Tahta Çanak
Sevgili arkadaşlar, bugün sizlerle dedemin anlattığı, yaşlılara, akrabalara karşı görev ve sorumluluklarımızı gözden geçirmemizi sağlayacak bir hikâye paylaşmak istiyorum:
Lokman Dede iyiden iyiye yaşlanmıştı. Gözleri artık eskisi gibi görmüyor, kulakları da daha ağır işitiyordu. Yemeğini bile yemekte zorlanıyordu. Üstüne başına döküyor, sofrayı kirletiyordu. Eşini kaybedeli de yıllar olmuştu. Bu nedenle de oğlu Adem’in yanında kalıyordu. Bu davranışlarına oğlu ve gelini kızıyor ve iyi davranmıyorlardı. Evde sadece Yusuf ve Azra dedelerini seviyorlardı. Yusuf ve Azra dedesinin bu durumuna çok üzülüyor ve annesi ile babasının bu sert tutumuna çok kızıyorlardı.
Bir akşam yine yemek için sofraya oturdular. Lokman Dede, ekmeğe uzanayım derken, yemek tabağını yere düşürdü ve tabak kırıldı. Sofra kirlenmiş, etraf yemek artıkları olmuştu. Gelini bu duruma çok kızdı. Bu olayın ardından Lokman Dede odasına çekildi. Karnı çok aç olmasına rağmen bu olayın ardından yiyecek hâli kalmamıştı.
Ertesi gün oğlu Adem Bey elinde tahta çanak ve kaşıkla eve geldi. Lokman Dede’yi de evin bahçesindeki eski küçük barakaya taşıdılar. Artık Lokman Dede bu eski barakada kalacak ve yemeklerini bu tahta çanak ve kaşıkla yiyecekti.
Yusuf ve Azra bu duruma çok üzüldüler. Dedelerinin bu şekilde dışlanmasını bir türlü kabullenemiyorlardı. Annesi ve babası neden böyle yapıyorlardı ki? Bir gün gelecek onlar da yaşlanacak ve Lokman Dede gibi olacaklardı. Onları da eli ayağı tutmaz olacaktı.
Beraberce düşündüler ve bir çözüm yolu buldular.
Babaları AdemBey’in işe gitmediği bir gün Yusuf ve Azra bir kaç tahta parçası ile birlikte eve geldiler. Ellerine birer tane bıçak alıp onları sıyırmaya ve oyamaya başladılar. Bir yandan da annesi ve babasına bakıyorlardı. Annesi ve babası çocuklarının ne yapmaya çalıştığını merak ediyorlardı. Anneleri merakla sordu:
-Bu tahtalar ile ne yapıyorsunuz?
-Tahta çanak ve tahta kaşık yapıyoruz.
-Tahta çanak ve kaşıkları ne yapacaksınız?
-Sizin için yapıyoruz anne. Siz de yaşlanınca Lokman Dedem gibi ihtiyaç duyacaksınız, onun için yapıyoruz.
Annesi:
-Bizim için mi?
Yusuf ile Azra:
-Evet, sizin için.
İkisinin de yüzü kıpkırmızı oldu, söyleyecek tek kelime bulamadılar. Yaptıklarından pişman oldular. Hemen Lokman Dede’nin yanına gidip ondan özür dilediler. Lokman Dede’yi tekrar yanlarına alarak onu bağırlarına bastılar. Ve bir arada mutlu mesut yaşadılar.
Esra Elif ŞAHİN
YazarLama nedir?Güney Amerika'nın dağlık bölgelerinde yaşayan, yük hayvanı olarak da kullanılan, karadan beyazabirçok renklerde olabilen, geviş getiren,tüyleri uzun, boyu yüksek ve boynu uzun bir hayvandır...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
İnsan, yaratılmışların içinde en mükemmel olanıdır. Bir nevi küçük bir âlemdir insan...Allah (C.C) insan vücudunun merkezine öyle bir mekân yerleştirmiştir ki insanı insan yapan, diğer canlılardan ayı...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Okuldan gelince hemen ev ödevimi yapmıştım. Verilen ödevi bir an önce bitirmezsem rahat edemiyordum. Kapının zili çaldı. Baktım arkadaşım Fatih kapının önünde. Nefes nefese kaldığına göre bizim eve ka...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili arkadaşlar,insan Allah'ın yarattığı canlılar arasında en üstün ve mükemmel olanıdır. Çünkü onlara diğer canlılara verilmeyen başta akıl nimeti olmak üzere sayısız nimetler verilmiş ve sorumlul...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN