EDİTÖRDEN
Karanlık çökmüş, soğuk ve dondurucu bir kış gecesidir. Ayaz, insanın iliklerine işleyecek derecede şiddetlidir. Sahabeden Abbas Hazretleri, Halife Hz. Ömer'i görüp onunla biraz konuşmak üzere evinden çıkar. Her taraf ıssız ve sessizliğe bürünmüştür. Bütün şehir uykularının en derin rüyalarındadır. Sokaklar bomboştur. Hazreti Abbas yolda ilerlerken önünde insan olduğunu tahmin ettiği bir karaltı belirir. Biraz daha yaklaşınca gerçekten insan olduğunu fark eder. Karşısındaki şahıs da verdiği selamı almak üzere başını kaldırıp yüzünü ona çevirdiğinde ikisi de şaşırır. Çünkü önündeki kimse, ziyaretine gitmek maksadıyla yola çıktığı Hz. Ömer'den başkası değildir. Gecenin karanlığında bu saatte herkes sıcak yatağında uyurken koca İslam halifesi yalnız olarak sokaklarda dolaşmaktadır. Mutlaka bir sebebi vardır… Soğuk kış gecesinde Hz. Abbas merakla sorar: "Gecenin bu saatinde yapayalnız niçin dolaşıyorsunuz?" Hz. Ömer (r.a.) ona yaklaşır ve beraber yürümeye başlarlar. Zaten Hz. Abbas da onunla görüşüp biraz konuşmak için dışarı çıkmıştır. İkisi birlikte yolda yürürken Halife Hz. Ömer de onun zapt edilmez merakını anlar fakat başka konulardan bahseder. Sözü gecenin bu saatinde niçin dışarıda olduğuna, niçin sokaklarda dolaştığına getirmez. Birlikte yürürlerken her evin kapısının önünde bir müddet dikilip bir ses gelip gelmediğini dinlemektedir. Hz. Abbas, Hz. Ömer'in şehir halkından herhangi birisinin bir derdi, bir sıkıntısı olup-olmadığını tespit etmek maksadıyla dolaştığını anlar. Müslümanların emiri Hz. Ömer (r.a.), onlara bekçilik etmekte; onların rahatı için kendi uyku ve rahatından vazgeçmektedir. Mahalleler, sokaklar tek tek dolaşılıp şehrin dışına çıkarlar. Sağda solda tek tük çadırlar vardır. Yolun en ucundaki bir çadıra rast gelir. Çadırdan ağlama ve feryat sesleri yükseldiği duyulur. Hz. Ömer selâm vererek içeri girer. Çadırda torunlarıyla birlikte açlık ve sefalet içinde ihtiyar bir kadının yaşadığı görülür. Çocuklar iki gündür bir şey yemedikleri için ağlaşmaktadırlar. İhtiyar kadın ise bir köşede, içinde taşlar olan bir tencereyi karıştırmaktadır. Ellerinde yiyecek bir şey yoktur. Kadın sadece, açlıktan ağlayan torunlarını oyalayıp avutmaya çalışmaktadır. Gelenlerin kim olduğunu bilmeyen kadın, çocukların niye ağladığı sorulunca, çektiği sıkıntı ve sefaletten dolayı halifeden şikayetçi olur. Halifenin bundan haberdar olamayacağı mazeretini de kabul etmez. Çünkü ona göre halife, himayesindeki insanların durumları hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Onların eksiklerini bilip ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Bu sözlerden Hz. Ömer (r.a.) çok üzülür. Bir çuval unu sırtlar. Biraz da Hz. Abbas ile yağ alırlar. Hz. Ömer (r.a.) sırtında taşıdığı çuvalla kan ter içinde, yeniden kadının çadırına gelir. Hemen ateş yakıp yemek pişirir. Kendi elleriyle aç çocukları doyurur. Kadına da ertesi gün halifeye gitmesini söyler. İhtiyar kadın ertesi gün gidince, halifenin dün gece çadıra gelen adam olduğunu öğrenir. Kadına geçinebilmesi için maaş bağlanır. Hz. Ömer kadından kendisini bağışlamasını diler. Bunun üzerine ihtiyar kadın onu affeder ve gülümseyerek ekler: “İşte adaletini böyle göster ey Ömer!” Biz de kış mevsiminde etrafımızdaki ihtiyaç sahiplerini gözetelim. Gönül dünyamızda adalet terazisi dengeli olsun…
Editör
YazarBugüne kadar birçok sebepten sokağa çıkma yasağı yaşadık. Gerçi şimdi yaşadığımıza “sokağa çıkma kısıtlaması” deniyor ama akşam dokuzdan sonra ve hafta sonları yakınındaki bakkal ya da market harici d...
Yazar: Raziye SAĞLAM
El-Afüvv: Çok Affeden, Çok BağışlayanAllah'ın en güzel isimleri arasında yer alan ‘el-Afüvv’; çok affeden, çok bağışlayan anlamındadır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim'de, "Hiç şüphesiz ki Allah, çok affedendi...
Yazar: Editör
Müstakîm: Doğru Yolda Olan (s.a.v.)Sevgili Peygamberimiz’in mübarek isimi şeriflerinden biri de “Müstakîm”dir.İstikamet, doğru yolda olmak, Allah’ın bize gönderdiği Kur'an ve Peygamberimiz’in (s.a.v.)...
Yazar: Editör
Anadolu irfanı; sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma, kanaatkârlık ve maneviyat gibi köklü değerler üzerine kurulu kadim bir halk bilgeliğidir. Bu bilgelik yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılmış, ...
Yazar: Editör