Hikaye: Bir Gün
Bir karınca aniden yere konmaya karar verdi. Gökyüzünün masum ferahlığı neyine yetmemişti? Ve bir kumru. Toprağın altından kafasını çıkarmaya niyetlendi. Belli ki gözü kara, gönlü cesurdu!
Bir ahtapot bir çölün ortasında mutlu ve hatta huzurluydu.
Yalnız zürafalar ağlıyordu. Nedense. Ve şairin dediği gibi “Asla yeryüzüne düşmeyecekti gözyaşları...” Sırasını bekleyen çiçekler ve hatta menekşeler huzurdan uzaklardı…
Herkes ve her şey yeniden, yeniden ve yeniden yaşıyordu. Yaşamaya çalışıyordu.
Kırmızı hâkim renkti, patlamalar arka plan müzikleri!
Nefes almadan yaşamayı öğrenmek seçmeli dersler listesinden çıkarılmıştı. Zorunlu derslere girmeyenler sınıfta kalacaktı.
Bir dağ yıkılmamak için güneşe tutunuyordu. Ve bir bulut yükünü yeryüzüne gözyaşı olarak indiriyordu.
Kulaklar hiçbir şey görmüyor ve gözler konuşmuyordu. Boğazında kelebek kadar bir yumru vardı küçük bir çocuğun. Kanat çırpıyor, uçamıyordu.
Bir nota unutuldu bir sahil kenarında.
Bir minik gülümseme unutuldu bir babanın kucağında.
Bir çocuk oyun oynadı bir hastane bahçesinin cıvıltısında.
Balonlar uçuyordu ve şarkılar...
Ve bir abi fısıldadı kardeşine “Şahidiz, senden başka ilah yoktur.” diye.
Unutuldu şarkı. Belki de hiç hatırlanmamıştı.
Kızıl bir sabaha uyandı herkes.
Ve bir çocuk yalnız olmadığını haykırdı.
Seda BAYRAK DURGUT
Yazar
Çocuk soru işaretleriyle dolaşırdı. Bazen sırtında bazen omuzlarında, bazen paçalarında… Hep onlarlaydı. Soru işaretleri durmadan çocuğun kafasını karıştırırlardı.Çocuk bu durumdan şikayetçi değildi. ...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Küçük kız elindeki dal parçasını aldığı yere bıraktı. Diğer çocukların yanına gitti. Bugün önemli bir gündü. “Bahara Katılım Belgesi” almaya hak kazanacak çocuğun seçileceği gündü!Yarışmadaki ilk göre...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Çocuk kutuyu yavaşça açtı. İçindeki kartonları tek tek önüne dizdi. Dört büyük karton ve onlarca minik pulu da kartonlardan büyük olanın üzerine koydu. Arkadaşlarını çağırmadan önce son kontrollerini ...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Çocuk sahildeki kumlarla oynuyordu. Şapkasını çıkardı. Güneşe karşı hassasiyeti vardı. Şapkasını çıkarmamalıydı. Denizden bir avuç su alıp yüzüne çarptı. Az önce şapkasını asla çıkarmamasını sıkı sıkı...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT