Bursa’nın Gönül Mekânları: Emîr Sultan Camii ve Türbesi
Bursa deyince Emir Sultan, Emir Sultan deyince de Bursa gelir akıllara. Bursa'yla Emir Sultan o derece etle tırnak gibidir. Bursalı meşhûr sûfî Emir Sultan, Osmanlının dördüncü padişahı olan Yıldırım Bâyezîd (I. Bâyezîd)’in kızı Hundi Hatun ile evlenmiştir. Yani o, bu yönüyle Osmanlı sülâlesinin bir parçası ve bir padişah damadıdır.
Asıl adı Şemseddin Muhammed olan Emir Sultan, aslında Özbekistan'ın kadim şehirlerinden biri olan Buhâra'da 770 (1368-69) yılı civarında doğmuştur. Nesebi Hz. Hüseyin'e dayanır. Lâkabı "Şemsüddin"dir. Kendisinin kutlu soyu yedinci kuşakta on ikinci imam Muhammed el-Mehdî el-Muntazar’a dayanır. Emir Sultan'ın babası Seyyid Ali, Buhâra’nın tanınmış mutasavvıflarındandır. Halvetî şeyhidir. Annesini genç yaşta kaybeden Emir Sultan annesiz büyümüş, babası ona hem annelik hem de hocalık yapmıştır.
17-18 yaşlarında iken babası vefât eden Şemseddin Muhammed, bir süre sonra hacca gitmek üzere Buhâra’dan ayrılmıştır. Birkaç sene Medine'de ikamet etmiştir. Daha sonra Bağdat’a uğrayarak tezkire müellifi Âşık Çelebi’nin ceddi Seyyid Muhammed en-Nattâ’nın misafiri olmuş, onunla birlikte Anadolu'ya geçmiştir. Karaman, Niğde, Hamîd-ili, Kütahya ve İnegöl yoluyla 1391'de, Yıldırım Bâyezîd zamanında, Bursa’ya varmıştır. Bursa'da kısa zamanda tanınmış ve sevilmiş, Emir Sultan veya Emir Seyyid adlarıyla anılmaya başlanmıştır. Sadece halk arasında değil ulemâ ve meşâyih arasında da itibar görmüştür. Kendisine Buhâra'da doğduğu için "Muhammed Buhârî", Seyyid olduğu için "Emir Buhârî", I. Bâyezîd Han'ın damadı olduktan sonra da "Emir Sultan" denilmiştir. Osmanlı’nın kuruluş devrinde hayat süren; tefsîr, hadis, kelâm âlimi ve mutasavvıf Emir Sultan, üç Osmanlı padişahı (I. Bâyezîd, I. Mehmed, II. Murad) döneminde yaşamış ve onları manen desteklemiştir.
Ömrünü Bursa'da Geçiren Emir Sultan Hazretleri 63 Yaşında Vefât Etmiştir
Hak dostu Emir Sultan Hazretleri, Bursa'da Şemseddin Fenârî'den dersler aldı. Bursa’da Yıldırım Bâyezîd Han tarafından yaptırılan Ulu Cami'nin açılışında bulundu. Emir Sultan çok gayret göstermesine rağmen, Timur-Yıldırım çarpışmasının önüne bir türlü geçemedi. Emir Sultan'ın, devamlı olarak sazdan örülmüş hasır üzerinde oturduğu söylenir. Yine onun, şu şiiri sıkça tekrarladığı rivayet edilir: "Eğer gönlün benimle olursa/Yemen’de olsan bile yanımdasın/Eğer gönlün benimle değilse/Yanımda olsan bile uzaktasın//Dinle bak Hak ne hoş söyledi/Zebur’unda Dâvûd’a buyurdu/Düşman ol önce nefs belâsına/Ondan, bana uymakla kurtulasın//Gel şimdi sen de düşman ol nefsine/Zâyi eyle onu her ne dilerse/Sen bu işte atarak riyâyı/Kendine rehber kıl evliyâyı//Eğer anlarsan budur sana ol/Nefsinin şerrinden halâs ol/Nefsinin murâdından uzak dur/Düşersen eğer şeytana uzak dur."
