Sahabe Albümü: Amr bin Abese
Amr bin Abese, herkesin putlara taptığı bir sırada o, putlardan nefret eder, Yaratıcı’nın birden fazla olamayacağını düşünürdü. Amr, içindeki boşluğu dolduracak bir din arıyordu. Bir gün ehl-i kitaptan birine rastladı. Ona, taşa tapmanın akılsızlık olduğunu söyledi ve “Eğer bundan hayırlısını biliyorsan bana yardımcı ol.” dedi. O zat âlim birisiydi. Amr’a şöyle dedi:
“Mekke’de bir zat çıkacak, kavminin taptığı putlardan, onları bir olan Allah’a imana davet edecek. Yetişirsen ona tabi ol. O, dinin üstününü getirecektir.”
Hz. Amr, bu yeni dinin hasretiyle yanıyordu. Nihayet Mekke’den gelen birisi, orada çıkan bir zatın insanları, bir olan, eşi ve benzeri bulunmayan Allah’a imana davet ettiğini söyledi. Hz. Amr heyecanla ailesinin yanına döndü. Acele Mekke’ye gitmesi gerektiğini söyledi ve yola çıktı.
Hz. Amr (r.a.), Mekke’ye vardı ve akşama kadar Peygamberimizi aradı, fakat bulamadı. Üzgün bir şekilde Kâbe’nin duvarının dibinde uykuya daldı. O uyurken Peygamberimiz yanına kadar gelmişti. Açıktan kelime-i tevhid getiriyordu. Hz. Amr sesle uyandı. Kalktı, Peygamberimize, “Sen kimsin?” diye sordu. Peygamberimiz, “Allah’ın Rasûlü’yüm.” dedi.
“Seni Allah mı gönderdi?”
“Evet, beni Allah gönderdi.”
“İnsanları neye davet ediyorsun?”
“Hiçbir şeyi ortak etmeksizin Allah’a ibadete, putları kırmaya, akrabayı ziyaret etmeye…”
Hz. Amr; “Sen ne güzel şeyler için gönderilmişsin. Uzat elini, sana biat edeyim.” dedi. Sonra da kelime-i şehadet getirerek ilk Müslümanlardan olma şerefini kazandı.
Hz. Amr, Rasûlullah’ın yanında kalıp ona hizmet etmeyi arzuluyordu. Fakat Peygamberimiz buna razı olmadı. Çünkü henüz o sıralar davetini açıklamamıştı. Hz. Amr’a, “Davet ettiğim şeye karşı halkın ne kadar şiddet gösterdiğini görüyorsun. Sen şimdilik ailenin yanına dön, insanları hak yoluna davet et. Benim açıktan davetimi duyunca yanıma gel.” buyurdu.
Amr (r.a.) üzülerek Mekke’den ayrılıp memleketi Salem’e geldi. Burada tebliğ hizmetinde bulundu. Bu uğurda zorluklarla karşılaştı. Bir yandan Mekke’den bir haber bekliyordu. Nihayet bir gün Peygamberimizin Medine’ye hicret ettiğini, müşriklerle savaştığını, onları mağlup ettiğini duydu. Daha fazla bekleyemezdi.
Hazırlıklarını tamamlayınca Medine’ye hicret etti. Peygamberimizi buldu; “Yâ Rasûlallah, beni tanıdınız mı?” dedi. Peygamberimiz, “Evet, tanıdım. Sen Mekke’de bana gelen Salemli değil misin?” buyurdu. Hz. Amr, hicret ettiğini, artık Medine’ye yerleşmek istediğini söyledi. Rasûlullah (s.a.v.), onun bu hareketinden hoşnut oldu. Onu Ashâb-ı Suffe’nin içine kattı.
Hz. Amr, sık sık Peygamberimize gelir, “İlminden bana da öğret.” derdi. Peygamberimiz de her seferinde bir şeyler öğretirdi. Bu sayede Hz. Amr birçok hadis rivayet etti. Hz. Amr, Hz. Osman’ın (r.a.) hilafeti zamanında vefat etti.
N.Nida DURAN
YazarGelen her günü, diğer günler gibi yaşayacağımızı sanıyoruz. Ama olmuyor. O gün belki de ebediyete davet bekliyor bizi. Hepimizin göz göre göre aldandığı bir gerçek bu. Ölümün bize verdiği en büyük der...
Yazar: Esra GÖKTEPE
Hicret’in 10. yılıydı... Mekke fethedilmiş, İslamiyet daha geniş kitlelere yayılmıştı.İslam’ın kurtarıcı eli Becileoğullarına da ulaşmış, 150 kişilik bir heyetle Medine’nin yolunu tutmuşlardı. Cerir b...
Yazar: N.Nida DURAN
Hz. Cüleybib (r.a.) ensardandı, bekârdı. Hazreti Peygamber (s.a.v.) Efendimiz; onu evlendirmek, bir yuva sahibi olması için ensardan birinin kızına talip oldu. Sahabi, “Ya Rasûlallah, annesiyle bir ko...
Yazar: N.Nida DURAN
Hz. Amr (r.a), İslâmiyet’in ilk yayıldığı yıllarda Müslüman olma şerefine nail olan güzide ve bahtiyar insanlardan birisidir. O da diğer sahabiler gibi Medine-i Münevvere’ye hicret etti. Hendek Savaşı...
Yazar: N.Nida DURAN