Tarihe Yön Veren Önderler: Peygamberler ve Peygamberimiz
Peygamberler, tarihin kötü seyrini değiştirmek ve zorbaların zulmüne müdahale etmek için Allah’ın insanlığa gönderdiği seçkin ve kâmil insanlardır. İslâm tarihi, aynı zamanda peygamberler tarihidir. Çünkü Allah, Hz. Âdem (a.s.)’dan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e kadar bütün peygamberlere İslâm dinini göndermiştir.
Buna göre bütün peygamberler ve onlara iman edenler Müslüman’dır. Peygamberler, tebliğ amaçlı söz ve beyanlarıyla insanları aydınlatırken davranışlarıyla insanlar için en güzel örnekleri ortaya koymaktadırlar (üsve-i hasene).
Peygamber, Farsça bir kelimedir. Elçi anlamına gelmektedir. Arapçası rasûldür. Peygamberler, Allah’ın insanlar arasından seçtiği ve dinini tebliğ etmekle görevlendirdiği çok özel kimselerdir. Peygamberler, Cebrail (a.s.) aracılığı ile Allah’tan vahiy (ilahi bilgi/haber) alırlar ve Allah’tan gelen bilgileri, emir ve nehiyleri eksiksiz olarak insanlara tebliğ ederken kulluk görevinin nasıl yapılacağını da kendi hayatlarında bizzat uygulayarak insanlara gösterirler.
Peygamberlerin ilki ve ilk insan Hz. Âdem (a.s.)’dir, sonuncusu ise bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Bu ikisi arasında -bir rivayete göre- 124.000, bir başka rivayete göre ise 224.000 peygamber gelmiştir. Hepsi, Allah tarafından seçilmiş ve gönderilmiş olması itibarıyla değerlidir. Hepsine iman etmek amentümüzün bir gereğidir. Peygamberlerden 25’inin adı Kur’an’da zikredilmiştir. Kur’an’da adı geçen peygamberler şunlardır:
Peygamberlerden bazılarına rasûl, bazılarına ise nebi denilmektedir. Rasûl ve nebi kelimeleri aynı anlama gelmektedir. Peygamberimize ise Kur’an’da hem rasûl hem de nebi denilmekte ve nebilerin sonuncusu olduğu haber verilmektedir. Buna göre, Peygamberimiz (s.a.v.)’den sonra herhangi birinin peygamberlik iddiasında bulunması yalan ve kurgudan ibaret olacağı için hiçbir anlamı ve değeri yoktur.
Bütün peygamberlerde bulunan ortak vasıflar şunlardır:
Peygamberleri örnek almakla yükümlü olan insanların da bu sıfatları kendi kişiliğine ve yaşantısına hâkim kılmaya çalışması halinde iyi bir ümmet olması mümkündür. Şöyle ki sıdk yani doğru sözlü olmak insan olmanın, güvenilir olmak ise iyi bir Müslüman olanın gereğidir.
Zekâ her insanda farklı düzeylerde olsa da Müslüman’ın işlerinde ve kararlarında basiretli olması gerekir. Peygamberlerin tebliğ görevini Müslümanlar nasihat olarak ifa edebilirler. İsmet sıfatına gelince; bu sıfat sadece peygamberlere aittir. Peygamberleri her türlü günahtan Allah korur, Müslümanların ise güçlü iradeleriyle kendilerini günahlardan korumaları gerekmektedir.
Peygamberler, insanları dünya ve ahiret mutluluğuna sevk eden en büyük lider, önder ve rehberlerdir. Allah’ın sevgili kulu olmanın yolu da peygamberi sevmek ve ona tabi olmaktan geçmektedir. Nitekim Âl-i İmrân suresi 31. ayette “De ki; Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” buyrulmaktadır.
Demek ki Allah’ı ve Rasûl’ünü sevenler peygamberi örnek almakta, O’nun sünnetine tabi olmaktadır. Peygamber’in getirdiği hükümler mü’minler için bağlayıcı bir önemi haizdir. Haşir sûresi 7. ayette de “Peygamber size neyi getirdiyse onu alın ve neden sakındırdıysa ondan sakının.” buyrulmaktadır. Çünkü O, Allah’ın emri ile hareket etmekte, insanların dünya ve ahiret mutluluğu için çalışmakta, onları her türlü kötülükten korumak istemekledir.
Peygamberimiz, bütün insanlık ve kendisinden sonra gelecek olan nesiller için Allah’ın büyük bir lütfudur. Allah, Kur’an’daki Enbiya suresinin 107. ayetinde Peygamberimiz (s.a.v.)’e “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” buyurarak O’nun insanlık için ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.), kendinden sonra gelecek olan ümmetine de Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra, onun en büyük tefsiri konumundaki sünnetini miras bırakmıştır. Nitekim Allah Rasûlü, Veda Hutbesi’nde “Size iki emanet bırakıyorum: Bunlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız.” buyurmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in önderliği O’nun hayatından seçilen güzel kıssalarla küçük yaştan itibaren Müslüman çocuklara anlatılmalı ve peygamber sevgisi kazandırılmaya çalışılmalıdır. Çünkü eğitimde ve kişilik inşasında rol modellerin önemli bir yeri vardır.
Çocuklar, kendilerine kimi rol model alırsa yaşamlarını da ona benzetmeye çalışacaklardır. Müslümanların erkek çocuklarına Muhammed, Mehmet, Ahmet, Mustafa, Mahmut; kız çocuklarına Aişe, Hatice, Fatma ve Gül ile başlayan isimler vermesi bu amaca matuftur.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarHz. Peygamber (s.a.v.)’in amacı ise sadece insanların davranışlarını düzeltmek değil, kalplerine hitap ederek onları içten değiştirmekti. O; çıkarcılığa, kabileciliğe ve kana dayalı güvensizlik üzerin...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Sosyoloji mezunu köşe yazarı bir veli; “Hocam, eski anne babaların birçoğu doğru dürüst okuma yazma bilmedikleri gibi, psikolojinin P’sinden de anlamazlardı. Buna rağmen çocuk eğitiminde yetersiz deği...
Yazar: M. Emin KARABACAK
İnsanlar dünyaya ümmî olarak gelirler. Yani insanlar annelerinden doğduğunda bedenleri çıplak, beyinleri ve kalpleri saf, yalın, arı ve duru bir haldedir. İnsan, fıtratında yer alan hem iyiye hem de k...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Hoşgörü, ailede ve içinde yaşadığımız sosyal çevrede hayatın akışı içinde cereyan eden fakat pek de tasvip etmediğimiz ifade ve olayları olgunlukla karşılamak ve en uygun tepkiyi vermektir. Hoşgörü, k...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL