Editör’den... (Nisan 2019)
Şaban ayı, ilâhî feyz ve bereketin yeryüzünü sevince gark ettiği anevî bir zaman dilimidir. İbadet eden Müslümanlar için manevî kazanç açısından önemli bir fırsattır. Şaban ayında yapılan ibadetlerin diğer aylara göre (Ramazan hariç) yapılan her amelin ve ibadetin sevabının üç yüz kattan fazla olduğuna dair rivayetler vardır. Şaban ayı, ihsan ve bağış ayıdır. Bu ayda yapılan ibadetler, her an şeytan ve nefsin fırlattığı gaflet, vesvese ve şüphe oklarına birer kalkan vazifesi görerek, gerçek huzurun kaynağı olmaktadır. İnananların farkında olmadan veya bir anlık gaflet sonunda işlediği günah hata ve kusurların keffareti olabilecek iyilikler, en bereketli şekilde bu günlerde elde edilmekte, günahları silecek bir manevî kuvvet kazanmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) diğer aylara göre bu ayda daha çok ibadet ve taatte bulunmuşlardır. “Şaban benim ayımdır.” “Şaban günahları temizleyendir.” buyurmak suretiyle bu ayın değerinin yüceliğini ifade etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in Şaban ayına gösterdiği bu saygı ve ilginin bir sebebi de bu aydan sonra gelecek olan Kur’ân ayı, mağfiret ayı, nefisle mücadele ayı olan Ramazan’dan dolayıdır. Hz. Enes’in rivayetine göre, Peygamberimiz’den sual ederler: “Ya Resulallah, Ramazan’dan başka en faziletli oruç ayı hangi aydadır?” Bu soruya Peygamberimiz, “Ramazan’ı tazim için (Ramazan hürmetine) Şaban’ da tutulan oruçtur.” cevabını verirler. Başta Hz. Âişe (r. anhâ) Validemiz olmak üzere sahabilerin ifadelerine göre Peygamberimiz (s.a.v.), bazen Şaban ayının tamamını bazen de çoğu günlerini oruçlu geçirmişledir. Zaten diğer günler, bilhassa pazartesi ve perşembe günleri de oruçlu bulunan Rasûl-ü Ekrem maddî ve manevî pek çok hikmetinden dolayı oruç ibadetini sıkça yapmışlardır. Bu hususta Hz. Âişe (r. anhâ)’nin şöyle bir rivayeti vardır: “Rasûlullah (s.a.v.) bazı aylarda çok oruç tutardı. Hatta biz, onu bu ayda hiç iftar etmedi sanırdık. Bazı aylarda da çok iftar ederdi. Hatta biz, onu bu ayda hiç oruç tutmadı derdik. Rasûlullah’ın Ramazan’dan başka bir ayın orucunu tamamladığını görmedim. Şaban’daki kadar, kendisinin çok oruçlu olduğu bir ay da görmedim.” Hz. Âişe (r. anhâ) başka bir rivayetinde bu konuda şunları söyler: “Rasûlullah (s.a.v.) senenin hiçbir ayında Şaban ayındakinden fazla oruç tutmaz ve şöyle buyururdu: “Amellerden gücünüzün yettiğini yapın. Çünkü siz bıkmadıkça, Allah da size asla bıkmış muamelesi yapmaz. Allah yanında amelin en makbulü, kişinin az da olsa devam üzere işlediği ameldir.” Şaban ayında oruç, namaz, sadaka gibi ibadetlerin ve diğer imanî ve İslâmî hizmetlerin fazla yapılmasının bir hikmeti de, devamında gelecek olan Ramazan ayı için bedenin, zihnin ve ruhun bir hazırlık ve alışkanlığa sebep olmasını sağlamak içindir. Çünkü bazı insanlar, “Nasıl olsa, Ramazan gelince daha çok ibadet ederiz.” diye gaflet ve tembelliğe kapılarak gafil davranabilmektedir. İşte Şâban’da yapılan ibadetler bu karanlık perdeyi yırtmakta, manevî hazırlıkların başlamasına sebep olmaktadır. Bu mübarek günleri değerlendirerek gün ve gecelerin manevî yönden daha çok bereketli kılınması, bu ayın feyzinden daha fazla istifade edilmesine vesiledir.
Musa TEKTAŞ
YazarTasavvufî anlayışa göre hevâ ve heves nefstedir. Bazı sûfîler, nefs kavramıyla insanın kötü sıfatlarını ve isteklerini kasdederler. Nefs, tabiatında ebediyet arzusu, cimrilik, acelecilik, hırs, nankör...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Şehitlik, İslâm inancına göre ayrıcalıklı bir mânevî makam ve yüce bir pâyedir. Bu özel unvan, Müslümanlara Allah’ın rızâsını kazanmış, cennete girecekleri bir şâhitlik olarak verilmiştir. Şehit olan ...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvufî bir terim olan “sıdk”; gerçeği ifade etme, dürüstlük ve güvenilirlik kavramlarını kapsayan derin bir ahlâkî erdemdir. Bu terim, bir şeyin objektif gerçekliğine uygun bir şekilde ifade edilme...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvufta mârifet; kişinin kendini tanıyarak Rabb’ini tanıması, Allah dostlarına âşinâlık kazanması, hakîkat bilgisine erişmesi ve irfân meclislerine kavuşarak, âriflerin sırrına vâkıf olması şeklind...
Yazar: Musa TEKTAŞ