FATİH CAMİİ’NDE RAMAZAN
Mübarek Ramazan ayının teşrif edeceği bir aydayız. Hepimizin anılarında Ramazan’ın özel bir yeri vardır. Bu anılar “Eskiden böyle miydi?” diye söze başlayarak anlatılırken, hep bugünle kıyas edilir. Önceki yazılarımı takip edenler bilirler; benim çocukluğum Fatih Camii’ne komşu sokakta geçti. Dolayısıyla Fatih Camii çocukluk anılarımızda, özellikle Ramazan ayında önemli yer tutar. Burada biz de geleneği bozmayarak bir kıyas yaparsak, şimdiki nesle baktığımızda onların ileride böyle bir cümle kurmaları zor olsa gerek. Büyük şehirlerde çocukların sokakta ya da bir caminin bahçesinde oynama alışkanlıkları yok. Oysa biz saatlerce caminin bahçesinde, çevresindeki duvarların üstünde ve kubbelerinin arasında oynar, ezan okununca da camiye girer namazımızı kılardık. Bizimle Fatih Camii arasında özel bir bağ kurulmuştu sanki. Bu öyle bir bağ ki, yazları ders aldığımız Kur’an hocamız hepimizi bir gün toplayıp camiyi temizlemeye götürdüğünde, hevesle camlarını, beş yüz yıllık topuzlu pencere demirlerini sildiğimizi hatırlarım. Biz camiye böyle emek verince daha çok sahiplenip daha çok sevmiştik sanki. Kardeşim, havalar ısındığında henüz tatil olmamışsa, camiye gider ve oranın serin ve huzurlu havasında ders çalışırdı. Özellikle Ramazan ayı geldiğinde, akşam teravihte yer bulabilmek için acele ettiğimizi, gece sahurdan sonra sabah namazına kadar dinlediğimiz mukabeleyi hiç unutamam. Camimiz çok büyük olduğu için birçok hoca aynı anda caminin farklı yerlerinde mukabele okurdu. Bu hocalar arasında, Rahmetli Gönenli Mehmet Efendi de olurdu. Gönenli Mehmet Efendi okurken bazen aşka gelir ve bazı ayetleri daha yüksek sesle okurdu ve biz de dinlerdik. Orta bahçesindeki Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri’nin türbesi ile özellikle annemin iki günün biri ziyaret edip derdini döktüğü Pirimiz Mustafa Haki Hazretleri’nin kabrini sık sık ziyaret ederdik. Onların yüzü suyu hürmetine, ettiğimiz duaların kabul olacağına gönülden inanırdık. Şimdi çocuklarımıza da bu güzellikleri yaşatmak için, ellerinden tutup parka götürür gibi camiye götürmemiz gerekiyor. Hatta oralarda bir namaz vaktinden çok daha fazla vakit geçirmelerine olanak tanınmalı ki, camiler onlar için geçerken uğranılan yer olmaktan çıksın. Özellikle tarihî camilere götürüp, gerek tarihi gerek o camiyi yaptıran sultanlarımız hakkında onları fazla sıkmadan bilgiler vererek, camilerimizi ve ecdadını tanıyıp sevmelerini sağlamalıyız. Çocuklarımızın ve gençlerimizin böyle bir sevgi ve huzuru yaşamaya gerçekten ihtiyacı var.
Raziye SAĞLAM
YazarAllahu Teâlâ mübarek Kur’an’da; “İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir.” (5/Maide, 2.) buyuruyor. Şüphes...
Yazar: Sümeyye YILDIZ
Sevgili çocuk dostlarım; Kasım ayının gelmesiyle havalar serinlemeye başladı. Soğuklar bastırmadan köyün çocuklarıyla birlikte yaylada piknik yapacağız. Çocuklar köyün otlatılacak koyun, kuzu ve ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ibadet hayatında oruç ibadetinin çok özel bir yeri vardır. Allah Rasûlü, henüz orucun farz kılınmadığı zamanlarda Mekke’de iken Muharrem ayının onuncu günündeki aşûra orucunu...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Sevgili çocuk dostlarım;Yakında okullar açılacağı için köyün bütün çocuklarında büyük bir heyecan var. Bir sabah Ömer;-Babaanne köydeki çocuklar yaz boyunca Kur’an Kursuna gittiler ya acaba kurs bitme...
Yazar: Raziye SAĞLAM