KIRK DOKUZUNCU HUTBE
Ey Cemâat-i Müşlimîn! İslâm dini insanların muaşeretlerine, yani birbirleriyle görüşüp konuşmalarına, medenî ve içtimaî bir halde yaşamalarına büyük bir ehemmiyet vermiştir. Müslümanların muaşeretlerine samîmîyet, tevazu', sadelik, tekellüfden azadelik, karşılıklı muavenet, hürmet, muhabbet, hayırhâhlık bir asalettir. Müslümanlıkta halk ile muaşeretin muhtelif safhaları mertebeleri vardır. Bir kısmı şunlardır: Herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü, açık kalpli olmak. Bir Müslüman dâima beşuş bulunur. Hiçbir kimseyi dökülü (yüzü azgın) bir çehreyle karşılamaz. Bir hadîs-i şerîfte; "Şüphe yok ki Allahu Teâlâ mülayim huylu, açık sözlü kimseyi sever." buyurmuştur. Herkesle güzelce görüşmek, halka eziyet vermekten kaçınmak gerekir. Bir hadîs-i şerîfte: "Müslüman odur ki elinden, dilinden Müslümanlar selâmette bulunur." buyrulmuştur. Halkın eziyetlerine katlanmak, kötülüğe karşı iyilikle muamelede bulunmak gerekir. "Sıddıkların mertebelerini geçmek istersen, senden kesilene sen bağlan, senden esirgeyene sen esirgeme ver, sana zulm edeni de sen afvet." buyurulmuştur. Dargınlığa hemen nihayet vermek gerekir. Müslümanlar aralarında bir dargınlık yüz gösterse hemen barışırlar. Birbirini üç günden ziyâde terk etmezler. Müslümanların gönüllerinde düşmanlık, kin duyguları yaşayamaz. Bir hadîs-i şerîfte; "Bir Müslüman için helâl olmaz ki, kardeşini üç gün ziyâde terk ede." buyurmuşlardır. Islah-ı beyne gayret lâzımdır. Bir Müslüman iki dindaş arasında her nasılsa bir dargınlık yüz göstermiş olduğunu görünce, aralarını bulmaya, o münâfereti gidermeye çâre aramaya çalışır. Bir hadîs-i Nebevî: "Sadakanın efdali dargın kimselerin aralarını bulup ıslah etmektir. "meâlindedir. Nâsın kusurlarını araştırmamak, ifşa etmemek, bi'l-akis örtmeye çalışmak gerekir. Müslüman, kimsenin ayıplarını tecessüs etmezler, kimsenin şahsına ait kusurunu meydâna çıkarıp, teşhire çalışmaz. Bunun hilâfına hareket dînen memnudur. Bir hadîs-i şerîfte: "Bir kul, bir kulu setr ederse Allahu Teâlâ da onu kıyamet gününde setr eder." buyrulmuştur. Dostları arkalarından müdâfaa, bir Müslüman lüzum görüldükçe dostlarını, dindaşlarını gıyaplarında müdâfaa eder, onların haklarında yanlış fikirleri tashîhe çalışır. Bir hadîs-i şerîfte: "Bir kul, kardeşine yardımda bulundukça kendisine Allahu Teâlâ dâima yardım eder." buyurulmuştur. Nâsın kalplerini kötü zandan korumak için, töhmetli yerlerden uzak bulunmak lâzımdır. Bunun hilâfına hareket, birçok kimselerin günaha girmesine sebeb olur. Nâs arasında dedikoduya münaferet vuku'una meydân verir.
Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Yazar1. Büklüm büklüm bükülen güzelin saçlarınaLâle sünbül ekilen dağın yamaçlarınaBeyaz penbe tomurcuk gülün ağaçlarınaMahmûr gözlerle bakıp hayrân olasım gelir2. Keklik gibi nâz ile yürüyen ayaklaraBülbü...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
1. Lebin hâl ile zülfün bahşını ortaya salmışdırO bahşın yâdı uşşâkın dilin gavgâya salmışdır2. Müselsel turranın sevdâsını der-hâst eden MansûrVerip cânın özün meydânına rüsvâya salmışdır3. Zihî şol ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
1. Kûşe-i vahdetimiz halvetimiz yâr iledirSarmışız sînemize vuslatımız yâr iledir2. Sorma zâhidlere bilmez “len terânî” sırrınıTûr-ı Eymen’de nihân sohbetimiz yâr iledir3. Okuduk Mushaf-ı hüsnündeki “...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
1. Her gönülün ayrı ayrı gizli bir mihmânı varKa‘rına eller erişmez bir azîm ummânı var2. Kem nazar kılmak yaraşmaz bende-i Rahmân’a kimHer kulun kalbinde bin gencîne-i pinhânı var3. Kiminin zâhirde d...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi