Fâni Olan Dünyada Misafiriz
Çok zaman "Bu dünyada misafiriz." cümlesini kullanıyoruz. Şunu biliyoruz ki yaşadığımız bu dünya fânidir. Gün gelecek ve sona erecektir. Önemli olan ebedî yurdumuz olan ahiret hayatıdır. Ona en güzel şekilde hazırlanmaktır. Hani diyorlar ya; "Dünya fâni, ölüm âni." diye. Dönüşün Allah’a olacağı ve dünyada iken ahireti unutmamamız gerektiği bizlere pek çok kez hatırlatılıyor.
Bakara Sûresi 156. ayette, “O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: ‘Biz Allah’ın kullarıyız ve O’na döneceğiz.’ derler.” buyuruluyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de "İki günü eşit olan zarardadır." buyuruyor.
İman ve amel sahibi kişiler ölmez, dünyaları değişir. Belirli bir süre misafir olarak bulundukları dünyadan ayrılarak, ebedî olarak kalacakları ahiret hayatına dönerler. Ölüm, bizler için bir vuslattır, bitiş değil başlangıçtır. İnsan olmak, hayatın gerçekleri ile yüzleşerek doğru kalmaktır önemli olan.
Bir garibin şu sözlerinden çok mana çıkarmak mümkün: "İnsan, insan nedir ki... İnsan olmak nedir, bilir misin sen?" İnsanoğlu; vefasızlık, yalan, hak ihlâlleri, yersiz öfke, şiddet, bilgisizlik, ahlâk yoksunluğu, edepsizlik ve karakter sefaletiyle imtihan olmaktadır. Sınavı kazananlara ne mutlu... Ülkemizin ve milletimizin selâmeti için, aklı ile gönlünü birlikte kullanabilen insanlara ihtiyacımız var. Önemli olan kalıplar değil, kalplerdir.
Dünya hayatı bir iyilik yolculuğudur. Her birimiz bu âlemde, kendi iyiliğimizin imtihanını vermekte, insanlık sınavından geçmekteyiz. İnanmak, faydalı işler yapmak ve iyiliği yeryüzünde hâkim kılmak en ulvî görevimizdir. Kötü, çirkin ve zararlı işlerden kaçınmak ve bunlara engel olmak en temel vazifemizdir.
Yaratılmışların en şereflisi, en güzel şekilde yaratılan insanın yaratılış amacına uygun olarak yaşaması gerekir. Var oluşun temel gayesi, insanı insan kılan değerlerin bütünüdür. Mü’mince bir duruşun, Müslümanca bir hayatın en tatlı meyvesi insan olmak, insan olarak kalabilmektir. Bazı yüzlerin ağaracağı, bazılarının ise kararacağı günde, yüz aydınlığı olacak hayırlı ve güzel amellerle Rabb’imizin huzuruna çıkmaktır gayemiz.
Bizi iki cihanda huzur ve mutluluğa ulaştıracak, bize Rabb’imizin rızasını kazandıracak sayısız yolları arayıp bulacak ve ona göre yaşayacağız. Mal ve servetten yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, ihtiyaç sahiplerine harcayacak, ibadetlerimizi hakkıyla yapacak, verdiğimiz sözlere sadık kalacak, darlıkta, hastalıkta ve zor zamanlarda yardımlaşacak, bollukta ve sağlıkta paylaşacağız.
Samimi bir kul, hürmetkâr bir evlat, şefkatli bir anne baba, vefakâr bir eş olmaktır görevimiz. Akrabalarımızın ve komşularımızın sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşmaktır. Garip gurebanın, mazlumun, kimsesizin, hastanın, yaşlının gönlüne dokunmaktır önemli olan. Tatlı dilli, güler yüzlü ve güzel sözlü olmaktır. İnsanlara karşı affedici, hoşgörülü, adil davranmaktır. Şefkat ve merhameti, ihlas ve samimiyeti, hayâ ve iffeti, sabır ve vefayı, hâsılı, güzel ahlakı kuşanmaktır görevimiz.
Öyleyse hiç vakit geçirmeden, misafir olduğumuz bu dünyada iyilik yaparak fethedilmiş gönüller ve kazanılmış dualar biriktirelim. Elimiz, ihtiyaç sahibine şefkatle uzansın. Yüreğimiz, bir yalnızın yüreğine muhabbetle dokunsun. Gözlerimiz, ferini yitirmiş bir gözle merhametle buluşsun. Unutmayalım ki kötülük, ondan şikâyet etmekle değil, onun karşısında dimdik durmakla ve iyiliği yaymakla engellenebilir.
Sümeyye Büşra YILDIZ
YazarAllahu Teâlâ’nın insanlara verdiği her şey emanettir. İnsanın canı, bedeni, tasarruf ettiği malları, yiyip içtiği her şey Allah’ın bir lütfudur. Allah’ın diğer mahlûkattan farklı olarak insanlara verd...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Dünyada 246 milyon çocuğun emeği sömürülmektedir. İstismarların başında, çocuk ticareti gelmektedir. Eğitimsiz ve yoksul ailelerin bir milyon civarındaki çocuğu, iş ve eğitim vaadiyle kandırılıp kaçır...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Toplumu toplum yapan millî ve manevî değerlerdir. Gelenek ve görenekler bunların arasında yer alır. Gelenek ve göreneklerimiz insanın köklerini hatırlatır. Bunların uygulanması, bilinmesi duygusal ola...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Yakın zamanda Topkapı Sarayı Müzesi’ni ziyarete gittim. Bilindiği üzere, Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmet Han tarafından yaklaşık 300.000 metrekarelik bir alan üzerine yaptırılmıştır. Yapımı tamamla...
Yazar: Raziye SAĞLAM