Gülşah’a Mektup Var!
6 OCAK 2021 / Japonya
Benim güzel prensesim, Gülşah’ım,
Mektubuma seni ne kadar özlediğimi söyleyerek başlamak istiyorum. Bugün yine fotoğrafına uzun uzun baktım, kokladım, öptüm. Biliyorum sen de bizi çok özledin. Biricik yavrum kavuşmamıza bir yıl kaldı, ne yapalım, katlanacağız. Günler bir an önce geçsin de sana, büyükannene, büyükbabana kavuşayım diye dua ediyorum.
Japonya’ya sürekli yağmur yağıyor. Sosyal medyadan takip ediyorum da Ankara günlük güneşlikmiş. Ankara’ya döndüğümüzde seninle geçireceğimiz o güzel günlerin hayalini kuruyorum. Şimdi uzakta olduğumuz için birlikte vakit geçiremiyoruz. Oyunlar oynayamıyoruz. Pikniğe, sinemaya, tiyatroya, gidemiyoruz.
Dün telefon ettiğimde okul servisin geldiği için seninle çok kısa konuşabildik. Sadece doğum gününü kutlayabildim o kadar ama haberlerini büyükannenden aldım. Okulda yapılan bir şarkı yarışmasına katılmışsın ve üçüncü olmuşsun. Çok sevindim bir tanem. Gerçi sen niye birinci olamadım, diye üzülmüşsün. Gülşah’ım bu üzülecek bir şey değil ki. Çok güzel bir haber! Baban da ben de seninle gurur duyuyoruz. Hem madem daha başarılı olmak istiyorsun müzik öğretmeninle daha çok çalışabilirsiniz. Önemli olan birinci olmak değil, elinden gelenin en iyisini yapmak. Senin de bunun için gayret göstereceğine inanıyorum.
Gülşahcığım burada çok sevdiğim bir arkadaşım var, adı Pınar. İşte o, önümüzdeki hafta Ankara’ya gelecek. Sizi de ziyaret edecek ve doğum günün için babanla birlikte aldığımız hediyeyi sana getirecek. İnşallah beğenirsin.
Büyükannen boyunun uzadığını, gelişip serpildiğini söyledi. Gözlerimin önüne hastanede seni ilk kucağıma alışım geldi. O kadar küçüktün ki. Oysa şimdi dokuz yaşına bastın. Büyüdüğün, büyükannene ev işlerinde yardım etmenden, toz almandan, sofrayı hazırlamandan belli. Bu davranışlarının büyükanneni çok mutlu ettiğini biliyor musun?
Prensesim benim, inan gözümüzde tütüyorsun. Birbirimizle vakit geçireceğimiz çok uzun yıllarımız olacak, sadece biraz sabırlı olmamız gerek. Hepsi bu. Her istediğinde bizi arayabileceğini biliyorsun. Saat farkı önemli değil. Bak ne diyeceğim. Bu hafta sonu seni WhatsApp’dan görüntülü arayayım. Nasıl olsa okul yok. Rahat rahat konuşur, hasret gideririz, yüz yüze olmasa da birlikte vakit geçiririz.
Biliyorsun prensesim o günler de gelecek. O zaman birbirimize sarılacağız, kokumuzu içimize çekeceğiz, el ele tutuşup yürüyüşe çıkacağız. Sayılı gün çabuk geçer, der büyüklerimiz. Baksana bir tanem dört koca yıl kuş olup uçtu sanki. İşte kavuşmamıza engel olan bu bir yıl da çabucak geçip gidecek.
Mektubuma burada son verirken baban da ben de o maviş gözlerinden sevgiyle öpüyor, seni sımsıkı kucaklıyoruz.
Gülşahcığım seni çok sevdiğimizi zaten biliyorsun.
Güzel kızım benim, nazlı bebeğim, meleğim hep gülümse hayata. Büyükannene ve büyükbabana selam ve sevgilerimizi söylemeyi unutma. Hepiniz Allah’a emanet olun.
Seni çok seven annen Nihal.
Sibel UNUR ÖZDEMİR
Yazar
Beyzanur kitabını okurken kardeşi yanına geldi. Yüksek sesle;- Bana yardım et! Ödevimi yapamadım.Bu kaba sözler Beyzanur’u sinirlendirdi. Kardeşini duymazlığa geldi. Kardeşi yine;- Bana yardım et, ded...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Bahar geldiğinde kırlar, bayırlar, bahçeler, tarlalar çiçeklerle donanır. Rengârenk çiçeklerdir bunlar. Bakmaya doyulamayan güzelliklerdir bunlar. Öyle ki göz alabildiğine uzanan bu güzellikler insanı...
Yazar: Mustafa AKGÜN
İstiklal Savaşı’nın soluk ve iç karartıcı günlerinden biri daha yaşanıyordu. Yemek salonu köylüler ve taşralı tüccarlarla dolmuştu. Sıralara, yerlere, tahta çantalara oturmuş, küpeşteye yaslanmış yolc...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Merhaba Sevcan;Nasılsın arkadaşım? Ben iyiyim. Bu mektubu sana babaannemlerin yaşadığı köyden yazıyorum. Biliyorsun ilk başta köye gelmeyi hiç istememiştim. Hele hele bayramı burada geçirecek olmak dü...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR