Hayat Boyu Eğitim
Eğitim, her yerde ve her zaman hayat boyu devam eden bir gelişme sürecidir. Gelişmeye açık olan insanlar, kendilerinden daha bilgili ve tecrübeli olan kimselerden bilmediklerini öğrenirler ve yanlış bildiklerini düzeltirler. “Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi” teşvik eden hadis-i şerif, eğitimi de kapsar. Çünkü eğitimle elde edilen kazanımlar da bir ilimdir.
Boş defter sayfası durumunda olan çocukların zihninin faydalı bilgilerle doldurulması ve iyi bir eğitimle geleceğe hazırlanmasında -başta aileler olmak üzere- eğitimden sorumlu bütün yetkililere önemli sorumluluklar düşmektedir. Öncelikle çocuklara okul ve öğrenme sevdirilmeli, okulda derslerinde elde edeceği başarı ile hayatta elde edeceği imkânlar, yakın çevrede bilinen örnekleriyle anlatılmalıdır. Evdeki yemek saatleri, çay saatleri, televizyon izlenmesi, çeşitli ailevi etkinlikler, misafirliğe gidişler ve misafir kabulleri çocuğun ders çalışma düzenini bozmayacak ve dikkatini dağıtmayacak şekilde planlanmalıdır.
Evde çocuğa bir çalışma planı hazırlanabilir. Çocuğun ders çalışması ve derse odaklanabilmesi için ayrı bir çalışma odasının olması önemlidir. Odasında bilgisayar varsa etüt saatinde internet bağlantısı kesilmeli ve cep telefonu da çalışma saatlerinde odasında olmamalıdır. Yarım saatte bir aile büyüklerinden biri, bir ihtiyacı var mı bahanesiyle çocuğun çalışıp çalışmadığını kontrol edebilir.
Çocuğun okul başarısı için öğretmeni ile seviyeli bir diyalog geliştirilmeli, orta ve lise düzeyindeki öğrencilerin branş öğretmenleri ve psikolojik danışmanlık ve rehberlik öğretmeni ile de zaman zaman görüşülerek tavsiyeleri doğrultusunda hareket edilmelidir. Bir öğrenci bir derste iyi olduğu halde başka bir derste çok geri bir durumda olabilir. Hatta bir dersin bazı konularını iyi kavradığı halde bazı konuları kaçırmış olması mümkündür. Bu sebeple sık sık öğrencinin güçlü yanları korunurken zayıf yanlarını beslemek, takviye etmek gerekir. Bu da öğretmenlerin yönlendirmesiyle mümkündür.
Son yıllarda, öğretmeni eğitim işçisi gibi gören, öğrenciye beklenen başarıyı sağlamadığı için öğretmene ve okul idaresine müdahale eden hatta saldıran bir ebeveyn profili ile karşılaşmaya başladık. Her şeyi bildiğini zanneden, bilgili olsa bile eğitimsiz oldukları aşikâr olan bu insanlar hastanede hekime, kamu kurumlarında amir ve memurlara işini öğretmeye kalkacak kadar haddini bilmeyen kimselerdir. Bu tür ebeveynler de gelişme çağında sadece akademik başarıya odaklandığı için eğitimi ihmal edilmiş dünün çocuklarıdır.
Evde kahvaltı, akşam yemeği ve hafta sonu öğlen yemeği -zorunlu haller dışında- birlikte yenilmelidir. Evde ya da dışarıda ders dışı etkinlikler de çocuğun sosyalleşmesi açısından önem arz eder. Evde akşamları saat yedi ila dokuz arasında, çay saatinde yarım saatlik bir kitap okuma etkinliği de yapılması, eğitim öğretim faaliyetinin bütün aile bireylerine teşmil edilmesi açısından çok değerlidir. Okunan kitap üzerine yapılan yorumlar, muhtemel sorular ve bu bağlamda aile bireyleri arasında yapılan müzakereler çocuğun ilme ve faydalı bilgiye olan ilgisini daha da artıracaktır.
Aileler çoğunlukla çocuklarının eğitimi için maddi anlamda elinden geleni yapmaya çalışmaktadırlar fakat bazen eğitim aşamalarında ilgisizlik çocuğun ilgisinin başka yönlere kaymasına yol açarken bazen de yoğun ilgi ve baskı çocukları bunaltmaktadır. Her konuda olduğu gibi çocukların eğitiminde de dengeli davranmak ve pedagojinin ilkelerinden yararlanmak gerekir. Her çocuk üniversite okumak zorunda değildir. Üniversitenin iş imkânı olmayan bazı bölümlerinde okumak genç için zaman ve kaynak israfı da sayılabilir. Meslek lisesinde okuyan ve bir meslek edindiği için kazançlı gelir elde edenlerin sayısı da bir hayli fazladır. Bu sebeple eğitim ve öğretim alanlarının tercihinde rehber öğretmenlerin tavsiyesi hayati önemi haizdir. Okul ve meslek seçiminde popüler mesleklerden ziyade piyasada ihtiyaç duyulan mesleklere yönelmek ileride iyi bir diplomaya rağmen işsiz kalma ihtimalini önleyebilir.
Çocukların yanında yapılan “Şu kadar üniversite mezunu var ama çoğu işsiz, üniversite mezunu adam şöyle şöyle suçlara karışmış, filan kişi borsaya az bir yatırım yapıp zengin olmuş…” vb. konuşmalar, çocuğun zihninde eğitimin ve bilginin önemsizleşmesi ve fırsatçılığın akademik başarıdan daha çok işe yaradığı yönünde bir kanaat oluşmasına yol açabilir.
Özetle eğitim ve öğretim sadece ailelerin ya da öğretmenlerin tek başına uygulayabileceği bir süreç değildir. Eğitimle doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili olan herkesin dayanışma içerisinde çalışması halinde başarabileceği komplike bir yapıdır. Eğitimle ilgili yapılması gereken bütün görevler yerine getirildikten sonra gayret bizden, başarı ise Allah’tan denilir.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarAnadolu irfanı; Anadolu’da oluşan ve çevreye yayılan İslâm dini menşeli bilgece düşünce ve yaklaşımdır, tarihten günümüze tevarüs edilen bir bilgelik mirasıdır. Anadolu Müslümanlarının dinden beslener...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Aile, toplumun çekirdeğidir. Beden ve ruh sağlığına sahip bireyler ailede yetişir. Güçlü toplumlar da dinine ve geleneklerine bağlı aileler tarafından kurulur. Dünyanın ilk ailesini, ilk insan ve ilk ...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Bir insanın gelişiminde en temel ve en değerli unsurlardan biri, hiç kuşkusuz, kitap okumaktır. Kitap okuma alışkanlığı, yalnızca okul sıralarında ya da öğretmenlerin yönlendirmesiyle kazanılacak bi...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Her Müslüman evladının en geç on yaşına kadar abdest, namaz, helal-haram ve 32 farz olarak formüle edilen dinî yükümlülükleri öğrenmesi gerekmektedir. Çünkü Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in, yedi yaş...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL