ER-RÂFİ’: YÜKSELTEN, DEĞERİNİ ARTTIRAN, ONURLU VE ŞEREFLİ KILAN
Er-Râfi’, "yükselten, değerini arttıran, onurlu ve şerefli kılan" demektir. Yüce Allah'ın yükselten mânâsına gelen er-Râfi' ismi, insanın mânevî hayatıyla doğrudan ilişkilidir. Yüce Allah, kendisine itâat eden dostlarını yüceltir, onların dünya ve âhirette değerlerini arttırır. Yüce Allah, iman eden mü'minleri mutlu ederek yükseltir ve dostlarını kendisine yaklaştırarak yüceltir. Bilindiği gibi insanda, akıl ve bilgi kuvvetinin yanında, öfke ve şehvet kuvveti de vardır. Eğer insanda şehvet kuvveti akıl kuvvetine hâkim olursa, böyle bir insandan haksızlık gibi kötülükler; eğer akıl şehvet ve öfke kuvvetlerine hâkim olursa böyle bir insandan da iffet, şecaat ve adalet gibi erdemli davranışlar meydana gelir. Dünya hayatında fazîletli davranışlarla donanan insan-ı kâmiller, hayatlarının tümünü Allah’a adamışlardır. Bunlar, bir çeşit, pratik Müslümanlığı gündelik hayatlarında davranış kalıplarına dökmek sûretiyle Hz. İsa (a.s.) gibi irfanî ve ruhanî bir sürece katılmışlardır. Akıllı insan, düştüğü yerden kalkmasını bilir. Bunun yolu da istiğfar ve tevbe ameline sarılarak yeniden Rabb’imize rücû etmektir. O’na dönüşün ilk şartı, günahları terk etmek, ikinci şartı da tevbedir. Tevbe, bir çeşit, itirafta bulunarak, yapılanlardan özür dileme şeklidir. Aynı kökten gelen ‘tevvâb’ ise, pişmanlık işini çok yapan kimse demektir. Bu bağlamda, tevbe lafzı hem Allah hakkında ve hem de insan hakkında kullanılır. İnsan hakkında, günahları terk etmeyi, Allah hakkında ise, cezâlandırmaktan dönmeyi ifade eder. Çünkü Allah’ın kendisine tevbe eden ve yönelen kulları çoktur. O, isterse kendisine tevbe ile yönelen kullarının her türlü günahını affeder. Yine O, isterse, tevbe eden bir günahkârı hiç günah işlememiş gibi, rahmetiyle, annesinden doğduğu gibi tertemiz hale getirebilir. O halde her mü'min, Yüce Allah'ın sevdiği kullarının derecelerini yükselten anlamına gelen er-Râfi' isminden nasiplenmelidir. Mü'minin bu isimlerden elde edeceği hisse; hakkı, hakîkati, adâlet ve ahlâk dâvâsını her yerde tutup kaldırmak ve yükseltmektir. Bunun yolu da haklı olanın yanında saf tutup ona destek olmak ve haksızlık karşısında sesini yükseltmektir. Bilinmelidir ki, Yüce Allah bu dünyada izzeti Allah ve Rasûlü’nde arayanları yüceltir, onlara her iki dünyada da onurlu bir hayat bahşeder.
Editör
YazarOkumayı, araştırmayı bir külfet olarak gören insanımız, hâlâ Kur’an mucizesindeki şifayı alamamış ve tadamamıştır. Sandıklarda en nadide kumaşların içinde veya kitapsız kütüphane raflarının üstünde du...
Yazar: Muammer YILMAZ
Mahremiyet, en temel anlamıyla kişilerin özel alanlarını koruma hakkıdır. Bu kavram, ailede öğrenilir ve toplumda önemli bir yere sahiptir. Aile içinde ve dışında mahremiyeti zedeleyecek davranışlar y...
Yazar: Editör
Kur’an-ı Kerim ve hadislerde melek inancı, İslam’ın temel inanç esaslarından biri olarak çok açık bir şekilde belirtilmiştir ve iman şartları arasında ikinci sırada yer alır. Tarih boyunca hemen her t...
Yazar: Editör
Leonardo da Vinci, ‘Son Akşam Yemeği’ isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı. “İyi”yi İsa’nın bedeninde, “kötü”yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet ...
Yazar: Sema KORKMAZ