İRİ SİNCAP
İri sincap telaş içinde ceviz ağacının dibinde dolaşıyordu. Kızıl tilki veya kara kartalın kendisini görmesinden korkuyordu. Onların öğle yemeği olmak istemediğinden pür dikkat etrafı gözetlerken yanına pat diye bir şey düştü. Yerinde korkudan zıpladı. Yere düşenin ceviz, düşürenin de daldaki bir sincap olduğunu görünce rahatladı. Daldaki sincap, - Özür dilerim. Düşüverdi elimden. Sen de ne kadar çok korktun öyle. Şaşırdım doğrusu. - Korkmadım, ben korkmam! - Neden zıpladın peki? - Şey… İri bir sincaptı. Korktuğunu söylemekten utandı. İki dakika sonra yanına bir ceviz daha düştü. Yine zıpladı. Ağaçtan gülüşmeler gelmesine rağmen kimsecikleri göremedi. Düşen cevizleri yanına alarak yuvasına çıktı. Korkusu geçmemişti. Birkaç gün yuvasında kaldı. Susadığında ağacın kovuğunda biriken suları içti. Cesaret edip yiyecek toplamaya gidemedi. İri sincap ağacın dalında oturmuş, korkusunu nasıl yenip, karnını nasıl doyuracağını düşünürken bir pat sesi daha duydu. Yine yerinde zıpladı. Yine o gülüşmeler. Sesleri çıkaranlar genç sincaplardı. İçlerinden bir tanesi, - Ne kadar çok korkuyorsunuz. - Ben korkmam. Kara kartalları yenen, tilkileri doğduklarına pişman edenim. Hele hele çakalın tekine bu diyarı dar ettim. Onu tek elimle yendim. - Nasıl yendiniz? - Bir ceviz getirirseniz anlatırım. Sincaplar koşup ceviz getirdiler. İri sincap kafasından uydurduğu şeyleri anlatmaya başladı. - Kara kartalın karşısına geçip öyle bağırdım ki yer gök inledi. Zavallıcık önümde eğildi, hizmetkârınızım dedi. Bir de beni tazılarla savaşırken görecektiniz. Ne gündü o gün. İki ceviz getirirseniz anlatırım. İri sincap ceviz karşılığında günlerce bir sürü yalan anlattı durdu. Genç sincaplar onu kahraman görmeye başladılar. Yuvası yiyecek dolan İri sincap çok mutluydu ta ki o güne kadar. Gidişatı beğenmeyen yaşlı sincabın biri şaka olarak, ‘’Kara kartal söylediklerini duymuş, seni arıyormuş.’’ deyince nereye kaçacağını bilemedi. Sağa sola koşuşturdu, önüne gelenden yardım istedi. Hali içler acısıydı. Sonunda tüm sincaplara, - Size dürüst olup baştan korktuğumu söyleyemedim. Özür dilerim. Ben tilki ve kara kartaldan çok korkuyorum, çok! Beni affedin! Bu sözlerden sonra içinde bir huzur hissetti. Dürüstlük çok güzel bir şeydi. Sonunda bunu anlamıştı.
Emine Yılmaz DERECİ
YazarBakınca görülür, gelişin başkaÇiçeğe bürünen dallar sendedirRengârenk duruşun, gülüşün başkaYeşiller, beyazlar, allar sendedirTaşıdığın umut herkese yeterAşk bacayı sarar, gönüller tüterKendinden geçe...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Beyaz Balina yavrusuyla beraber gün boyu yüzmüştü. Yavrusunun yorulduğunu hissediyordu. Dinlenecekleri adayı görünce yavrusuna;-Geldik işte bak İnci! Sana dediğim güvenli sular burası. Birkaç gün bura...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Mahallemizdeki marangoz Rasim Usta'nın oğlunun yaşı ilerleyip de ortaokulu bitiremeyince, "Tevfik, sen treni kaçırdın evladım. Öğrenim hayatın bitti. Artık askerden de istiyorlar..." dedi dayısı, aske...
Yazar: Erdal KARASU
Dünyanın rengi çocuk Sesi, âhengi çocuk Tatlılıkta bulunmaz Daha bir dengi çocuk Sevgide gelir başa Kardeş olur kardeşe Evlerde huzur neşe Hayata bengi çocuk Türkiye’m sanki cennet Büyü ü...
Yazar: Vedat Ali TOK