Öğretmen Gönüllerin Fâtihi Olmalı
Sevginin anahtarı fedakârlıktır. Öğretmen öğrencilerinin dertleri ile dertlenmeli, sevinciyle sevinmeli, dostluk ve kardeşliğin yaşayış diline âşina olmalıdır. Eğitimci eksik kusur ve ayıpları araştıran değil, hata ve yanlışları örten ve öğrencilerini iyiliğe çekmeye çalışan örnek bir şahsiyettir.
Gerçek fetih gönüllerin fethidir. Öğretmen gönüllerin fâtihi olmalıdır. Örnek eğitimci gönül uzmanıdır. Rûhlara ebedî hayat aşısı yapan gönül doktorudur. Bunun için eğitimcinin gönlü mânevî tedavi merkezi hâline gelmelidir. Muhabbet ve gayret her problemi çözer.
İnsan, hislerinin etkisi altındadır. Onunla düşünür ve karar verir. Bu yüzden eğitimcinin istişâre ile hareket etmesi, hizmetlerinin doğru ve bereketli olmasını sağlar. Gönlü güzelliklerle dolu bir öğretmenin öğrencilerine yaptığı tesir, tıpkı gül, karanfil ve nâdîde çiçeklerle süslenmiş bir bahçe üzerinden esen meltemlerin gittikleri her yere gönüllere bahar ferahlığı veren hafif kokular götürmesi gibidir. Elinden, dilinden ve gönlünden rahmet taşıran kişiye dünya, cennet olur. Olgun ruhlar sonsuz kurtuluşa erişebilmek için etraflarında eğitim, hizmet ve merhamet ile kurtarılacak başka insan ararlar.
Muhabbet iki gönül arasındaki elektrik hattı gibidir. Eğitimin başarısı bu hattın iyi kurulmasına bağlıdır. Gönülden gönüle yollar vardır. Eğitimci gönül kapısını sonuna kadar açacak ki, öğrenci ona yönelip ilgi göstersin. Eğitimciye duyulan sevgi, onun öğrettiklerine olan ilgiyi artırır. Eğitimcinin muhabbet ve merhamet ile yaklaşması, istediklerini aklî yoldan değil, kalbî yoldan aktarmasını sağlar.
Eğitimci; dersine bir mâbede girer gibi hürmetle girmeli, en önemli malzemenin de muhabbet ve ilgi olduğun bilmelidir. Kalbe girmeyen bilgi irfâna dönüşmez. Eğitimciler geleceğin mimarlarıdır. Kalp ve dimağlara bilgi ve hikmet aktarırlar. Sevgi ile atılan tohumlar ebedîdir. Eğitimci olmak için şefkat ve merhamet duygularının güçlü olması gerekir.
Öğrenciyi tedaviye muhtaç yaralı bir kuş gibi görüp, ona şefkat ve merhametle yaklaşmak gerekir. Çünkü şefkat ve merhamet selim vicdanlar yetiştirmek için en etkili iksirdir. Merhamet eğitimcinin kalbinde hiç sönmeyen bir ateş gibidir. Şefkat ve merhametten mahrum bir kişiyi eğitimci yapmak, insanlığa zulmetmektir. Gül ve çiçek manzaraları en kaba ve ümitsiz insanı tebessüm ettirdiği gibi insanlara rehberlik yapan kimseler de böyle gül tabiatlı olmalı, en katı kalpleri yumuşatıp en asık çehreleri bile gülümsetebilmelidir.
Eğitimci, kusuru kendisinden, başarıyı Rabb’inden bilmelidir. Mesleğinin kendisi için büyük bir nimet ve lütuf olduğunu bilmeli, bunun şükrü olarak öğrencisinin maddî ve mânevî donanımından kendini sorumlu görmelidir. Eğitimcideki benlik ve iddia, yerini aşk ve muhabbete terk etmelidir. Eğitimcinin hayatı samîmî ve gösterişten uzak bir gayret ve hizmet esası üzerine kurulmalıdır. Yeni doğan her gün ömür takviminden açılmış tertemiz bir sayfadır. Önündeki beyaz sayfayı en güzel şekilde doldurmak eğitimcinin elindedir. Öğrenci öğretmenin elinde hamur gibidir. Öğretmen ona istediği şekli verir.
Eğitimci öğrencileri ile geçirdiği her anı, son nefesi gibi hissederek iyi değerlendirmeli, hamd ve şükür duyguları içinde olmalıdır. Çocuk dünyada anne, baba ve öğretmenin vereceği eğitime muhtaçtır. Âhirette ise anne, baba ve öğretmen yetiştirdiği çocuktan gelecek her türlü hayır, duâ ve sadakayı cariye ye muhtaçtır. En kötü israf insan israfıdır. Geleceğini düşünenler iyi insanlar yetiştirmek zorundadır. Bunun yolu da gerçek eğitimcilerin elindedir. İnançlı, ihlâslı, ahlâklı ve başarılı bir nesil için gecesini gündüzüne katan gönül fâtihlerine selâm olsun…
Ali ÖZKANLI
YazarZamanın sessiz sedâsız aktığı bir çağda, kelimelerle dertleşen, mısralarla hakîkatin izini süren bir gönül eri vardı: Es-Seyyid Osman Hulûsi Ateş Efendi (k.s.). Onun adı, sadece bir şairin yahut bir m...
Yazar: Kemal DEMİR
Avrupa’dan başlar Asya içineHer karış toprağı Türk’ün vatanı Afrika’dan başlayıp da ta Çin’eHer karış toprağı Türk’ün vatanıViyana önünde at izimiz varTuna Nehri, Mostar yardır bize yârFilibe, Kırcaal...
Şair: Hulusi TATAR
Ziyâ Paşa (1829-1880)Belâ-yı mâsivâya mübtelâyım yâ RasûlallahZebûn-ı pençe-i nefs ü hevâyım yâ RasûlallahKerem kıl ben esîm’e el-aman ey Rahmet-i âlemSerâpâ mahz-ı isyân ü hatâyım yâ RasûlallahSen ev...
Yazar: Vedat Ali TOK
Engelli olmak, özellikle son yıllarda toplum olarak farkındalığımızın arttığı bir durum olsa da engelli olarak doğmuş ya da sonradan engelli olan bireyler açısından hala ciddi sıkıntılar ve sorunlar y...
Yazar: Ali ÖZKANLI