Ömrünü Bursa'da geçiren Emir Sultan Hazretleri 1430'da, Peygamber Efendimiz gibi o da 63 yaşında, çok sevdiği Rabb’ine vâsıl oldu. Cenaze namazını, vasiyeti üzerine Hacı Bayram-ı Velî kıldırdı. Kendi adını taşıyan Emir Sultan Camii'nin yanına defnedildi. Taun (veba) hastalığından dolayı vefât etmiştir. Bursalı Ahmet Paşa’nın, vefâtına şöyle tarih düşürdüğü rivayet edilir: “İntikâl-i Emir Sultan’a/ Oldu tarih intikâl-i Emir” Bu beyitteki “intikal-i emir” terkibi ebced ile Emir Sultan’ın vefâtının hicrî 833 olduğunu gösterir.
Emir Sultan Hazretleri, Yanlış Yollara Sapanlara Mânevî Bir Kılavuz/Mürşit Olmuş
Bir ömür hakikat peşinde koşan Emir Sultan; hasta gönüllerin tabibi, Bursa şehrinin mânevî kutbudur. O, hasta gönülleri söz ve telkinleriyle iyileştirmiştir. Tanpınar’ın isabetli tespit ve deyimiyle ‘Belki de XV. asır Türkiye’sinin halk muhayyilesine en fazla mâl olmuş çehresisin.’ dediği yüce şahsiyettir. Hasta rûhlara yaydığı doyumsuz rayiha, mâneviyat göklerinde uçmak için elzem olan birer kanat hükmündedir. O ki şehitlerin serdarı Hz. Hüseyin’in kokusunu yayar Bursa’nın yanık yüreğine. Hak ve hakîkat dostlarını bir mıknatıs misali çeker kendine. Yanlış yollara sapanlara mânevî bir kılavuz (mürşit) olur.
Ebediyetin rahmânî yüzünün nurlu akisleri onun kutlu sandukasından yansır. ‘Şemsüddin’ lâkabıyla, dinin güneşidir o. Rûhları dirilten mâneviyat rüzgârları estirir Bursa’ya seherlerde. Rûhları aç ve yaraları bîilaç olanlar, onun mânevî sofrasından nasiplenir. Keşmekeş rûhların düğümünü ancak o çözer. Mânevî rüzgârları Bursa’ya yönelten ve şerre karşı bir zırh vazifesi gören bugünkü türbesi, sadeliğiyle insanın bu dünyada bir nefes müddetince kalıcı olduğunu haykırmaktadır. O, madden ölse de mânevî yanıyla ölmedi; akıllara durgunluk veren menkıbeleriyle gönüllerde yaşamaya devam ediyor.
Erenlerin kutbudur Bursa'da medfûn Emir Sultan, Bursa’nın aziz toprağı ona yorgan olmakla müşerreftir. O ki ilim meclislerinin müdâvimiydi. Kutlu türbesinin etrafında yapılan erguvan bayramları hiç unutulur mu? Peygamberimiz’i gülle müşahhaslaştıranlar, Emir Sultan Hazretlerini de erguvanla bütünleştirmişler. O, erguvanlara kokusunu veren ermiştir.
Âşık Yûnus, ne güzel anlatmış Emir Sultan'ı ve gül yüzlü dervişlerini; “Emir Sultan dervişleri/Tesbih ü sena işleri/Dizilmiş hüma kuşları/Emir Sultan tepesinde” diye…
Emir Sultan zilletin hoyrat kasırgasıyla tarumar olmuş gönülleri imar ve inşâ eden güzel insandı. O, ciğerparesi hükmündeki oğlu Emir Ali, iffet abidesi kızları ve Yıldırım Bâyezîd Han’ın biricik kızı olan muhterem zevcesi Hundi Hatun’la sonsuzluk uykusunu uyumaktadır kutlu türbesinde. Rûhları dirilten o müşfik rüzgârı esip durmaktadır Bursa'ya.
