Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin Hz. Peygamber’e Hitap Cümleleri
Son ilâhî vahyin ilk muhatabı olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.), her mü’minin gönlünde eşsiz bir yere sahiptir. Mü’minlerin Hz. Peygamber (s.a.v.)’e olan sevgi ve hürmetlerini gösteren önemli başlıklardan biri O’na hitap cümleleridir. Seven sevdiğine sevdiğini göstermek ve ona olan hürmetini gözler önüne sermek için ona karşı kullandığı dile azamî özen gösterir.
Söz konusu Hz. Peygamber (s.a.v.) olunca, her mü’min O’na olan sevgi ve hürmetini ifade için O’nunla ilgili cümlelerine son derece özen göstermiştir. Bu, aslında Kur’ân-ı Kerim’in de bir usûlüdür. Kur’ân-ı Kerim’de Hak Teâlâ, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ismi ile direkt hitap etmemiş, dört yerde sarîh olarak geçen “Muhammed” ismini kullanırken mutlaka “Nebî, Rasûl, Rasûlüllâh” gibi sıfatlarla O’na seslenmiştir.
Vahyin sahibi bu tavrıyla Hz. Peygamber (s.a.v.)’in nezdindeki kıymetini gözler önüne sermiştir. Bu hassasiyeti gözeten ve edebî zevki ile Hz. Peygamber (s.a.v.)’e olan sevgi ve hürmetini dile getiren isimlerden biri de Somuncu Baba (k.s.)’nın soyundan olması hasebiyle Hz. Peygamber (s.a.v.)’in neslinden gelen Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’dir. Bu çalışmada Hulûsi Efendi (k.s.)’nin Hz. Peygamber (s.a.v.)’e hitap şekilleri gündem edilerek bir gönül erinin O’na olan sevgi ve hürmetini ifade şekli üzerinde durulacaktır.
Osman Hulûsi Efendi’nin Hz. Peygamber (s.a.v.)’e Hitap Cümleleri ve Düşündürdükleri
Son nebî Hz. Muhammed (s.a.v.)’den mü’minler nezdinde iman ve sevgi bakımından daha üstün bir kimse yoktur. Dolayısıyla mü’minler O’na sevgi ve hürmetlerini O’nun yolunu takip ederek, gündemlerini O’nunla belirleyerek ve O’ndan bahsederken en üst sevgi ve hürmet ifadeleriyle cümlelerini şekillendirerek göstermişlerdir.
Osman Hulûsi Efendi (k.s.) de Hz. Peygamber (s.a.v.)’e olan sevgi ve bağlılığını sık sık O’ndan bahsederek, O’nun yolunu takip etmeye dair vurguları ve O’na duyduğu derin sevgi ve hürmetin bir göstergesi olan O’na hitap cümleleri ile ortaya koymuştur. Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Peygamber (s.a.v.)’e verilen değerin bir göstergesi olan ve O’nun ismini yalnız başına kullanmama hassasiyetine Hulûsi Efendi de riâyet etmiştir.
Hulûsi Efendi (k.s.), Hz. Peygamber (s.a.v.)’in mesajlarını ve yolunu muhataplarına aktarırken Hz. Peygamber (s.a.v.)’den büyük bir edep ve tazim ile bahsetmiştir. O’na ismi ile hitap etmekten mümkün olduğu kadar kaçınan Hulûsi Efendi, Hz. Peygamber (s.a.v.)’den şu ifadelerle bahsetmiştir:
“Peygamberimiz (aleyhisselatu vesselam) Efendimiz”[1], “Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz Hazretleri”[2], “Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vessellem)”[3], “Büyük Peygamberimiz”[4], “Fahr-i Kâinat Efendimiz”[5], “Rasûlü Ekrem (sallalahu aleyhi vessellem) Efendimiz”[6], “Rasûlü Ekrem Efendimiz”[7], “Nebbiyy-i Efham”[8], “Sultânu’l-Enbiyâ ve Server-i Asfiyâ Efendimiz Hazretleri”[9], “Aleyhisselat-ü vesselem Efendimiz”,[10] “Nebî-yi zîşân Efendimiz”,[11] “Rasûlullah (sallallahü aleyhi vessellem) Efendimiz”[12], “Rasûlullah (aleyhi vessellem) Efendimiz”[13], “Hz. Muhammed (s.a.v.)”