Camgöz ve Selman’ın Kazası
Sevgili çocuk dostlarım; öğleden sonra Karabaş nefes nefese çiftliğe geldi. Uzun Kulak;
- Karabaş ne bu hâlin? Sürüye bir şey mi oldu?
- Yok, sürü iyi de Lokman otlaktaki ceviz ağacına çıkmıştı. Bir yandan toplayıp bir yandan kırıp yerken “Küt!” diye aşağı düştü.
- Tüh yazık olmuş.
Biz Karabaş’la konuşurken kâhya ile çocuklar da geldiler. Onun telaşından bir şeyler olduğunu anlamışlardı. Yanımıza eşeği de alıp hep beraber otlağa gittik. Gerçekten de Selman ağacın dibinde yatıyordu. Bizi görünce çok sevindi ve;
- Canım çok yanıyor. İyi ki geldiniz dedi.
Kâhya;
- Selman noldu sana?
-Ağaçtan düştüm dayı. Bacağımı kımıldatamıyorum.
Kâhya bacağına bakmak istedi ama elini sürmesiyle Selman’ın bağırması bir oldu. Canı çok yanmıştı.
Ömer;
- Veli Amca kırılmış mı?
- Olabilir Ömer. Ben eşeğe bindirip hastaneye götüreyim. Siz de akşamüstü sürüyü toplayıp gelirsiniz.
Uzun Kulak’la ben de çocuklarla kaldık. Kâhya Selman’ı kucağına alıp eşeğe bindirdi.
Biz de Uzun Kulak’la Karabaş’a yardım etmeye başladık. Koyun ve keçilerin arasında dolaşırken iki tane kara koyun kendi aralarında konuşuyordu:
- Selman’ın ağaçtan düşmesi kötü oldu. Ne kadar canı yandı kim bilir?
- Keşke ağaca çıkmasaydı. Her sabah annesi bizi uğurlarken “Selman sakın ha ağaca çıkma. Düşüp bir yerini kırabilirsin.” diye tembih ediyor ama Selman o kadar çok güveniyor ki kendine.
- Annesini dinlememesi ne kadar yanlış.
Koyunların konuşması böyle devam ediyordu.
O gün Karabaş’ın da yardımıyla, Ömer’le Zeliş koyun ve keçilere çok iyi baktılar ve akşamüstü hepsini toparlayıp köye döndük. Dönerken çiftliğe uğrayıp yanlarına biraz da ceviz aldılar.Sonra her bir koyun ve keçiyi bir bir evlerine bıraktık. En son Selmanların koyununu bırakırken, ziyaret etmek için içeri girdik.
Selman yatıyordu. Neyse ki kırık yokmuş. Sadece incinme varmış ve en az on gün üzerine basmaması gerekiyormuş.
Ömer;
- Sen üzülme, iyileşene kadar sürüyü biz götürürüz otlağa,dedi.
Selman;
-Sizler çok iyi arkadaşlarsınız. Çok sağ olun.
Zeliş de getirdikleri cevizleri verirken;
- Evde iyileşirken de al bu cevizleri ye. Bir daha da ceviz için ağaca çıkma,dedi.
Hepsi kahkahalarla güldüler.
Görüşmek üzere çocuklar, hoşçakalın…
Raziye SAĞLAM
Yazar“Dalgalandı birden suskun deniz...” diye havalı bir giriş cümlesi sanırım iyi olur yeni yazım için...“Az önce kocaman bir yük gemisi geçti, fark etmedin mi?” dedi yanıma konan beyaz tüylü kırmızı gözl...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Sevgili çocuk dostlarım;Bugün çiftlikte kimse yok. Uzun Kulak’la canımız sıkıldığı için eğlenceli bir şeyler yapalım diye düşünürken biraz ileride Mavi Gök, Toprak ve Çınar’ı gördük. Hoplaya zıplaya n...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Nezaket, toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini anlatan kurallardır. Yazılı kurallar değildir ama herkes bu kurallara uyarak toplumda huzur ve güveni oluşturur. Tavır, duruş, konuşma ve beden di...
Yazar: Erdal KARASU
Geçtiğimiz ay, güneşli bir günde Bilecik ve Söğüt’e gitmek için ablam ve yeğenimle yola çıktık. Niyetimiz; Ertuğrul Gazi’yi ve Ertuğrul Gazi’nin, oğlu Osman Gazi’ye olan vasiyetinde “Oğul! Beni incit,...
Yazar: Raziye SAĞLAM