Sahabe Albümü: Âsım Bin Sâbit
Hazreti Âsım (r.a.), Müslüman olduktan sonra hiçbir müşrike dokunmamaya ve müşriklerden hiçbirini de kendine dokundurmamaya karar vermişti. Bu kararında sabit olması için de devamlı olarak Cenâb-ı Hakk’a iltica edip yalvarıyordu.
Hz. Âsım, Bedir Savaşı’na katılmış ve müşriklerin ileri gelenlerinden birçoğunu öldürmüştü. Uhud Savaşı’ndan sonra Adel ve Kare Kabilelerinden bir cemaat gelerek Rasûlullah’tan, kendilerine İslâm’ı öğretecek bir heyet gönderilmesini istemişlerdi. Rasûlullah, Âsım’ın kumandasında onlara bir heyet gönderdi. Ancak gelen kimselerin niyeti bozuktu. Müslümanları bir tuzağa düşürüp Mekke müşriklerine satacaklardı. Recî mevkiine geldiklerinde elleri kılıçlı bedeviler etraflarını sarıverdiler.
“Biz sizi öldürmek istemiyoruz. Niyetimiz sizi Mekkelilere satıp mükâfat elde etmektir. Teslim olun.” dediler. Hz. Âsım ve arkadaşları, bu zalim müşriklere nasıl güvenebilirlerdi ki? Âsım onlara hitaben:
“Ben, müşriklerin himayesini hiçbir zaman kabul etmemeye yeminliyim. Vallahi ben kâfirlerin himayelerine ve sözlerine kanarak inmem ve kâfirlere asla teslim olmam!” dedi.
Bilahare “Allah’ım! Peygamber’ini durumumuzdan haberdar et!” diyerek müşriklere ok atmaya başladı. Ok attığı sırada da, “Ölüm hak, hayat boş ve geçicidir. İnsanlar er geç Allah’a rücu edicidir. Eğer ben sizinle çarpışmazsam, anam beni yitirsin!” diyerek şiirler söylüyordu. Âsım bin Sâbit’in ok çantasında yedi ok vardı. Attığı her ok müşriklerden birini öldürdü. Oku tükenince, müşrikleri mızrağıyla delik deşik etti. Mızrağı kırılınca da kılıcını sıyırdı. Kılıcının kınını kırıp attı:
“Allah’ım! Ben, günün başında, Senin dinini korudum. Sen de, günün sonunda benim etimi koru! Cesedime müşrikleri dokundurma!” diyerek dua etti.
Lihyanoğulları, aralarında Âsım bin Sâbit olmak üzere, yedi kahramanı okla vurup şehit ettiler.
Müşrikler, Hz. Âsım’ın başını kesip Sa’d b. Şüheyd’in kızına götüreceklerdi. Çünkü Hz. Âsım, Bedir’de bu kızın müşrik babasını öldürmüştü. “Sülâfe” ismindeki kız da ancak Âsım’ın başının kesilip kendisine getirilmesi hâlinde mükâfat vereceğini vaat etmişti.
Hüzeylli müşrikler koşarak gelip Hz. Âsım’ın başını kesmek istediler. Ancak Hz. Âsım’ın etrafında birden bir arı topluluğu zuhur etti. Cesede yaklaşanların yüzlerine yapışıyor ve onları tedirgin ediyor, böylece müşriklerin cesede yaklaşmasına mâni oluyordu. Sonunda müşrikler:
“Neyse, akşam olsun. Arılar gittikten sonra gelip başını keseriz!” dediler. Akşam vakti olunca Cenâb-ı Hak, hiç yoktan bir yağmur yağdırdı; yağmurla gelen sel, Âsım bin Sâbit’in cesedini götürdü. Müşrikler arzularına ulaşamadılar.
Cenâb-ı Hak, sağlığında Âsım’ın cesedini müşriklerin hışmından muhafaza ettiği gibi, şehit olunca da mübarek cesedini korumuştu. O, müşriklere dokunmadığı gibi, müşrikler de ona dokunamadılar. Allah, duasını kabul etmişti.
N.Nida DURAN
YazarBir kurşun seker çocuğaEvvela “Anne!” der çocukAnne, vuruldum!Anne sessiz yatar yanı başındaGözleri açık ve nefessizAnne, vuruldum der çocukVe tutar ellerinden annesininDüşer elinden elleriAnne ölü, y...
Şair: Rabia BARIŞ
Hazreti Ömer (r.a.)’ın oğlu Hz. Abdullah, babası Müslüman olduğunda beş yaşlarında bir çocuktu. Bu sebeple hiç puta tapmamıştı. İslâmiyet’i anlayabilecek bir yaşa geldiğinde hemen Müslüman oldu. Daha ...
Yazar: N.Nida DURAN
Hicret’in 10. yılıydı... Mekke fethedilmiş, İslamiyet daha geniş kitlelere yayılmıştı.İslam’ın kurtarıcı eli Becileoğullarına da ulaşmış, 150 kişilik bir heyetle Medine’nin yolunu tutmuşlardı. Cerir b...
Yazar: N.Nida DURAN
Peygamberimiz, tebliğ vazifesi yanında ibadetlerini de müşriklerden gizli yapıyordu. Bu sebeple İslâmiyet’in ibadet tarzı pek bilinmiyordu. Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) Hz. Ali’yle beraber namaz kılark...
Yazar: N.Nida DURAN