Sümeyye Öğretmen
Gazze’nin kalabalık sokaklarının birinde, küçük bir evin penceresinden içeriye sızan güneş ışığı, Sümeyye'nin yüzünü aydınlatıyordu. Sümeyye, 10 yaşında, zeytin karası gözleri ve kocaman gülümsemesiyle Gazze’nin en umutlu çocuklarından biriydi. Ailesiyle birlikte, dedelerinden kalma küçük bir evde yaşıyorlardı. Babası Mahmud balıkçıydı ve her sabah erkenden denize açılırdı. Annesi Ayşe ise evlerinin küçük bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri pazarda satarak aile bütçesine katkıda bulunuyordu.
Sümeyye'nin en büyük hayali, okuyup öğretmen olmaktı. Ancak Gazze’deki hayat, hayaller kurmaya pek de elverişli değildi. Elektrik kesintileri, su sıkıntısı ve sürekli duyulan patlama sesleri, Sümeyye'nin çocukluğunu gölgeliyordu. Ama Sümeyye, ne olursa olsun umudunu kaybetmiyordu. Okula gidiyor, derslerine çalışıyor ve boş zamanlarında arkadaşlarıyla oyunlar oynuyordu.
Bir gün, Sümeyye'nin babası denize açıldıktan sonra eve dönmedi. Ailesi, günlerce babalarından haber bekledi. Sonunda, acı haber geldi. Mahmud'un teknesi, Yahudi İsrail askerleri tarafından vurulmuştu. Sümeyye ve ailesi, büyük bir üzüntüye boğuldu. Artık, ailenin geçimini annesi Ayşe sağlamak zorundaydı.
Ayşe, sabahın erken saatlerinde kalkıp bahçedeki sebzeleri topluyor, öğlene kadar pazarda satıyordu. Akşamları ise, komşularının evlerinde temizlik yaparak para kazanıyordu. Sümeyye de annesine yardım ediyordu. Okuldan sonra, annesiyle birlikte pazara gidiyor, sebzeleri satıyor ve eve dönünce de ev işlerine yardım ediyordu.
Sümeyye, babasının yokluğuna rağmen, hayallerinden vazgeçmedi. Okuluna devam ediyor, derslerine çalışıyor ve öğretmen olma hayalini canlı tutuyordu. Annesinin desteği ve kendi azmiyle, zorlukların üstesinden gelmeyi başardı. Türkiye’de bir yardım kurumunun desteği ile okudu.
Yıllar sonra öğretmen olan Sümeyye hayaline kavuşmuştu. Artık Gazze’ ye dönüp oradaki çocuklara öğretmen olmuştu. Onlara umudu, sevgiyi ve dayanışmayı öğretmeye başlayan Sümeyye, Gazze'nin karanlık sokaklarına ışık saçan bir umut kaynağı olduğundan herkes ondan bahsetmeye başlamıştı. O yaptıklarının sevabını bu dünyada almasa bile ahirette karşısına çıkacağı inancıyla öğretmenliğe sarılmıştı.
Erbay KÜCET
Yazar
Sevgili çocuk dostlarım;İpekle ilgilenen seyis, onu ay sonunda yapılacak yarışlara hazırlıyor. Çevredeki at sahibi olan çocuklar yarışmaya atlarıyla katılabilecekler. Yarışa katılan bu çocuklara, henü...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Cemil ve Kâmil, mahallenin afacanlarıydı. İkisi de derslerinde başarılı olsalar da asıl merakları mahallelerinin dışındaki bilinmeyenlerdi. O gün, mahallelerinin bitimindeki ağaçlık alana doğru koştul...
Yazar: Erbay KÜCET
Berna Hanım mutfak çekmecesinden sofra yaygısını alıp boş bir alana serdi. Yaygının ortasına aldığı kabuklu bezelyeleri döktü. Eline büyükçe boş bir kap alıp yaygının kenarına oturdu ve başladı bezely...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Bir zamanlar, Halep’in düzlüklerinde oynayan Ammar adında bir çocuk vardı. Ammar’ın dünyası, annesinin pişirdiği mis kokulu ekmekler, babasının akşam sohbetleri ve mahalledeki dostlarıyla doluydu. Anc...
Yazar: Erbay KÜCET