Kitaplık: Türk Kültüründe Kuşlar
En eski çağlardan beri çeşitli kuş adları Türk düşüncesinde, dil, yaşayış ve kültüründe şu veya bu ölçüde ve önemde pek çok varlığa isim olmuş veya unvan olarak kullanılmıştır. Nitekim Türkler arasında soy, boy, kişi adları, unvanları ile yaşadıkları çevrelerdeki şehir, dağ, ırmak, göl gibi yerlere verilmiş adlar içinde kuşlara ait bulunanlar oldukça fazladır.
İslâm öncesi Türk inançları içinde bazı tanrı ve ruh adları bile kuşlarla ilgilidir. Zamanın derinliğinde, hayalin, düşünüşün ve kurgunun alabildiğine genişliğinde ve inceden inceliğinde sese, söze, renge, çizgiye, notaya, ezgiye ve daha pek çok şeye girip çıkarak, gündelik yaşayıştan başlayan ve şiirdeki varlığı öncelikli olmak üzere, güzel sanatların hemen her dalında kuşlar Türk kültürü açısından müstesna bir yere konmuşlardır.
Türklerde her boyun, kendisinin tanınmasını sağlayacak mutlaka bir arma/simge olarak bayrağında bulundurduğu bir kuş türü vardır. Mesela Kayı Boyu şunkar/sungur (doğan cinsinden olan av kuşları için verilmiş umumi bir ad), Bayat Boyu ügi/baykuş, Çepni Boyu humay/hüma kuşunu kendilerine simge olarak benimsemişlerdir.
Türk kültüründe daha çok güçlü doğanlar, alıcı kuşlar ve kartallar yer alır. Türk kültüründe yer alan kuşların hiçbirisi leş yiyen kuşlardan olmaması dikkat çeken en önemli husustur. Mesela Türklerde önemli bir yere sahip olan kurdun da leş yiyen bir hayvan olmadığını bilinmektedir.
Kurt ve kuşlar bu özellikleriyle birleşmektedirler. Türkler asalak, toplayıcı bir hayat tarzı süren insanlar değillerdi. Hayatlarında aktiftiler. Bu özelliklerinden olsa gerek çeşitli sebeplerden dolayı benimsedikleri hayvanlar da tıpkı kendileri gibi tabiatta aktif, hazıra konmayan, başkasının artığıyla beslenmeyen canlılar olarak göze çarpmaktadır.
Türkler olarak bizlerin edebî alanlarımızda masallarımızda, hikâyelerimizde, şiirlerimizde pek çok kuş türüne rastlanır. Yine kuşların kullanımı kültürümüzde sadece şiir, destan, hikâye gibi edebî türlerle sınırlı kalmamış çeşitli el sanatlarında, halıdan kilime, taş ve ağaç işlemeciliğine ve pek çok sahaya motif olarak yayılmıştır.
Bu ay sizlere anlatmaya çalışacağımız kitap Prof. Dr. Halil Ersoylu’nun hazırlamış olduğu “Türk Kültüründe Kuşlar” adlı eseridir.
Türk kültürünün sembollerini, günümüzdeki izlerini, gayriihtiyarî kullandığımız deyimlerin dilden dile yolculuğunu akıcı ve yalın bir dille anlatan kitap, çeyrek yüzyılı aşkın bir süre önce Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi’nde yayımlanmış üç makalenin bir araya getirilmesi ile başlıca üç ana bölümden oluşmuş bulunmaktadır.
Birinci bölümde “Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar”, ikinci bölümde “Türk Dünyasının İnanç ve Yaşayışındaki Bazı Kuşlar” ve üçüncü bölümde ise “Türk Dünyasının Folklor ve Etnografyasında Süs Unsuru Olarak Kullanılan Bazı Kuşlar” yer almaktadır.
Kitabın önsöz bölümünde yazar şu ifadeleri dikkat çekicidir:
“Kiminin yanık yanık, pek dokunaklı ötüşü, kiminin viranelere tüneyişi, duruşuyla dahi göreni, duyanı ürkütüşü, kiminin artık büyüyen yavrusunu, kendi barınağını kurması için gagalayıp yuvasından atışı, kiminin özellikle renk ve desen uyumlu, o pek alımlı kuyruğunu açıp kabarmak, sanki kurumlanmakla, hani denir ya kendisini fazlaca ağırdan satışı, kiminin özüyle sözüyle nazlı mı nazlı bir genç kıza örnek olup seke seke yürüyüşü, kiminin avına pençe atmakta sanki gözünü kan bürüyüşü, kiminin rast gelip de seyretmek için dağ bayır aşırtıcı, hayran bırakıp şaşırtıcı güzelliği, kiminin daha bir nice özelliği, hele kişioğlunun benzetmesi, o gözle bakıp görmesi, “Öyledir!” diye sanması veya sayması sonucunda kuşlar tabiatın olduğu kadar, insanın da birçok yönden vazgeçilemezleri arasına giregelmiştir.”
Halil Ersoylu, Türk Kültüründe Kuşlar
Ötüken Yayınları, 0 212 2510350
Yusuf HALICI
YazarBin bir türlü müzikleri dinlerken,Masum feryatları duyuyor musun?Komşuların inim inim inlerken,Böyle mışıl mışıl uyuyor musun?Bu topraklar, Kudüs mülkümüzdü ya,Kızılelma esas ülkümüzdü ya,İnsanlık, ad...
Şair: Halil GÖKKAYA
Sivas İç Anadolu'nun doğusunda yer alan, Anadolu'daki tarihi İpek Yolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde konumlanmış ve ünlü Kral Yolunun da geçtiği büyük bir ilimizdir. Sivas tarihi zenginlikleri, ...
Yazar: Yusuf HALICI
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kudüs, Gazze ve Nablus sancakları olarak ayrılmış, huzur içerisinde yönetilmiş; ancak Yahudilerin Kudüs'e duyduğu özlem hiçbir zaman azalmamıştır. 1896'dan sonra ...
Yazar: Kemal DEMİR
İslâm’a göre insan hayatı kutsaldır ve bu hayatın korunması için emniyet, huzur, güven, özgürlük ve barış ortamının sağlanması gerekir. İslâm geleneğinde Hanefî-Mâtürîdî âlimler, kimin, insan ha...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