ÇOCUKLARI ORUCA ALIŞTIRMA PSİKOLOJİSİ
Anne, baba ve yetişkinlerin çocukluk çağında ibadetler ile ilgili verdikleri eğitimin amacı, çocuklara ibadetleri tanıtmak ve onları ibadetlere alıştırmak olmalıdır. Ramazan ayının manevî psikolojisi, çocuklarımıza dinimizin güzelliklerini anlatmak ve öğretmek için iyi bir fırsattır. Gelin, evlerimizde daha fazla zaman geçirdiğimiz bu günlerde çocuklarımıza oruç ibadetini en güzel şekilde kavratalım. Oruç ibadetini çocuklara kavratırken sevgi dilini kullanalım; en güzel davranışlarla örnek olalım. Çocuklar, dinimizi iki şekilde öğrenirler: Görerek ve kendisine anlatılarak… İbadetler, anlatılarak ve uygulanarak öğretilebilir. Öncelikle, orucun dinimizin bir emri olduğu anlatılmalıdır. Burada kullanılacak dil ve verilecek örnekler, çocuğun yaşına uygun olmalıdır. Somut düşünme döneminde olan çocuklarımıza, onların anlamakta zorlanacağı soyut konulardan bahsetmek, zorla oruç tutturmak veya oruç tutmayan çocuğun günah işleyeceği mesajlarını vermek, onun psikolojisini olumsuz etkilediği gibi ibadetlere karşı olumsuz bakışa sahip olmasına da sebep olabilir. Oruç için vereceğimiz eğitim, çocuğa suçluluk duygusu yüklemek için değil, orucun ve bu ayın manevî anlamını kavratmak için olmalıdır. Tecrübelerimle de gördüğüm şu ki bazen aile büyükleri çocuğa yaşının kaldıramayacağı sorumluluklar yükleyebiliyor. Çocuklar, bu durumda kendisini suçlu hissedebiliyor. Oysa, ergenlik dönemine kadar oruç çocuklar için farz değildir. Farz olmayan bir ibadet için verilecek eğitim, çocukların bu ibadeti öğrenmesi ve ibadeti yapması gerektiğini kavraması için olmalıdır. Çocuklarımıza orucu nasıl tutturabiliriz? Henüz oruç ibadetiyle mükellef olmayan çocuklarımıza orucu sevgi diliyle anlattıktan sonra, ramazan ayının getirdiği manevî havanın da etkisiyle, çocuklar oruç tutmak isteyecektir. Büyüklerini model alarak oruç tutmak isteyen çocuk, bu konuda desteklenmelidir. Önemli olan nokta, yaşı küçükse tüm gün oruç tutmasını istememektir. Dikkat edilecek diğer nokta ise “Sen küçüksün, oruç tutamazsın.” diyerek hevesini kırmamaktır. Çocuk, gün içinde istediği saate kadar oruç tutup sonra yemeğini yiyebilmelidir. Eğer çocuk, tüm gün oruç tutması gerektiğini düşünürse, bunu başaramadığı için kendini yetersiz hissedecektir. Ayrıca orucunu bozarsa da kendini büyük bir günah işlemiş olarak görebilecektir. Bu şekilde birkaç saat bile olsa oruç tutması, onu çok mutlu edecek ve gururlandıracaktır. Yaptığımız şey, çocuğun ibadet etmesini sağlamak değil, çocuğu oruç tutmaya alıştırmaktır. Çocukluk çağında ibadetler ile ilgili verilen eğitim, çocuklara ibadetleri tanıtmak ve onları ibadetlere alıştırmaktır. Peki neden “alıştırma” diyorum? Çocukların eğitim ve öğretiminde “kolaydan zora doğru, azar azar” verme kuralı uygulanır. İbadetleri öğretmek ve ibadetlerle ilgili eğitimlerde de bu kural uygulanmalıdır. Oruç ile ilgili alıştırmaları da bu çerçevede görmek gerekir. Son olarak zaman zaman karşılaştığım bazı yanlışları da dile getirmek istiyorum: Bazı anne ve babalar, küçük çocukları oruç tuttukları için onlara ödül vermektedir. Bence bu gereksizdir, dahası yanlıştır. Ödül için oruç, menfaatçiliğe sebep olabilir. Yapılması gereken, önce orucun sevgi diliyle anlatılmasıdır. Çocuk oruç ibadetinin, Allah’ın istediği ve ergenlikle beraber yerine getirilmesi gereken bir ibadet olduğunu bilmelidir. Oruç tutan çocuğunuza sevdiği yemekleri hazırlamanız doğru bir davranıştır. Çocuk, bir gün içinde ne kadar oruç tuttuğunu bilmelidir. Bazı anne ve babalar, çocuklarının yarım yarım tuttukları oruçları birleştirerek çocuğa tam gün tuttuğunu söylemektedir. Bu da yapılmaması gereken bir durumdur. Bazı anne ve babalar, gün içinde oruca devam edemeyecek olan çocuklara, orucunu bozduğunda günah işleyeceğini ifade etmektedir. Bu yaklaşım, “alıştırma” eğitimine ters bir yaklaşımdır. Böyle söylendiğinde çocuk orucu hiç tutmak istemeyebilir. Bazı anne ve babalar, çocukları ergenliğe girdikleri hâlde, zaman zaman çocuklarının oruç tutmaması gerektiğini çünkü henüz küçük olduklarını söylerler. Bu çok yanlış bir durumdur. Üzülerek söylüyorum ki bu anne ve babalar, daha önce çocuklarını oruç ibadetine de alıştırmış değillerdir. Unutulmaması gereken şu ki ibadetler konusunda anne ve babalar ile yetişkinler çocuklara örnektir. Bu ibadetinizi yerine getirirken sevgi doluysanız, çocuğunuz da bu ibadeti daha çok içselleştirecektir. Hiç düşündünüz mü kendisi ibadetlerini yerine getirirken çocuklarının tam tersi ibadetlerini yerine getirmediğini? Sizce sebep ne olabilir? Bu sonucun sebebi çocukları eğiten anne ve babaların kendisi olabilir mi?
Eşref BOLUKÇU
YazarBir önceki yazımda, din gelişiminin bebeklikten itibaren başladığını ifade etmiştim.Anne ve babalar ile eğitimciler, çocuğun din gelişimini yaşa uygun olarak bilmek zorundadır. Bunun yanında, verilece...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Özür dilemek; insanî, ahlâkî, olmazsa olmaz bir değer... Samimiyet, hatayı kabul etme, telafi etme çabası, af dileme, pişmanlık ifade eden insanî bir değer.Hatasız insan var mı? Daha doğrusu insan ili...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Çocukların birtakım ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar karşılanmadan çocukların sağlıklı olması mümkün değildir. Sağlık derken “fiziksel” ve “psikolojik” sağlığı kastediyorum. Beslenme, sevilme, sevme,...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Bu hayatta zaman içinde öğrendim ki, yaşama nasıl baktığın önemli… Kinle, nefretle, öfkeyle baktığında; kinle, nefretle, öfkeyle dolarsın. Sevgiyle, neşeyle baktığında yüreğin mutlulukla dolar. Dünyad...
Yazar: Eşref BOLUKÇU