Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî
1. Yüzün âyîne-i âlem-nümâ şems-i münevverdir Sözün gencîne-i esrâr-ı âyât-ı musahhardır 2. Nikâb-ı hüsnü açsan kim anı görse sücûd etmez Anı görmezden ön kim secdesiz küfrü mukarrerdir 3. Dilerse tîğ-ı müjgânıyla kasd etsin gözün cânâ Dilerse bir nigâh-ı mest ile alsın muhayyerdir 4. Hayât-ı câvidân bulur şu kim içse lebinden âb O demdendir ki Hızr ile Mesîh andan muammerdir 5. Hilâlin kadri yok ebrûlarına çünkü nisbetle Anın telvînidir kavs bunun sâbit mükerrerdir 6. Ayân olmaz yüzü ma’şûkun âşık olmadan fânî Fenâsız kangı câna anı görmeklik müyesserdir 7. Görüp ayb etme destimde şarâb dilde leb-i dil-ber Ezelden çün vücûdum işbu hâliyle muhammerdir 8. Gel ey bâd-ı sabâ lutf eyleyip bir dem tevakkuf kıl Dağılır târ-ı zülfü yârımın senden mükedderdir 9. Senin sevdân dili rüsvâ-yı âlem eyledi yoksa O bir üftâdedir kim gayrı sevdâdan mutahhardır 10. Beni zülfüne bend hüsnüne hayretde halk etmiş O kim tağyîri mümkün ola mı çünkim mukadderdir 11. Ya kâfir etmez insâf yâ ki sem’i yok işitmekden Şu sözler kim şekerden tatlı gevherden musavverdir 12. Ne yazıldıysa yârın safha-i hüsnüne elbette Anın aynı Hulûsî levh-i sînemde muharrerdir
Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Yazar1. Sâkiyâ mest-i gamım bâde-i gülfâmı getirHicr-âlûde-demim ol câm-ı fercâmı getir2. Öpdürüp sâgarın ağzın sürâhîden mey sunTerk-i yâd-ı gam edip zevk ile eyyâmı getir3. Sana tâ‘at yeter ey sâlik-i me...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
1. Çalkanır deryâ gibi dil bil ki deryâ andadırÖyle bir deryâdır ol kim dürr-i yektâ andadır2. Mü’minin mi‘râcıdır kalbî huzûr ile namâzKıl huzûr ile namâzın sırr-ı “esrâ” andadır3. Nokta-i vahdetde c...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
1. Göz âfitâb-ı hüsnünün rûz-ı ezel hayrânıdırDil ol şarâb-ı aşkının ayılmadık sekrânıdır2. Ol sâkî-i rûz-ı ezel sundu şarâb-ı lemyezelNûş edene ermez ecel haydır özünde cânîdir3. Gönlün hayâli her za...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Sözlükte haber; “bir nesneyi gereği gibi bilmek için yoklayıp sınamak, bir şeyin iç yüzünden haberdar olmak” mânâsına gelen hubr (hıbre) kökünden türemiş bir isimdir. Terim olarak “geçmişte meydana ge...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