Issız Köy
Otobüs yolculuğundan sıkılan Mehmet annesine arada bir;
-Anne köyde yavru kediler, köpekler var dimi?
-Olmaz mı?Evcil hayvanların hepsi var.
On beş yıldır köyüne uğramamış olan Meryem Hanım, oğluna kısa kısa cevaplar veriyor, anne babasına kavuşacak olmanın heyecanını yaşıyordu. Nihayet otobüsten inip bir taksiye bindiler. Mehmet’in gözleri bağları, bahçeleri tarıyor, evcil hayvan görmek umuduyla yanıp tutuşuyordu.
-Anne, at, eşek de vardır dimi?
-Vardır yavrum. Rahmetli dedemin de bir katırı vardı.
Kısa bir yolculuktan sonra taksi, iki katlı ahşap bir evin önünde durdu. Ev kırmızı beyaz boyası ile göz dolduruyordu. Gelenler, bekleyenler tarafından sıcak bir şekilde karşılandı. Sevinçleri görülmeğe değerdi. Yemekler yenilip, biraz dinlenildikten sonra Mehmet dedesine sordu;
-Dedeciğim, tavuklar, civcivler nerede? Hani köpekler. Bu köyde köpek yok mu?
-Yok maalesef!
-İnek de mi yok?
-Yok!
-Ya kedi?..
Dedesi cevap vermedi. Her verdiği cevap Mehmet’te bir şok etkisi yaratıyordu çünkü. Meryem Hanım;
-Baba, bu köyün hayvanları nerede?
-Kızım, kışın köyde bir Allah’ın kulu kalmıyor. Artık bu köye mayısta gelir, kasımda İstanbul’a gider olduk. Evcil hayvan beslesek bu bizim için sorun oluyor. Bırakacak insan bulamıyoruz. Yanımızda da büyük şehre götüremiyoruz. O yüzden kimse dört beş ay kalacağı bu köyde hayvan beslemiyor. Yabanî hayvan çok etrafta… Onlarla avunun….
Bu sözler üzerine bir şok da Meryem Hanım yaşamıştı. Köyde on beş gün kaldılar. İstanbul’a döndüklerinde sabaha karşı ezanlar okunuyordu. Sonrasında hava aydınlanırken martıların, kargaların sesleri ortalığa yayıldı. Köpek ve kedilerin sesleri sokaktan evlerine kadar geliyordu. Arada kumrular, serçeler ötüyor, ağaç dallarında oynaşıyorlardı. Meryem Hanım oğluna;
-Şehir ne güzel ne canlı. On beş gün köyde boğuldum adeta. Bu dünya bitkileriyle, hayvanlarıyla, insanlarıyla güzel. Ey güzel İstanbul, çok güzelsin…
Mehmet;
-Bu şehri çok seviyorum anne!
Emine Yılmaz DERECİ
YazarÖzlem, abisinin tabletini masanın üzerinden alırken kırmızı yuvarlak top gibi bir şey ellerinin üzerine yuvarlanıverdi. Korkuyla ellerini çekince, o şey, yere ayaklarının dibine düştü. Birkaç adım ger...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Yusuf her sene bahar günlerinde Çanakkale Şehitliği’ni ziyarete geliyordu. Fatihalar okuyup dualar ediyordu.Bu sefer Yusuf oğlu Can ve yeğeni Cemil’i de Çanakkale Şehitliği’ne ziyarete getirmişti.&nbs...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Çoban Ali, köyün sığır ve küçükbaş hayvanlarını otlatır, geçimini çobanlıktan sağlardı. Her gün hayvanları köye uzak çayırlıklara götürürdü. Akşam karnı doyan hayvanlarla köye dönerdi. Her...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Sevgili çocuklar;Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim hakkında neler biliyoruz? Bilgilerimizi gözden geçirelim mi, ne dersiniz?Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, Ramazan ayında Hz. Muhammed (s.a.v.)’e indiri...
Yazar: Sırrı ER