[14], “Sevgili Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)”[15], “Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve’s-sellem) Efendimiz”[16], “Server-i Enbiyâ Muhammed Mustafa (sallallahü âleyhi ve’ssellem) Efendimiz Hazretleri”[17], “Rasûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve’s-sellem) Efendimiz”[18], “Rasûlü Zîşânımız Efendimiz”[19], “Hazret-i Nebiyyü Ekrem”[20], “Hazret-i Hayru’l-ka’ilîn Efendimiz”[21], “Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz”[22], “Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallahü Teâlâ aleyhi ve sellem) Efendimiz”[23], “Peygamberimiz Efendimiz”[24], “Fahr-i Kâinat Efendimiz”[25], “Zat-ı Risâletpenah Efendimiz”[26], “Fahr-i Âlem Efendimiz”[27], “Fahr-i Âlem (sallallahü aleyhi ve’s-sellem) Efendimiz”[28], “Ekmel-i Mevcûdât Olan Peygamberimiz”[29], “Mahlukâtın en kâmili olan Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve’s-sellem) Efendimiz”[30], “Es-selâtu vessalâm Efendi Hazretleri”[31], “Âyine-i Cemâl-i Hak (sallallahu aleyhi vessellem) Efendimiz Hazretleri”[32], “Seyyidü’l-Kevneyn Efendimiz Hazretleri”[33], “Cenâb-ı Risâlet Penahî Azam-ı (sallallahu aleyhi vessellem) Efendimiz Hazretleri”[34], “Rasûlü Kibriya”[35], “Nebiyy-i Muhteremimiz (sallallahu aleyhi vessellem) Efendimiz hazretleri”[36], “Hazret-i Fahrü’l-Kevneyn”[37], “O’nun Habîb-i edîbi, Rasûl-i necîbi, Sertâc-ı enbiyâ, Muhammedini’l-Mustafâ-(aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm) Hazretleri”[38] ve “Elvedâ’ yâ Seyyide’l- Kevneyn Rasûle’s-Sakaleyn Elvedâ’ yâ Cedde’s- Sıbteyn İmâme’l- Harameyn.”[39]
Hulûsi Efendi (k.s.)’nin Hz. Peygamber (s.a.v.)’den bahsederken kullandığı bu ifadelerde en dikkat çekici hususu O’nun “Rasûl” ve “Nebî” vasfına yaptığı vurgulardır. “Büyük Peygamberimiz”, “En Büyük Rasûl”, “En Muhterem Nebî” ve “En Sevgili Rasûl” gibi sıfatlarla Hz. Peygamber (s.a.v.)’i niteleyen Hulûsi Efendi (k.s.), bu ifadeleri ile de yetinmemiş bu ifadelerin yanında mutlaka “Efendimiz” ve “Hazretleri” gibi kelimelerle Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Rasûl ve Nebî vasıflarını kendisi ile irtibatlı bir şekle büründürerek Hz. Peygamber (s.a.v.)’den bahsetmiştir.
Ayrıca Osman Hulûsi Efendi (k.s.), “Mevcûdâtın Ekmeli” ve “Mahlûkâtın En Kâmili” gibi bazı ifadelerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in varlık hiyerarşisindeki en üst konumuna atıfta bulunarak varlık (ontolojik) bakımdan Hz. Peygamber (s.a.v.)’in konumuna dair kabulünü de göstermiştir.
Bu cümleden olarak Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin Hz. Peygamber (s.a.v.)’den “Hakk’ın Cemâl’ine Âyine” şeklinde bahsetmesi ve “Nebîlerin Sultanı ve Seçilmişlerin Önderi” gibi ifadeleri de varlık bakımından O’nun Hak katındaki değerine işaret eden ifadeler olarak dikkati çekici söylemleridir.
Osman Hulûsi Efendi (k.s.), “İki Âlemin Efendisi” ve “Âlemlerin Övüncü” gibi nitelendirmelerinde ise Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hem dünya hem âhiretteki paha biçilemeyecek değerini hem de insan ve cinler için yol gösterici olan konumunu edebî bir güzellikle ifade yoluna gitmiştir.
Hulûsi Efendi’nin “Muhammed” ismini bir veya iki yerde tek başına zikrettiği görülmektedir. Bununla birlikte Hulûsi Efendi Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bu seçkin isminden sonra “Peygamberimiz” ifadesini kullanması da O’na olan sevgi ve hürmetini göstermesi bakımından son dereceli önemli bir tavırdır. Hulûsi Efendi, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in dünyevî bazı özelliklerinden de bahsetmiştir. “Söz Söyleyenlerin En Hayırlısı” ifadesi bu bağlamda değerlendirilebilecek bir ifadedir.
Osman Hulûsi Efendi (k.s.), neredeyse her ifadesinin sonunda “Allah’ın selâmı ve rahmeti O’nun üzerine olsun” ifadeleriyle Hz. Peygamber (s.a.v.)’e bir mü’minin göstermesi gereken zarif tavrı ve O’na imanın bir gereği olarak O’na dua etme adımını da ihmâl etmemiştir.
