vatanda yaşamak, sadece bir hak değil, aynı zamanda sorumluluktur. Bu sorumluluk; birlik içinde olmak, vatanın kıymetini bilmek, geçmişten ders alıp geleceğe umutla bakmak demektir. Artık uyanalım ve şu çağrıyı içselleştirelim: “Milletimizin, cennet vatanımızın huzur içinde yaşamasına birlik ve beraberlikle çalışalım.”
Unutmayalım ki, 15 Temmuz’da milletin kalbi birlikte attı, eller birlikte semaya açıldı, tekbirler birlikte yükseldi. Bu rûh yaşadığı sürece hiçbir güç bizi yıkamaz. Ayrılık zayıflatır, birlik güçlendirir. Hem dünyevî hem uhrevî saâdetin yolu, birlikte yürümekten geçer. Gelin, nefsi bir kenara bırakalım ve gönülleri birleştirelim. Çünkü birlikte rahmet vardır ve bu rahmetin en güçlü tezâhürü, 15 Temmuz gecesinde vücut bulmuştur.
Kemal DEMİR
Yazarİnsan, Allah’ın ilâhî rahmetinin bir tezâhürü olarak varlık bulmuştur. Allah, insanı sevmiş ve rahmetinin bir lütfu olarak onu varlık âlemine çıkarmıştır. İbn Arabî’ye göre âlem, büyük âlem olan kâina...
Yazar: Kemal DEMİR
Bizim medeniyetimiz; iyilik yapmak, hayır işlemek, huzuru temin etmek, insanların mutluluğuna vesile olmak gibi güzel bir anlayışın üzerine inşa edilmiştir. İnsan olarak görevimiz; yaşadığımız t...
Yazar: Kemal DEMİR
Bestami Yazgan’ın çocukluğu ve gençliği hem ailesinin hem de imam hatipte eğitim almasının etkisiyle mânevî bir ortamda geçmiştir. Küçük yaşta ibâdetlerini yerine getirmeye başlayan şair, yüreğindeki ...
Yazar: Yusuf HALICI
Türk dünyası, yaklaşık 250 milyonluk bir nüfusa ulaşmış durumdadır. Farklı coğrafyalarda yaşayan Türklerin kültürel değerlerini koruması ve bu değerler etrafında birleşerek hareket etmesi büyük bir ön...
Yazar: Kemal DEMİR