Bursa'nın Kutlu Mâbedi Emir Sultan Camii Aslında Tek Bir Camiden İbaret Değildir
Yeşil Bursa ve Emir Sultan deyince devamında Emir Sultan Camii gelmektedir akıllara. Bursa'nın kutlu mâbedi Emir Sultan Camii aslında tek bir camiden ibaret değildir. Bu, caminin yanında türbe ve hamamın da yer aldığı bir tarîkat külliyesi özelliği göstermektedir. Külliye Bursa'nın doğu kesiminde ve şehre hâkim bir mevkide yer alır. Külliyenin, bir hak ve hakîkat dostu olan Emir Sultan'ın Bursa'ya gelişinden hemen sonra kurulduğu tahmin edilmektedir. Bu tekkenin daha sonra Çelebi Sultan Mehmed veya II. Murad devrinde, şeyhin hanımı ve Yıldırım Bâyezîd’in kızı Hundi Fatma Hatun tarafından, hâlen mevcut caminin yerinde olduğu bilinen ilk caminin ve çevresindeki müştemilâtın inşâ ettirilmesiyle tam teşekküllü bir tarîkat merkezine dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Farklı rivayetler dile getirilse de külliyenin bânisinin Hundi Hatun olduğu kanaati ağır basmaktadır. Bununla ilgi verilen şu bilgiler bizi doğruluyor: "Külliye, başlangıçta aynı zamanda tevhidhâne olarak da kullanıldığı anlaşılan cami, derviş hücreleriyle diğer tekke bölümleri, imaret, türbe, Hundi Fatma Hatun’un 1429’da inşa ettirdiği hamam, Çelebi Sultan Mehmed’in torunu Hatice Hatun’un yaptırdığı mektep ile Cezerî Kasım Paşa’nın ilâvesi olan medrese binalarından meydana geliyordu. Bunlara ayrıca XVIII ve XIX. yüzyıllarda bir muvakkithâne ve kütüphane ile caminin güney ve batı yönlerindeki çeşmeler eklenmiştir. Bugün sadece XIX. yüzyılın başında yeniden yapılan cami ile türbe, hamam ve çeşmeler mevcuttur. "
Emir Sultan Camii ve Külliyesi, XV. yüzyılda, Sultan Mehmed Çelebi’nin hükümdarlığı sırasında, Yıldırım Bâyezîd’in kızı Hundi Fatma Hatun tarafından kocası Emir Sultan adına yaptırılmıştır. Bu tarihî mâbet günümüzde Türkiye’de en çok ziyâret edilen cami ve türbeler arasında Eyüp Sultan Türbesi’nden sonra ikinci sırada gelmektedir. Bursa'nın en mühim kadim mimarî yapılarındandır. Söz konusu cami bugün Yıldırım ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Caminin bulunduğu mahalle de bu adla anılmaktadır. Cami ilk yapıldığında tek kubbeli iken 1507'de avlu ve üç kubbe revak eklenmiştir. Bu kadim mâbet 1210 (1795-96) depreminde tamamen yıkılmış ve III. Selim tarafından 1219 (1804-1805) yılında yeniden yaptırılmıştır. Cami 1855 depreminde tekrar hasar görmüş, tekrar onarılmıştır. Mimarlık tarihçisi M. Baha Tanman'ın TDV İslâm Ansiklopedisi'nde kaleme aldığı "Emir Sultan Külliyesi" maddesinde camiyle ilgili olarak şu mimarî bilgilere yer verilmektedir:
"III. Selim’in yaptırdığı bugünkü cami kare planlı (15,20 × 15,20 m.) ve tek kubbe ile örtülü bir harime sahiptir. Kurşun kaplı olan ve yuvarlak bir kasnağa oturan kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. Tromp kemerlerini, dolayısıyla da kubbenin ağırlığını taşıyan duvar pâyeleri beden duvarlarından içeriye ve dışarıya doğru taşkınlık yaparak cepheleri hareketlendirmektedir. Toplam on üç adet olan bu pâyelerden dördü harimin köşelerinde, sekizi de her cephede ikişer tane olmak üzere cephelerin yan kesimlerinde yer almakta, bir tanesi ise kıble duvarı ekseninde ve mihrabın arkasında bulunmaktadır. Cephelerde, içerideki tromp kemerlerinin üzengi hattına tekabül eden hizaya bir silme kuşağı, bunun üzerine de üçer adet kemer yerleştirilmiştir. Yanlarda yer alan ve ortadakine oranla daha dar ve alçak olan kemerler birer niş görünümündedir. Ortadaki kemer içinde üç adet pencere bulunmakta ve beden duvarlarının saçak hizasından yukarıya taşmaktadır. "(2)
Emir Sultan Külliyesi'nin Tamamlayıcılarından Biri de Türbedir
Emir Sultan Külliyesi'nin tamamlayıcılarından biri de türbedir. Emir Sultan Camii'nin hemen yanında yer alan türbede Emir Sultan, oğlu Emir Ali, eşi Hundi Hatun ve iki kızının kabirleri bulunuyor. Türbeyle ilgili TDV İslâm Ansiklopedisi'nde şu önemli bilgiler veriliyor:
"Sekizgen prizma biçimindeki türbe kurşun kaplı bir kubbe ile örtülüdür ve ilk türbenin de bugünkü gibi sekizgen planlı ve kubbeli olduğu tahmin edilmektedir. Türbe doğu ve batıda dikdörtgen planlı birer mekânla bağlantılı durumdadır ve bunlardan doğudaki türbe kapısının revaka açıldığı giriş bölümü, batıdaki ise türbedar odasıdır. Böylece kuzey yönündeki üç serbest kenarı ile yapı kitlesinden dışarı taşan türbe etrafındaki mekânlardan daha yüksek tutulmuş ve çevresine hâkim kılınmıştır. Yapının girişin yer aldığı doğu kenarı dışındaki cephelerine birer adet büyük boyutlu ve yuvarlak kemerli pencere açılmıştır. Kıble yönünde revaka açılan ziyaret (niyaz) penceresinin üzerine Sultan Abdülaziz’in 1285 (1868) tarihli ve ta‘lik hatlı manzum ihya kitâbesi yerleştirilmiştir. Türbenin cepheleri ve iç süslemesi empire üslûbunu yansıtır. Emir Sultan’ın diğerlerinden daha büyük ve yüksek tutulmuş olan sandukası oymalı ve yaldızlı ahşap korkuluklarla kuşatılmıştır."
