Saygının İzleri: İnsanlığın Kıymetli Hazinesi
"Saygı" kelimesi, dilimize derin köklerden gelerek günümüze kadar uzanan anlamlı bir serüvendir. Türk Dil Kurumuna göre, ‘değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu; hürmet, ihtiram ve başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu’ anlamlarına gelmektedir.
Arapça kökenli "seyr" kelimesinden türemiş olan bu duygu, başlangıçta "yürüyüş, hareket" gibi fiziksel anlamlar taşırken zaman içinde ruhsal bir derinliğe evrilmiştir. Türkçeye kazandırdığı anlamıyla, insan ilişkilerinin ve toplumsal düzenin temel taşlarından biri haline gelmiştir.
Saygı, sadece kelimelerle ifade edilen bir duygu değil, kalplerin en derin köşelerinde yankılanan bir ezgidir. İnsanın insanı anlaması, değer vermesi ve önemsemesi demektir. Gözlerin içine bakarak, kalbin diliyle konuşmaktır. Karşımızdakine duyduğumuz hürmet ve sevginin bir göstergesidir. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sözleriyle: “Bir insana gösterilen saygı, sevginin en güzel ifadesidir.” Saygı duymak her bir insanın, kendi benzersizliğiyle kabul edildiği bir alana tekabül etmesi demektir.
Toplumsal ilişkilerde saygı, köprüler kurar ve kalpleri bir araya getirir. Her adım, karşımızdakine duyduğumuz derin bağlılığın izlerini taşır. Bu izler, insanlığın sonsuzluğuna uzanan birer mirastır. Doğaya, hayvanlara ve tüm canlılara gösterilen saygı ise varoluşun anlamına dair derin bir anlayışı simgeler. Bir el sıkışması kadar samimi, bir bakış kadar içten olan bu duygu, sınırları aşarak tüm insanlığı kuşatır.
Dünyanın dört bir yanındaki kültürler ve diller, saygının evrenselliğini taşır. Victor Hugo'nun ifadesiyle; “İnsanın saygısı, karakterinin yansımasıdır.” Necip Fazıl Kısakürek'in deyişiyle; “Saygı, terbiyenin elmas kapısını açar. Herkes için anlamı büyük olan bu duygu, insanı insana bağlayan ve ruhu besleyen bir güçtür.”
Bütün bunların yanında saygı, insan ilişkilerinin temellerinden birisidir. İnsan haklarını korur, adaleti teşvik eder ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir. İçtenlikle harmanlanmış bu duygu, insanlığın ortak mirasıdır ve gelecek nesillere aktarılacak en değerli armağandır. Fuzuli'nin dile getirdiği gibi; “Saygı ve sevgi kalplerde nurlar saçan kardeş duygulardır.” Bu mücevher, içimizde sakladığımız en değerli hazinedir. Ona dokunur, onunla büyür ve onunla var oluruz.
H. İklil ABBASOĞLU
YazarSultan Abdülmecid’in yedinci çocuğu olan Refia Sultan, 7 Şubat 1842 Pazar gecesi Beşiktaş Sarayı’nda dünyaya gelmiştir. Annesi, Sultan Abdülmecid’in ikinci ikbali olan Gülcemal Hanım’dı. Validesi Gülc...
Yazar: Bengisu HAYAT
Göz, kimi zaman sadece görmek için vardır kimi zaman ise görmekle yetinmez; derinlere işler, ruhu okşar, kalbe dokunur. İşte nergis çiçeği, yalnızca bir çiçek değildir; bir bakış, bir dokunuş, bir çağ...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Türkistan’dan fışkırdı, doğduğu yer Sayram’dırAllâh’tan milletime büyük lütûf, ikramdırHoca Ahmed Yesevî, o bir hikmet kaynağıİlk mutasavvıflardan, seyr ü sülûku tamdırYetişmiş dervişânı, kol kol Anad...
Şair: Bekir OĞUZBAŞARAN
“Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz.” diyor Mevlâna Hazretleri. Arkasından Hz. Ali’nin tüm insanlığa ders niteliğindeki aydınlık sözü geliyor akıllara; “Kimseden vefa görmesem de vefa göstermey...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU