Merak İlmin Hocasıdır
Atalarımız “Merak ilmin hocasıdır.” demişler. Gerçekten de insanlarda akıl olmasaydı hiçbir şey öğrenemezdi.
Rabb’imiz tarafından, “annelerinin karnından hiçbir şey bilmezken çıkarılan” insanoğlu, öğrendiklerini de merak ile öğrenmektedir. Merak edilmeyen hiçbir şey, öğrenilememektir. İnsandaki merak duygusu olmasaydı bugün teknoloji çağını değil de İlk Çağ’ı yaşar olacaktı.
İnsanoğlunun öğrenmesi doğumla başlamakta ve ölümle bitmektedir. Bunu Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.” hadisiyle daha iyi anlamaktayız.
Çocuklar, ana kucağında, etrafı gözlemleyerek ve nesneleri ağzına alarak öğrenirken konuşmaya başladıktan sonra da soru sorarak öğrenmektedirler. Özellikle de 3-4 yaşlarında çocukların merak duygusuna bağlı olarak soruları artar. Merak duygusu okul öncesi dönemde olduğu kadar olmasa da insanda ölünceye kadar devam eden bir duygudur.
Vernon adında Amerikalı bir fizyoloji profesörü Nobel ödülü almış. Öğrencilerden biri, ödülden sonraki ilk derste, hocaya şu soruyu sormuş:
“Fizyoloji alanında bu ülkede üç binin üzerinde bilim adamı var. Bu kadar bilim adamının arasında bu ödüle niçin siz layık görüldünüz? Sizi diğer bilim adamlarından ayıran özellik ne?’
Profesör, bu farklı soruya önce bir tebessümle cevap vermiş. Profesör sonra yüzünde bir gülümsemeyle şu cevabı vermiş:
“Hepsini anneme borçluyum. Diğer çocukların anneleri, onlar okuldan dönünce ‘Söyle bakalım, öğretmenin sorularına iyi cevap verebildin mi?’ derken annem, ‘Vernon, bugün öğretmene iyi bir soru sordun mu?’ diye araştırırdı.
Ben niçin Nobel ödülü aldım? Beni diğerlerinden ayıran özellik ne? Bunu soruyorsunuz, değil mi? Beni diğerlerinden ayıran özellik, benim diğerlerinin merak edip sormadığı soruları sormam ve sormaya devam etmemdir!” Çünkü düşünme soruyla başladı ve sonra bilime dönüştü.
Çocukların merak duygularına bağlı olarak sordukları sorulara seviyelerine uygun şekilde cevaplar verilmelidir. Bunun yanında çocukların soru sormaları anne babaları tarafından da desteklenirse çocuklarda öğrenme merakı devam edecektir. Bu çocuklar, derste soru sormaktan, dersi dinlemekten ve derse katılmaktan, derse çalışmaktan ve kitap okumaktan zevk alacaktır. Bu da çocukların okulda olduğu kadar sosyal hayatta da başarısını artıracaktır.
Çocukların merak duygusuna bağlı olarak sordukları sorulara uygun cevap verilmesi bir yana olumsuz tepki verilirse çocuklarda da öğrenme merakı kaybolacaktır. Bu çocuklar, okulda soru sormayan, dersi dinlemeyen, derse çalışmayan, kitaplarla haşır neşir olamayan başarısız birer öğrenci olacaktır. Bu çocuklar okulda olduğu gibi sosyal hayatta da monoton bir hayat yaşayacaktır. Başka bir ifadeyle öğrenilmiş çaresizlik içinde hayatlarını devam ettireceklerdir.
İmam-ı Şafi Hazretleri, anne babalara, çocukların merak duygularına uygun model olabilmeleri için ilmi nasıl bir istekle öğrenmeleri gerektiğini kendinden örnekler vererek şu şekilde açıklamaktadır:
“Bir adam para kazanmak için ne kadar istek duyarsa ben de ilim öğrenmek ve elde etmek için öyle istek duyarım.
Yavrusunu kaybeden anne yavrusunu bulunca nasıl sevinirse ben de aradığım bir konunun cevabını bulunca öyle sevinirim.
İlim; öğrenilen değil, yaşanandır. Yaşanmayan ilim geçmeyen para gibidir. Sahibine gerçekten faydası olamaz.”
M. Emin KARABACAK
YazarToplumumuzda genel olarak çocuklar, sorumluluk duygusu gelişmiş bireyler olarak değil de bağımlı kişiler olarak yetiştirilmektedir. Bunun sonucunda çocuklar, bağımlı kişiliğe bağlı olarak, sorumluluk ...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Okul korkusu, çocuğun şiddetli bir endişeyle okula gitmeyi reddetmesi ve okula karşı isteksiz olması demektir. Okul korkusu, çocuğun okula gitme zamanı gelince açık anksiyete ve panik durumlarının gör...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Yeni bir eğitim öğretim yılının başlayacağı-başladığı şu günlerde, biz anne babaların tek derdi vardır, o da çocuklarımızın başarısıdır. Biz anne babalar, çocuklarımızın okul hayatında olduğu kadar to...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Nedir bu sınav kaygısı?Sınav kaygısı, sınava çalışmak yerine sınavı kaybettiği takdirde başına gelebilecek olumsuzlukları düşünmektir. Sınav kaygısı, dikkatini sorulara vermek yerine, daha çok sınav s...
Yazar: M. Emin KARABACAK