Kitap: Türkçenin Sırları
Kitabın adı: Türkçenin Sırları
Yazar: Nihad Sâmi Banarlı
Yayınevi: Kubbealtı Neşriyat
Yayın yeri ve yılı: İstanbul/1999
Sayfa sayısı: 314
Yaş aralığı: 14+
İşlenen konular: Türkçe, dil(ler), dil davası, kültür, edebiyat…
Türkçenin Sırları yayınlanalı elli yıldan fazla olmuş (ilk yayın tarihi 1972). Daha çok edebiyat tarihçisi olarak bilinen Nihad Sâmi Banarlı’nın (d. 1907-ö. 1974) bu meşhur eseri, hâlen kendini büyük bir merakla okutuyor; zira kitapta yer alan 43 yazı, güncelliğini bugün de koruyor.
Kitabın önsözüne baktığımızda eserde yer alan yazıların çoğunun yayınlandığı tarihten 25 yıl öncesine dayandığını ve bu yazıların muhtelif dergi ve gazetelerde yayınlandığını, yine bir kısmının da akademik toplantılarda verilen konferanslar ve okunan tebliğler olduğunu öğreniyoruz. Her ne kadar birbirinden farklı başlıklar altında değişik konuları anlatıyor gibi görünse de Türkçenin Sırları bütünlüğü olan bir eser; zira temel konu, güzel dilimiz Türkçe.
Türkçenin Sırları her ne kadar bilimsel tespitlerin yapıldığı yazıların yer aldığı bir kitap olsa da yazarın akıcı üslûbuyla ağır, monoton bir anlatımın dışında son derece akıcı bir eser. Okur, bu eserde Türkçenin hayatımızdaki önemini ve yerini yakından görüp tanıyor. Üzerinde durulan konulara yönelik verilen örnekler ilgi çekici. Türkçeyle ilgili bugüne kadar belki de farkında olmadığımız pek çok özelliği bu örnekler sayesinde öğreniyoruz.
Banarlı’nın dil konusunda altını çizerek vurguladığı iki temel kavram, “mûsıkî ve sestir.” Bir dil başka dillerden kelime alır, almak zorundadır ancak o dil, aldığı kelimeleri kendi mûsikî ve ses özellikleriyle bünyesine uydurur ki büyük dil(ler)in özelliği de budur. Meselâ Latince “cultûra” olan kelimenin Fransızcası “kültür” (culture), İngilizcesi “kalçır”dır.
Bu durum Türkçe için de geçerlidir. Türkçe Arapçadan “manara”yı alıp “minâre” yapmış, Farsçadan “gul”u alıp “gül” yapmıştır. Artık bu kelimelerin Türkçe olmadığını söyleyebilir miyiz? Türk milleti, Türkçe bununla da kalmayıp diyelim “gül”ü mecaz zenginliğini kullanarak onlarca farklı yerde, deyimlerde kullanmıştır, kadınlarına ad olarak vermiştir: Gül, Yazgülü, Gülşah, Gülbeyaz, Güldâne, Gülizâr bunlardan bazıları.
Türkçenin Sırları yüzyıllar içerisinde dilimizin geçirdiği maceraları tadımlık olarak veriyor. Okuduğunuz her bir yazının biraz daha uzun olmasını istiyorsunuz, doyamıyorsunuz. Güzel Evin Hikâyesi yazısında, “ev”in yıllar içerisinde geçirdiği tarihî serüvenini okurken sıcaklığını hissediyorsunuz, Gönül Sözüne Dair’de “gönül”ün şiirlerimizde, deyimlerimizde kısaca hayatımızda nasıl yer aldığını okuyorsunuz; Kelimelerin Tadı’nda bir “düşmek” kelimesinin peşine düşüyorsunuz ki mutlaka okumanız lazım.
Banarlı, Türkçenin özelliklerine ve güzelliklerine dair yazdığı yazıların yanında, eserde dil üzerinde yapılan yanlış uygulamaları da büyük bir cesaretle eleştiriyor. Türkçeyi özleştirme adı altında yapılan kelime katliamlarını da ele alıyor. Dil işinin ciddî bir ilim işi olduğunu ve ihtisas gerektirdiğini, bu konuda dil âlimlerinin, edebiyat sahasında üstad olan yazarların söz sahibi olabileceklerini vurguluyor.
Yazımızı Türkçenin Sırları’nın mutlaka okunması gerektiğini bir kez daha vurgulayarak Ahmet Kabaklı’nın Nihad Sâmi Banarlı hakkında söylediği şu cümlelerle tamamlamak istiyorum: Nihad Sâmi, kelimelerin serdârı idi; kelimeler, şimdi onsuz başıboş bir sürüdür.
Sait ÖZER
YazarKitabın adı: Cesur Balıkçı KızYazar: Tagrid En-NeccarYayınevi: Nar YayınlarıYayın yeri ve yılı: İstanbul/2019Sayfa sayısı: 158Yaş aralığı: 14+İşlenen konular: cesaret, azim, kararlılık, mücadele, başa...
Yazar: Sait ÖZER
Sultan II. Mustafa’nın diğer bir kızıdır. 13 Ekim 1696’da dünyaya geldi. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın oğlu Maktulzâde Ali Paşa ile nişanlandı. Babası II. Mustafa, nişanlanan ya da nikâhlanan öteki...
Yazar: Bengisu HAYAT
Ey Rasûl-i Kibriya, sen bize ne güzel yâr!Sen Ahmed ü Muhammed, seni seven bahtiyar,Sana çıkar ey Nebi sevdanın sırlı yolu.Gönlümdeki bu sevgi sağanak gibi yağar,Aşk canda kümelenir, sonra göklere ağa...
Şair: Rabia BARIŞ
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in amacı ise sadece insanların davranışlarını düzeltmek değil, kalplerine hitap ederek onları içten değiştirmekti. O; çıkarcılığa, kabileciliğe ve kana dayalı güvensizlik üzerin...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