Ayşe Yenge
O gün çok heyecanlıydım. Babamın epeydir görmediği Ayşe Yengesini ziyaret edecektik. Öğleye doğru hazırlanıp yola çıktık. Yolda babam;
-Çok oldu yengemi görmeyeli. Aynı şehrin içindeyiz ama epeydir görüşemedik. İşe güce daldık. Sıla-i rahim yapmayı unuttuk.
-Sıla-i rahim nedir baba?
-Sıla-i rahim, kelime manası olarak akraba ziyareti anlamına gelmektedir. Akrabalarla yakın ilişkiler kurmak, ilgilenmek, yardımcı olmak çok sevaptır.
O sırada annem;
-İyi ki bugün ziyaretine gidiyoruz. Onu çok özledim. Hem özlemimizi gidereceğiz hem de sevap alacağız. Ne güzel değil mi çocuklar?
Gülümseyerek evet dedik. Annem, babama;
-Ayşe Yenge yine tavuk, kedi besliyor mu acaba?
-Bilmiyorum. Neredeyse beş senedir görüşmüyoruz.
-Aa oldu mu o kadar?
Benim ise eski ziyaretimize dair hatırladığım sadece birkaç tavuk, kapının önünde gezen bir kara kediydi. O zaman küçüktüm ve kediden korkmuştum. Bahçeli bir evin yanında durduk. Bahçe kapısından elinde bastonuyla Ayşe Yenge çıktı. Bizi görünce çok şaşırdı. O kadar candan hoş geldiniz deyişi vardı ki... Babamla annem ellerini öpüp sarıldılar, bizlerde ellerini öptük. Bahçeye girince şaşırma sırası bize gelmişti. Çalılara dolanmış fasulyeler. Domatesler, salatalıklar, çiçekler. Annem sevinçle;
-Tavuklar da var, aynı eskisi gibi.
Kardeşim Enes ile kümesin yanına koştuk. Kömür ve yavru kedicikleri görünce de sevincimiz ikiye katlandı. Sesimize evden benim boyumda iki kız çocuğu çıktı. Bunlar Ayşe Yengenin torunlarıydılar. Çabucak kaynaştık. Hafta sonları babaannelerine yardıma geliyorlarmış. Sebze meyve yetiştirmeyi seviyorlarmış. Birlikte oyunlar oynadık. Birbirimizi yıllardır tanıyor gibiydik. Bundan sonra Ayla ve Demet ile sık sık görüşeceğim. Bize de geleceklerine söz verdiler.
İki tane candan arkadaşım oldu. Onları her ziyaret ettiğimde hem bol bol sevap alacağım hem de özlem gidereceğim. Onlardan çok şey öğreneceğim kesin. Sebze yetiştirmek gibi.
Emine Yılmaz DERECİ
Yazar“Kitabın son sayfasına bir duvar çizmeliyiz, kocaman bir tırtıl olsun üzerinde. Ve küçük çocuk odun kömürüyle tırtılın üzerine kanatlar çizsin.”“Tamam Erdem Bey, çizer arkadaşa son detayları iletiyoru...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Oyun, çocuğun isteyerek ve hoşlanarak katıldığı, deneyim yoluyla öğrenmesini sağlayan, bazen kuralları belirlenmiş olan, bazen de kendiliğinden gelişen, araçlı ya da araçsız oynanan, mutluluk, c...
Yazar: Naciye BEYZA
Çoban Ali, köyün sığır ve küçükbaş hayvanlarını otlatır, geçimini çobanlıktan sağlardı. Her gün hayvanları köye uzak çayırlıklara götürürdü. Akşam karnı doyan hayvanlarla köye dönerdi. Her...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Sivas’ın en güzel ilçelerinden biri olan Gürün’de doğup huzurlu, mutlu, güvenli bir çocukluk geçirsem de, üniversiteyi bitirip iş hayatına atılmamla birlikte İstanbul Bostancı’ya yerleştim. Yıllarım, ...
Yazar: Erdal KARASU