I. ABDÜLHAMİD’İN ANNESİ RABİA ŞERMİ KADIN
Sultan I. Abdülhamid’in annesi ve Sultan III. Ahmed’in eşidir. Kökeni, doğum yeri, eski hayatı ve Osmanlı sarayına nasıl geldiği hakkında çok sağlam ve kayda değer bir bilgi yoktur. 1698’de Fransa’da doğduğu ve ilk adının Ida olduğu yönünde şüpheli rivayetler vardır. Sarayda kendisine Rabia Şermi (Râbi’â Şermî) ismi verilmiştir. İsmindeki Şermi, “sırrına erilemeyen doyumsuz güzellik” manasına gelmektedir. 1714 yılında III. Ahmed’e eş olmuştur. 20 Mart 1725 tarihinde Şehzade (I.) Abdülhamid’i dünyaya getirmiştir. Ayrıca Zeynep Sultan ve Rabia Sultan ismiyle iki de kız çocuğu dünyaya getirmiştir. 1732 yılında öldüğünde, oğlu Şehzade Abdülhamid henüz yedi yaşındaydı. Ama annesi, kendisine kuvvetli bir ilk tahsil ve terbiye aldırmış, annelik vazifesini hakkıyla yerine getirmiştir. Şehzade Abdülhamid, annesinin ölümünden ancak 42 sene sonra, 1774’te tahta çıkabilmiştir. O yüzden Rabia Şermi Sultan, Valide Sultan unvanını alamamıştır. Rabia Sultan’ın defnedildiği yer, inşaatı III. Mehmed’in annesi Safiye Sultan’ın emriyle başlatılmış olan ve IV. Mehmed’in annesi Turhan Hatice Valide Sultan katkıları ile tamamlanan, İstanbul Eminönü’ndeki Yeni Cami avlusundaki Turhan Hatice Valide Sultan Türbesi haziresindedir. Naaşı, hacet penceresi önünde, eltisi Mihr-i Şah’ın yanındadır. Oğlu Sultan Abdülhamid, annesi Rabia Şermi Kadın’ın anısına 1778 yılında, başmimar Tahir Ağa’ya Hamid-i Evvel (I. Abdülhamid) Camii’ni yaptırmıştır. Adı günümüzde Beylerbeyi Camii olarak da geçmektedir. İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında, Üsküdar Beylerbeyi sahilindedir. Külliye biçimindeki cami bünyesinde ayrıca mektep, imaret ve hamam da bulunmaktadır. Kaynakça: Haluk Y. Şehsuvaroğlu, Asırlar Boyunca İstanbul, İstanbul 1952, s. 206; Çağatay Uluçay, Padişahların Kadınları ve Kızları, Ankara 1992, s. 129; Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Kadın Sultanları, İstanbul 2011, s. 303-304.
Zühal ÇOLAK
YazarSosyal bir varlık olan insanoğlu, ailede, mahallede ve toplumda çağdaşları ile bir arada yaşar. Beşerî münasebetlerde çıkabilecek problemleri en aza indirmek ve uyum içinde yaşamak için kendi arzu, du...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
İnsanoğlu kendini bildiği ve çevresini tanıdığı andan itibaren hayatın hiç de kolay olmadığını anlamaya başlar. O artık yalancı dünyanın, dertleriyle, ıstıraplarıyla, sevinçleriyle iç içedir. Sert ese...
Yazar: Muammer YILMAZ
Cahit Zarifoğlu, "Bir Değirmendir Bu Dünya" isimli kitabında, ruhu terbiye yöntemlerinden bahseder.Tasavvuf erbabının da söylediği "Nazar ber kadem" düsturu ise bunlardan sadece bir tanesidir. Bu kai...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Sultan Murad Hüdâvendigâr’ın en büyük dertlerinden biri de Anadolu’da birliği sağlamak ve Türk beylikleriyle iyi geçinip, uzlaşmaktı. Bu siyaset çerçevesinde, Germiyanoğlu Süleyman Şah ile iyi bir dos...
Yazar: Zühal ÇOLAK