Esmâ-i Nebî: Medenî
Sevgili Peygamberimiz’in mübarek isimlerinden biri de “Medenî/Şehirli, bilgili ve görgülü” idi. Şehir kültürünün ilk neşet ettiği, bilgi ve görgünün, muhabbetin merkezi olan Medine şehri hakkında şu hakikatlere nazar ederek, Peygamberimiz’in kurmuş olduğu medeniyetin güzelliğini seyredelim:
Medine, İslâm dininin yayılmaya başladığı ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hane-i saadetlerinin olduğu yer olduğu için, dünyadaki Müslümanların kalbinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Medine; Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şehri ve İslâm Devleti’nin ilk başkentidir. Bugün şehir ve çevresi, büyüme ve gelişme durumundan çok zengindir.
Şehrin 800.000 kişilik nüfusu hac zamanında şehre gelen hacılar ile 4.000.000’a kadar yükselmektedir. Şehrin eski adı Yesrib olup, Hicret’ten sonra Rasûlullah (s.a.v.) bu adı değiştirerek buraya Medine demiştir. Medine'nin kelime anlamı “şehir”dir. Ancak, bir yere nisbet edilmeksizin kullanıldığı zaman Medine şehri kastedilmiş olur.
Medine kelimesi Kur’ân-ı Kerim'de Mekkî âyetlerde “Medâin” şeklinde çoğul olarak geçen bir cins isimdir. Medenî âyetlerde ise, Yesrib'in yerine özel isim olarak kullanılmıştır. Yesrib adı ise sadece bir yerde zikredilmektedir. Bu şehrin asıl adı Medine olmakla birlikte, yine İslâmî devirde ortaya çıkmış, diğer birtakım isimleri de vardır.
Bunlardan bazıları şunlardır: Tâbe, Tayyibe, Daru'l-İman, Daru's-Sünne, Azra, Cabire, Mecbûre, Muhabbe, Mahbûbe, Kasime, Kasametu’l-Cabire, Yendede. Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke'den Medine'ye hicret etmemiştir. O, Mekke'den Yesrib'e hicret etmiştir. Yesrib hicret sonrası Medine adını almıştır.
İslâm medeniyeti buradan inkişaf edip tüm cihana yayılmıştır. İslâm nurunun bütün kâinata yayıldığı yer olan Medine’nin ulaşmış olduğu şerefin yüksekliğine bir daha hiçbir şehir ulaşamaz. Eşref-i mahlûkatın en şereflisini bağrına basıp O’nu, mahlûkatın en şerli insanlarına karşı koruyan Medine’nin bu yüce şanına artık hiçbir şehir vâsıl olamaz, şüphesiz. “Üzerimize ay doğdu.” deyip Allah’ın Rasûl’ünü büyük bir aşkla karşılayan Medine halkından başka hangi topluluk “Ensar” olma şerefine kavuşabilir.
Onun içindir ki Medine için yazılan şiirler de bu şereften nasiptar olup, feyizler saçan hakikat satırları olarak sadırlara nakşedilecek mahiyette tezahür etmiştir.
Editör
YazarTebriz'de esnafı denetleyen, ticarî hayatın düzenini sağlayan Bedreddin Ömer adında zengin biri vardı. Zenginliğinin yanında, cömertliğiyle de dillere destan olmuştu. Bu kerem sahibi eli açık zatın şö...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Mâlikü’l-Mülk: Görünen ve Görünmeyen Bütün Âlemlerin Sahibi ve YöneticisiEl-Mâlik, “mülkün sahibi ya da sahip olduğu mülkünde tasarruf yetkisine sahip olan” demektir. Mülk ise onun emir ve fiiliyle ta...
Yazar: Editör
Muzaffer: Zafer Kazanan, Üstün Olan (s.a.v.)Sevgili Peygamberimiz’in mübarek ism-i şeriflerinden biri de “Muzaffer”dir.Hz. Muhammed (s.a.v.)’in zaferleri, hem İslâm tarihinin hem de insanlık tarihinin...
Yazar: Editör
Eğitim, insanın ruh, akıl ve duygularının fıtrî doğasına en uygun şekilde terbiye edilmesini hedefler. Eğitim sürecinde herhangi bir aksaklık ya da eksiklik olmaması için azamî gayret gösterilir...
Yazar: Editör