Böylece Ahzab Sûresi’nin 56. âyet-i kerimesinde “Muhakkak ki Allah ve melekleri Rasûl’e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na salat edin ve tam bir teslimiyetle selâm edin.” şeklinde emredilen mü’min tavır, Osman Hulûsi Efendi’de kâmil bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Netice olarak ifade etmek gerekirse günümüz iletişim adımları açısından insanların bir kısmının “Merhaba” yerine “mrb”, “Allah’a emanet ol” yerine “aeo” ve “Görüşmek üzere” yerine “by” gibi kifayetsiz ve samîmîyetten uzak ifadelerle iletişim kazalarını övünülecek bir adımmış gibi gördüğü bir dönemde Hulûsi Efendi (k.s.) ve onun gibi gönül erlerinin Allah Rasûlü’ne olan sevgi ve hürmetlerini gösteren zengin içerikli ve gönül alıcı ifadeleri anlamaya her dönemden daha fazla ihtiyaç olduğu âşikârdır.
Çünkü görüldüğü kadarıyla Hulûsi Efendi (k.s.), Hz. Peygamber (s.a.v.) ile gülmüş, O’nunla ağlamış, hayatının her ânını O’nunla anlamlı kılmaya gayret etmiş, O’na olan sevgi ve hürmetini O’ndan bahsederken kullandığı ifadelere nezaket ve hürmet olarak yansımıştır. Bu tavır ile dünya ve âhireti anlamaya yönelik süreçte Hz. Peygamber (s.a.v.)’e olan ihtiyacı, O’nu sevmenin ve O’na hürmet etmenin gereğini net bir şekilde gözler önüne sermiştir.
[1] Osman Hulûsi Ateş, Hutbeler, haz. Mehmet Akkuş - Ali Yılmaz (Ankara: Nasihat Yayınları, 2016), 19.
[2] Ateş, Hutbeler, 1, 33, 41.
[3] Ateş, Hutbeler, 73.
[4] Ateş, Hutbeler, 9, 76.
[5] Ateş, Hutbeler, 12.
[6] Ateş, Hutbeler, 26, 60, 80.
[7] Ateş, Hutbeler, 37, 81, 84, 122, 169, 271.
[8] Ateş, Hutbeler, 27.
[9] Ateş, Hutbeler, 50.
[10] Ateş, Hutbeler, 60, 61.
[11] Ateş, Hutbeler, 60.
[12] Ateş, Hutbeler, 65.
[13] Ateş, Hutbeler, 66.
[14] Ateş, Hutbeler, 85.
[15] Ateş, Hutbeler, 89.
[16] Ateş, Hutbeler, 126, 165.
[17] Ateş, Hutbeler, 115.
[18] Ateş, Hutbeler, 127, 136, 211, 253.
[19] Ateş, Hutbeler, 162, 418.
[20] Ateş, Hutbeler, 181.
[21] Ateş, Hutbeler, 182.
[22] Ateş, Hutbeler, 195.
[23] Ateş, Hutbeler, 268.
[24] Ateş, Hutbeler, 90, 96.
[25] Ateş, Hutbeler, 206.
[26] Ateş, Hutbeler, 213.
[27] Ateş, Hutbeler, 240.
[28] Ateş, Hutbeler, 256.
[29] Ateş, Hutbeler, 241.
[30] Ateş, Hutbeler, 246.
[31] Ateş, Hutbeler, 280.
[32] Ateş, Hutbeler, 291.
[33] Ateş, Hutbeler, 292.
[34] Ateş, Hutbeler, 293.
[35] Ateş, Hutbeler, 335.
[36] Ateş, Hutbeler, 357.
[37] Ateş, Hutbeler, 421.
[38] Osman Hulûsî Ateş, Mektûbât, haz. Mehmet Akkuş – Ali Yılmaz (Ankara: Nasihat Yayınları, 2016), 1.
[39] Osman Hulûsî Ateş, Divan, haz. Mehmet Akkuş – Ali Yılmaz (Ankara: Nasihat Yayınları, 2012), 378.
Fatih ÇINAR
YazarGündelik hayatta bazı kelimeleri, ne anlama geldiklerini ve ağırlıklarını düşünmeden çok rahat bir şekilde söyleriz. Bunlar dilimizde sıradanlaşmıştır ve mânevî bir ağırlığı kalmamıştır. Meselâ karşım...
Yazar: Enbiya YILDIRIM
Bir çağı açıp bir çağı kapatan İstanbul’un fethi ile dünyanın siyâsî, askerî, kültürel ve sosyal gidişatı değişmiştir. Akşemseddîn (k.s.) başta olmak üzere birçok gönül erinin rehberliğinde II. Mehmed...
Yazar: Fatih ÇINAR
Sümbül Sinan Efendi, yetiştirdiği halîfeleri, kaleme aldığı eserleri ve mânevî tesir halkasıyla Halvetiyye Tarîkatı’nın on altıncı yüzyıldaki önemli temsilcilerinden biridir. Özellikle dev(e)rân tartı...
Yazar: Fatih ÇINAR
Karadenizli Olan Ve Karadeniz’de Faaliyet Yürüten Şemsiyye (Sivâsiyye) Meşâyihi Anadolu’da etkin olan önemli tarîkatlardan biri Halvetiyye’dir.[1] Dört ana şubesi ve birçok alt kolu ile Halvetiyye Tar...
Yazar: Fatih ÇINAR