Sultan Abdülmecid’in 1845’te tamir ettirdiği Emir Sultan Türbesi, Sultan Abdülaziz tarafından, şadırvan avlusunun revakları ile birlikte 1868’de yeniden yaptırılmıştır.
Evliya Çelebi; tavanında mücevher, murassa eşya asılı, yüzlerce altın-gümüş çerağ ve kandil bulunan evvelki türbenin ihtişamını anlatmakla bitiremez. Fakat o türbenin göz alıcı ihtişamı ne yazık ki bugünlere erişemez.
Bursa'daki Emir Sultan Külliyesi'nin Müştemilatlarından Biri de Tarihî Hamamdır
Bursa'daki Emir Sultan Külliyesi'nin müştemilatlarından biri de tarihî hamamdır. Cami ve türbenin yanında yer alan bu hamam dikdörtgen planlı inşâ edilmiştir. Kare biçimindeki soğukluğu ilk yapıldığında üzeri kubbeli iken sonrasında bu bölüm düz çatılı bir görünüme çevrilmiştir. Hamamın ılıklığının çevresinde ise halvet hücreleri ve hela bulunmaktadır. Buradan da üç eyvanlı ve iki halvetli sıcaklık bölümüne geçilmektedir. Göbek taşının yer aldığı sıcaklığın üzeri de kıvrımlı bir kuşağın olduğu kasnak ve kubbe ile örtülüdür.
Çok Şükür Ki Emir Sultan Camii Hiçbir Zaman Boş/Tenha Kalmıyor
Bursa'nın doğusunda, Uludağ'ın eteklerinde bulunan ve Bursa camileri içerisinde en büyük kubbeye sahip olan Emir Sultan Camii hiçbir zaman boş/tenha kalmıyor. Başta bu kadim şehirde mukim Bursalılar olmak üzere, yurdun dört bir yanından gelen Müslümanlar bu camiye büyük bir teveccüh gösteriyor. Camide özellikle dinî günlerde mevlit okutulurken, Bursalılar sünnet ve düğünlerinden önce külliyedeki türbeyi ziyaret edip dua ediyorlar.
M.Nihat MALKOÇ
YazarÖzbekistan tarihî eserleriyle bir açık hava müzesini andırmaktadır.Yedi bağımsız Türk Cumhuriyeti (Türkiye, Âzerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
“Garazsız hem ivazsız hizmet et her canlıya Kimsesizin düşkünün ayağı ol eli ol” (Osman Hulûsi Dârendevî) Yaklaşık bin yıl önce Türkistan topraklarında husûle gelen nüvesinin vücut bulup, dal...
Yazar: Selçuk ALKAN
Hak ve hakikat dostlarının büyüklerindendir Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî. Gönüllere kandil olan bu Türkmen şeyhinin gerçek adı "Bektaş"tır. Babası, Horasan hükümdarlarından İbrâhîm-i Sânî'dir. Vefatında...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Ateşle Barutun Bir Arada Yaşamaya Mecbur Kılındığı Coğrafya: KafkasyaKafkasya, Taman Yarımadası'ndan başlayıp Apşeron Burnu'na kadar uzanan Kafkas Dağları'nın kuzey ve güneyindeki bölgedir. Karadeniz-...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