EDİTÖR'den
“Güven”, bir kimseden beklediğimiz vasıfların, o şahısta mevcut olduğunu görmektir. Bu duyguyu günlük hayatımızda “itimat etme” olarak da kullanırız. “Ben ona itimat ettim, o bana itimat etti.” gibi... Yani, “Birbirimizdeki vasıfları, karakterlerimizi güvenmeye lâyık bulduk.” demek isteriz. İnsanın diğer bir insana veya insanlara güveni, onların kendilerini insan yapan evrensel değerlere sahip olup olmamalarıyla ölçülür. Nedir bu evrensel değerler? Bunlar, insanlık tarihiyle beraber gelen doğruluk, çalışkanlık, fazilet, namusluluk; gayrın malına-ırzına tecavüz etmemek; vatanını sevmek ve insanlara karşı hoşgörü sahibi olmak gibi insanlığın temel vasıflarıdır. Güvenilir insanların en önemli meziyetlerinden biri de sözlerini tutmalarıdır, doğruluktan ayrılmamalarıdır. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, bir beytinde şöyle buyurur: Doğruluk kârın olsun vefâ şiârın olsun Sadâkatta vefâda örnek insan ol örnek Örnek insan olabilmek için sözüne güvenilir, vaadini yerine getiren, bağlılığında şüphe olmayan bir insan modeli çizilmiştir. Buna en güzel misal, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’dir. Peygamberden daha yüce konumda bir şahsiyet tasavvur etmek elbette mümkün değildir. O, peygamberlikle görevlendirilmeden önce bile hiç yalan konuşmamış; peygamberlikle görevlendirildikten sonra da; birine bir şey emanet edildiğinde ona ihanet etmeyi, konuştuğunda yalan söylemeyi, verilen sözde durmamayı, tartışmada aşırı gitmeyi nifak alâmeti olarak nitelemiş; bu davranışlarda bulunanın kendisinde nifak alâmeti bulunduğunu belirtmiştir. Hulûsi Efendi (k.s.), çocukluk yaşlarından itibaren, hayatının her safhasında güven veren bir karakter sahibidir. Mahalledeki diğer çocuklardan farklı özellikler taşıyan Osman Hulûsi Efendi’de, temiz giyiniş, güzel ahlâk üzere yaşantı, ta çocukluk günlerinde başlamış ve çevresine bu hâliyle örnek teşkil etmiştir. Anlatılanlara göre, bundan dolayı da, yaşadığı çevrede güven timsali olmuştur. Hatta okul yıllarında iken, kendi öğretmeninin dahi, hâl ve hareketlerinden etkilendiği kaydedilmiştir. Yine Kahramanmaraş’taki askerlik vazifesinde de rütbeli subayların, asker arkadaşlarının ve halkın teveccühünü kazanmıştır. Depo görevlisi olması hasebiyle, güvenilir olduğu kadar, tertip ve düzen konusunda da subaylar tarafından örnek gösterilmiştir. Bu hususta, Osman Hulûsi Efendi bir sohbette buyururlar ki: “Maraş’ta depo sorumlusu olduk. Bir gün bir hemşehrim geldi, potin bağı istedi. Müsaadesiz veremeyeceğimi söyledim, cebimden yirmi beş kuruş verdim, çarşıdan alırsın dedim. Depodan veremedim. Çünkü depoda bulunan her şey emanet idi.” Yurt dışı gezilerinde yanında bulunanlardan, Darendeli esnaf, H. Ahmet Söylemez’in konu ile alâkalı bir hatırası ile bu bahsi tamamlayalım: "Osman Hulûsi Efendi ile birçok ülkenin sınır kapısından geçerek Almanya’daki hemşehrilerimizi ziyaret ettik. O öyle büyük bir insan, Allah’ın öyle sevgili kulu idi ki, yabancı devletlerin sınır kapılarındaki görevliler, onun valizini hiç açmadılar, onun üzerini hiç aramadılar. Bizim bütün eşyalarımız gözden geçirilirken, muhterem Osman Hulûsi Efendi’ye yabancı görevliler bile hürmet ediyor, ona güveniyor ve saygı gösteriyorlardı. O bütün âlemin sevgisini ve güvenini kazanmış bir şahsiyetti. Onun için büyük işler başarmış ve millete, memlekete hizmet etmiştir."
Editör
YazarSevgili arkadaşım;Hiç düşündün mü, evimiz neden bu kadar kıymetli? Çünkü içinde en çok sevdiğimiz insanlar var: anne, baba, kardeşler, bazen dede ve nine... İşte bu güzel kalpli insanlarla birlikte ya...
Yazar: Editör
Anadolu irfanı; sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma, kanaatkârlık ve maneviyat gibi köklü değerler üzerine kurulu kadim bir halk bilgeliğidir. Bu bilgelik yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılmış, ...
Yazar: Editör
Sevgili Peygamberimiz’in mübarek ism-i şeriflerinden biri de “Mûti”dir. İtaat; Allah’a teslim olmayı, saygı göstermeyi, ibadet etmeyi ve O’nun kitabıyla amel etmeyi gerektirir. Kur’an’a göre, bütün âl...
Yazar: Editör
Zü’l-Celâli Ve’l-İkrâm: Azamet ve Kerem SahibiZü’l-Celâli ve’l-İkrâm, “azamet sahibi, yüce ve noksan sıfatlardan münezzeh ve kemâl sıfatlarıyla muttasıf olmak” anlamında “azamet ve kerem sahibi” demek...
Yazar: Editör