Çiçeklerin Başı Güldür
Çiçekler, daralan gönülleri ferahlatan, ruhumuzu aydınlatan, hayatımıza renk katan nadide varlıklardır. Onların güzelliklerini tarif etmeye kelimeler kifayetsiz kalır.
Kuruyan topraklarda, bozkırlarda, yeniden canlanan hayatın müjdecisidir çiçekler. Tıpkı umutların, hayallerin tükendiği, herşeyin bittiğini sandığımız o anda, tüm güzelliklerin yeniden can bulması gibi...
Bizim tarihimizde, kültürümüzde ve edebiyatımızda çiçeklerin çok ayrı bir yeri vardır. Tarihimizde bir döneme “Lale Devri” denilmesi bunun açık bir göstergesidir.
Edebiyatımızda gül üzerine şiirler yazılmış, besteler yapılmıştır. Gül ile bülbülün aşkı nesilden nesle aktarıla gelmiş bir efsane olmuştur.
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Divan’ında şöyle ifade eder:
Karanfiller tütsün dursun,
Çiçeklerin başı güldür,
Bülbülleri ötsün dursun
Gözlerimin yaşı güldür.
Somuncu Baba Hazretleri’nin “Bizim gülşendeki güller, dururlar taze solmazlar” ifadesi, o solmayan ‘Gül ve Gönül Medeniyeti’nin, kıyamete kadar İslâm’a ve insanlığa hizmeti temel düstur kabul ettiğine işarettir.
Sevgili arkadaşlar, bizler de kültür ve medeniyetimizin bu güzelliklerini bizden sonraki nesillere ulaştırmalıyız. İşte bu cümleden hareketle okul gazetemizde yayınlanmak üzere büyüklerimizle röportaj yaparak onların hatıralarını, tavsiye ve nasihatlerini sizlerle paylaşıyoruz.
Bu sayımızdaki röportajı renkli kişiliğiyle doğaya ve özellikle çiçeklere olan ilgisiyle herkesin takdirini ve sevgisini kazanan emekli edebiyat öğretmeni Arif Hoca’mızla gerçekleştirdik.
Arif Hoca’mızın, rengârenk çiçeklerle dolu, adeta cenneti andıran bahçesinde çay tadında, gül kokulu sohbetini dinliyoruz.
Arif Hoca’mızın üç kız çocuğu olmuş. İsimleri mi?
Cevabını ve hikmetini ondan dinliyoruz:
- Bizler tarihimize inancımıza kültürümüze bağlı insanlarız. Edebiyatımızda 'lale' Yüce Allah'ı, 'gül' ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’i temsil eder. Gülün, kokusunu Peygamber Efendimiz’in mübarek terinden aldığına inanılır. Onun için ecdadımız çocuklarına isim verirken en çok gül ve gülü anlatan isimler vermişlerdir.
İşte bu yüzden ben de kızlarıma Gül, Lale ve Sümbül isimlerini verdim.
Nihat Sami Banarlı, çocuklarını Gülveren, Gülseren, Gülizar, Gülendam gibi gül isimleriyle çağıran bozkırlı bir anneye sorar; “Sizin memlekette çok fazla gül mü var ki, çocuklarınızı hep bu isimlerle çağırırsınız?”
"Hayır!" der kadın. “Toprağımızda bir tek gül bile yetişmez. Ama gül başka… O, Peygamber Efendimiz’in remzidir.
Arif Hoca’mızla sohbetin bir kısmını sizlerle paylaşıyoruz. Hepinize çiçekler kadar güzel, gül kokulu ömürler diliyorum.
Esra Elif ŞAHİN
Yazarİnsan bir yolcudur, uzun ve zorlu bir yolculuğa çıkmış bir yolcu...Dünya pazarında heybesini güzelliklerle, kullukla doldurup 'sonsuz huzura' kavuşmaya çalışan bir yolcu...Yol vardır, sonunda gül bahç...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Sevgili arkadaşlar;Allah'ın yarattığı tüm canlılardaki en önemli özelliklerin başında sevgi duygusu gelmektedir. İnsan sevgiye ihtiyaç duyduğu gibi sevgisini göstermeye de ihtiyaç duyar. İnsanları bir...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Şairlere ilham olan, her karışı tarih kokan boynunda gerdanlığıyla şehirleri kıskandıran güzel İstanbul... Peygamberimiz’in övgüsüne mazhar olan Sultan Fatih'in bize emaneti İstanbul'un tarihî d...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Millî birlik ve beraberlik duygusu bizi her zaman millet bilinci etrafında birleştirir. Bu açıdan millî birlik ve beraberlik ülkemiz için en büyük güç kaynağımızdır. Aynı zamanda millet olarak varlığı...
Yazar: Editör