Küçük Öğretmen
Handan Hanım, mutfakta yemek pişiriyordu. Oturma odasından gelen sesleri duyunca tebessüm etti. Anlaşılan yeni öğretmenimiz öğrencisine ders anlatıyor dedi. Yalnız bu öğretmen küçük öğrencisi ise pek büyüktü. Kayınvalidesi, “Köyde okuyamadım, oysa okumayı çok isterdim.” deyince torunu defter ve kalemle babaannesinin yanına oturmuştu.
“Şimdi oku babaanne, geç değilki.” demişti.
Okuma yazma derslerine böylece başlamışlardı.Şerife:
- Babaanne bak şu şekil çizeceksin.
- Ah torunum benim çektiğim çizgiler olmuyor ki.
- Oluyor babaanne. Az bir şey yamuk oluyor, çizdikçe düzelecek.
Handan Hanım “Bu yaştan sonra bu heves. Takdire şayan doğrusu.” diye mırıldandı.
Birkaç gün çizgi çektiler. Olmayan çizgileri silip tekrar çizdiler. Sonunda Şerife:
- Yarın harfleri yazacağız babaanne.
İkisinin de mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Babaannenin parmakları kalemi daha iyi kavrayıp tutunca harfler satırlara inci gibi dizilmeye başladı. İlk, bu olayı geçici bir heves gibi gören Handan Hanım kayınvalidesinin çat pat okumaya başladığını görünce çok şaşırdı. Kayınvalidesi gerçekten çok azimliydi. Şerife, babaannesiyle gurur duyuyordu. Babaannesi ise başarısının sebebini torunu görüyordu. Bir akşam oğluna ve gelinine:
- Bu yaşıma kadar okuma yazma öğrenmeyi çok istedim. İşten güçten fırsat bulup okuyamadım. Bu yaştan sonra da kafam almaz diye düşünüyordum.Kimse de beni okursun diye cesaretlendirmedi. Ta ki küçük öğretmenime kadar.
Gelini sordu:
- O da kim anne?
- Kim olacak Şerife. Ona çok şey borçluyum. Ömrüm boyunca okuma yazma bilmemenin sıkıntısını yaşadım. Şimdi içimde bir huzur var. Henüz zar zor okusam da çok mutluyum.
Bu sırada Şerife odaya girdi.
- Babaanne sana bir kitap getirdim. Bak iri yazılı.
Babaanne eline kitabı alıp:
- Tamam öğretmenim. Hemen okuyacağım. Yaşı küçük yüreği büyük canım öğretmenim. Seni çok seviyorum.
Emine Yılmaz DERECİ
YazarAslan, Güryele kafesinin içinde dönüp duruyordu. Bu günlerde ziyaretçisi pek yoktu. Arada birkaç kişi kafesin önünde dikiliyor, onu merak ve korkuyla seyrediyorlardı. Hava çok sıcaktı. Bakıcısının ver...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
İnsanoğlu yaratılmışların en şereflisi ve en üstünüdür. Çünkü Allahu Teâlâ insana akıl ve irade vermiş, bunun gereği olarak da ona birtakım sorumluluklar yüklemiştir. Bu sorumlulukları yerine getirebi...
Yazar: Editör
Vaktin birinde, huzur dolu sesle akan ırmağın yanı başında bir evde, Ali Dede yaşarmış. Ali Dede’nin bu evinin bahçesine karşıda bulunan kayalıklardan kaynak suyu, bol bereketi ve şifası ile akar geli...
Yazar: Tuba ATEŞ
Beyzanur anı defterine bakarak düşünüyordu. Onun arada gülümsediğini gören ablası sordu;-Kendi kendine neye gülüyorsun Beyzanur? Söyle de ben de güleyim:-Şey, aklıma dünkü kaplumbağa geldi. Onun tüm g...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