Konuşmayan Dostlarımız
Arkadaşlarımız, akrabalarımız, yakınlarımız, komşularımız, çevremizdeki pek çok kişiyle hiçbir çıkar gözetmeksizin kurduğumuz bağdır dostluk. İçi boş bir kavram değildir, ağırlığı, sorumluluğu, güzellikleri vardır. Bu bağ bizi biz yapar, insan olduğumuzu hissettirir, güven verir, başımız sıkıştığında sığındığımız limandır.
Bir de hiç konuşmadan anlaştığımız, karşılık beklemediğimiz, çıkar gözetmeden evlerimize konuk ettiğimiz dostlarımız vardır. Kimimiz bir kedide, köpekte; kimimiz bir kuşta, balıkta bulur dostluğu, sevgiyi…
Bu sessiz dostlarımızla ile ilgili öyle örnekler gördüm, duydum, yaşadım ki gözümde değerleri bir kat daha arttı.
Ormanların kralı, bir dakika bile yanında durmaktan çekindiğimiz bir aslanın; kendisini tedavi eden, bakan, iyileştiren birine koşarak sarıldığını, minnetini ifade ettiğini seyrettim.
Gece ava çıkan bir grubun karşısına çıkan ayının kendisine ve yavrusuna zarar verecekleri korkusuyla yavrusunu göstererek “Bana zarar vermeyin, benim yavrum var.” der gibi baktığını ve bir daha da ava çıkmaya tevbe ettiklerini duydum.
Hastane bahçesinde sahibinin iyileşmesini, göçük altından çıkarılmasını bekleyen köpeklerin öykülerini hepimiz biliyoruz.
Komşular rahatsız oluyor diye başka birine vermek zorunda kaldığı köpeğinin arkadaşımın ayaklarına nasıl sarıldığını ve uzun süre ayrılamadığı gözlerimle gördüm. Ne gittiği yerde o mutlu oldu, ne de arkadaşım uzun süre kendine gelemedi.
Ayağı yaralı bir kediyi tedavi eden, iyileştiren bir arkadaşım çıktığı uzun bir yolculuktan döndüğü gece, evine yürürken iyileştirdiği kedinin önüne çıkıp ayağına sarıldığını anlatmıştı.
Çok üzgün olduğu, ağladığı bir gecede arkadaşımın gözyaşlarını silen ve sessizce bütün gece onu bekleyen sadık dostu köpeğini hiç unutamam.
Evimizin boya badana işlerini yaparken, pencere ile panjur arasına yuva yapan kuşları rahatsız etmemek için, erteleyip en son o odaya geçtiğimizde çoktan yavrularını alıp gitmişti. Daha sonrada zaman zaman uğradı.
Bir sabah balkonumuza gözü yaralı bir kuş misafir oldu. Gözünü tedavi ettik, sevgiyle baktık. İyileşir iyileşmez bizi huzursuz etmeden sessizce gitti. Bir daha da görmedik.
Yazlıkta komşularla birlikte baktığımız köpeğin yavruları; yağmurlu, fırtınalı bir gecede çitin gerisinde kalınca havlayarak bizden yardım istedi. Yavrularını kurtarıp yanına getirdiğimizde bizlere minnet dolu bakışını ömrümce unutamam.
Ne olursa olsun onlar Rabb’imin konuşmayan kulları, can taşıyorlar, korumasızlar ve bizlerin yardımına, desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Karşılığını da sevimli davranışları ve dostlukları ile ödüyorlar.
Erdal KARASU
YazarNezaket, toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini anlatan kurallardır. Yazılı kurallar değildir ama herkes bu kurallara uyarak toplumda huzur ve güveni oluşturur. Tavır, duruş, konuşma ve beden di...
Yazar: Erdal KARASU
Birbirine bitişik ya da yakın yerlerde yaşayan, yakın dükkânlarda çalışan kişilerdir komşularımız. Aramızda oluşan saygı, sevgi, hak ve görevleri, sosyal ilişkileri komşuluk olarak nitelendiririz. Kom...
Yazar: Erdal KARASU
Yaz tatilimiz köyde geçiyor. Doğayla iç içe olmak bana huzur veriyor. Dedem ve babaannemden bu zaman zarfında çok şey öğrendik. Eski insanların yaşam şekillerini yerinde görmek, geçmişte onların ne zo...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Caddede yürüyorlardı. İki dost... Çaldığı şarkıyı yarıda bırakan kemancıyla göz göze geldiler. “Çalmayı neden bıraktı acaba?” dedi biri. “Bilmiyorum ama keşke bırakmasaydı.” dedi diğeri...Okula giderk...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT