Editör: Geçmişten Günümüze Mahalle Kültürü
Mahalle; bir kentin, bir kasabanın veya büyükçe bir köyün, yönetim bakımından bölündüğü, çeşitli yapı birimleri ve insan topluluklarından oluşan en küçük parçası olarak tanımlanır.
Bu tanım, mahalleyi komşuluk birimiyle eş anlamlı kılar ve mahalle yaşamını, dar bir alanda yer alan, yüz yüze ve kişisel ilişkilerin ağırlıkta olduğu, ilkokul, oyun alanı, bakkal gibi ortak imkânlardan rahatça yararlanılabilen küçük yerleşim birimi olarak tarif eder. Geleneksel mahalle anlayışından modern mahalle anlayışına geçişte, mahalle içindeki günlük yaşamın değişen dinamiklerini gözler önüne serer.
Ancak, bu değişim Osmanlı mahallelerinde komşuluk ilişkilerinin veya modern mahallelerde dinî kültürün kaybolması anlamına gelmez. Mahalle içinde gelişen her kavram, belirli ölçülerde mahalleye özgü değerler olarak mekânlarda, bireylerde ve genel olarak toplum içinde varlığını sürdürür.
Farklı coğrafyalarda ve zaman dilimlerinde yapılan mahalle tanımlarında ortak bazı sonuçlar bulunsa da her kültürün mahalleyi kendi bakış açısına göre ele aldığı görülür. Bu tanımlarda, mahallenin bir yerleşim yeri olduğu, kentsel özelliklere sahip olduğu, yakın mesafelerde birden fazla mahalle bulunabileceği, mahalle sakinlerinin yakın ilişkiler içinde olduğu belirtilir.
Toplumun sınıf ve statü farklarından ziyade akrabalık ve arkadaşlık ilişkileriyle şekillendiği, dinin toplumu bir arada tutucu bir etkisi olduğu ve yöneticilerin mahalle sakinlerine kolayca erişebildiği sonuçlarına ulaşılabilir.
Osmanlı döneminde, mahalle sadece bir yerleşim birimi değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir merkezdi. Mahalle sakinleri arasında derin bir dayanışma ve karşılıklı sorumluluk duygusu vardı. Mahalle; toplumsal karar alma süreçlerinde etkin bir rol oynar ve suçluların tespiti, vergilerin belirlenmesi, görevli kişilerin denetlenmesi gibi konularda yetkilere sahipti.
Geleneksel Türk kültüründe, şehirlerin fiziksel yapısını belirleyen önemli bir unsurdur yeni mahallelerin oluşturulması. Bu, farklı etnik ve dinî grupların bir araya geldiği mahallelerin kurulması ve şehirdeki konut alanlarının genişlemesiyle sonuçlanırken, şehrin genel görünümünde de değişiklikler meydana gelirdi.
Osmanlı'da mahalle; birbirini tanıyan, bir ölçüde birbirlerinden sorumlu ve sosyal olarak bağlantılı kişilerin yaşadığı yerdi. Mahalle sakinleri arasında hukuki ve etnik bağlar bulunurdu ve birbirlerine kefil olma geleneği vardı. Bu topluluk, birlikte çeşitli yükümlülükleri yerine getirir ve mahalle veya köyün yönetiminde önemli bir rol oynardı.
Mahalle, genel güvenliğin sağlanmasında kritik bir rol oynardı ve mahalle sakinlerinin birbirlerine kefil olmaları, işlenen suçların faillerinin bulunmasında ve cezalandırılmasında önemli bir etkendi. Mahalle halkı, suçların aydınlatılması için kolluk kuvvetlerine yardımcı olur ve mahkemelerde tanıklık yapardı.
Ayrıca, mahalle halkı, mahallede görevli olan kişilerin davranışlarını denetler ve gerektiğinde onların görevlerinden alınmasını sağlardı. Mahalle sakinleri, ihtiyaç duyulan hizmetlerin yerine getirilmesini sağlamak için bir araya gelir ve mahallelerinin fiziksel yapısının korunması için çaba gösterirdi.
Günümüzde de mahalle, aile hayatına da etki eder ve evliliklerden boşanmalara kadar çeşitli konularda etkili olabilir. Mahalle halkının şahitliği, suçların cezalandırılmasında önemli bir rol oynar ve suçluların adalet önünde hesap vermesini sağlar.
Sonuç olarak; mahalle, toplumun sosyal ve kültürel dokusunu oluşturan önemli bir birimdir ve mahalle sakinleri, birbirlerine karşı sorumlu bir şekilde hareket ederlerken, toplumsal düzenin korunmasında önemli bir rol oynar.
Editör
Yazarİslâm, toplumun düzenli ve sağlıklı işleyebilmesi için ortak sorumluluklar ve haklara riayet edilmesi gerektiğini öğretir. Bu anlayış, günlük alışverişlerden toplumsal yönetim gibi hayati meselelere k...
Yazar: Editör
Yeri göğü yaratan yâr,Sen âlâsın, sen yücesin.Gönlüm seninle bahtiyar,Sen âlâsın, en güzelsin.İnanmayan nerden bilsin?Arzın, arşın Yaradanı,Adınla andın adını,Duy garibin feryadını,Sen yücesin, en güz...
Şair: Rabia BARIŞ
Eskiden aile bireyleri aynı odada oturup birbirinin yüzlerine ve gözlerine bakarak saatlerce konuşurlardı. Çocuklar aile büyüklerinin edebini, ahlâkını örnek alırdı. Onlar gibi konuşur, onlar gibi yaş...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Peygamberimiz, halkı imana davet ediyordu. Bu davete Beşir bin Hasâsiyye (r.a.) de muhatap olmuş ve tereddüt göstermeden bu daveti kabul etmişti. Müslüman olmadan önceki ismi, “korkutucu” manasında “N...
Yazar: N.Nida DURAN