Son Kitap
Kitap fuarının son günüydü. Sevilen Yazar Bartu Soyalan kitaplarını imzalıyordu. Standa gelmesinin üzerinden yaklaşık iki saat geçmişti. Nihayet imza için bekleyen kuyruk bitmiş, o da rahat bir nefes almıştı. Artık gönül rahatlığı ile evine gidebilirdi. İşte tam o sırada 11-12 yaşlarında iki çocuk standın önünde durdu. Formalarından aynı okulun öğrencileri oldukları anlaşılıyordu. Çocuklardan biri “Siz… Bartu Soyalan. Gözlerime inanamıyorum. Sizin her kitabınızı okudum. Çok beğendiğim bir yazarsınız.” dedi.
“Teşekkür ederim delikanlı. Adın ne?”
“Berkay.”
“Benim de Göktuğ.” diye atıldı diğer çocuk.
“Ben de sizin kitaplarınızı severek okuyorum.” dedikten sonra yazarın son kitabı Kara Delik’i aldı ve “Benim için imzalar mısınız?” diye sordu.
“Seve seve.” diyerek kitabın kapağını açtı yazar.
“Biliyor musun Göktuğ bu kitabı bugün o kadar çok imzaladım ki… Bu son kitap ve onu da senin için imzalayacağım.”
“Ne! Son kitap mı? Ben de almak istiyordum Kara Delik’ten.” diye atıldı Berkay.
“Önce ben aldım. Kitap benim.”
“Hayır, benim çünkü yazarın tüm eserlerini okudum ve mutlaka kütüphanemde bu kitabı da olmalı.”
“Kara Delik benim. Hem ben de çok merak ediyorum kitabı.”
“Haksızlık yapıyorsun Göktuğ. Sana bu kitabı okumak ve imzalatmak istediğimi fuara gelmeden önce söylemiştim.”
“Evet, ama önce ben aldım kitabı.”
“Parasını ödemedin daha. Ben fiyatının iki katını veririm.”
Bartu Soyalan olanları şaşkınlık içinde izliyordu. İlk defa kitabını almak ve imzalatmak için tartışan iki kişiye rastlamıştı. Baktı ki çocuklar geri adım atmıyor ve tartışma gittikçe büyüyecek gibi görünüyor “Boşuna tartışmayın gençler. Şu andan itibaren kitabım satılık değil.” dedi.
Göktuğ ve Berkay önce birbirlerine sonra yazara baktılar ve “Niçin?” diye sordular.
“Çünkü siz birbirinize saygısız davranıyorsunuz. Basit bir neden için kalbinizi kırıyor, dostluğunuzu zedeliyorsunuz. Kitap her zaman alınır, denk gelir yazarına da imzalatılır fakat dostluk kolay kazanılmaz. Siz zeki gençlersiniz. Neden böyle tartıştığınızı anlayamıyorum.”
Berkay da Göktuğ da utançla başlarını öne eğdiler.
Yazar sözlerinin yerini bulduğunu görüp sevindi.
“Şimdi… Bu kitabımı okul kütüphaneniz için imzalıyor ve hediye ediyorum. Böylece yalnız siz değil diğer arkadaşlarınız da okuyabilecekler.”
“Teşekkür ederiz.”
“Rica ederim. Ancak her ne olursa olsun birbirinize, büyüklerinize, çevrenize saygı gösterin. Bu sözlerim kulağınıza küpe olsun, anlaştık mı?”
“Anlaştık. Öğüdünüz bizim için çok kıymetli. İstersen önce sen oku Göktuğ.”
“Benim elimde okuduğum bir kitap var, onu bitireyim sonra okurum.”
“Sizinle tanıştığıma memnun oldum gençler. Bir daha ki imza günümde buluşmak üzere.”
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarAysel Hanım sallanan koltuğunda oturmuş örgüsünü örüyordu. Arda somurtarak ninesinin yanına geldi. Aysel Hanım gözlerini örgüsünden torununa çevirdi ve sordu “Anladığım kadarı ile canın sıkılmış Ardac...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Pencere önünde oturmuş bulmaca çözüyordum. Torunum Şenay’ın sesi ile başımı kaldırdım.“Nineciğim bir ödevim var. Öğretmenimiz, büyüklerimizle eski mahalleler, komşuluk ilişkileri, sokak oyunları konus...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
İnsan etten ve kemikten oluşan bir varlık değildir. İnsanı 'insan' yapan ve diğer canlılardan ayıran özellikleri ve güzellikleri vardır. Yaratılmışların en şereflisi olan insanı değerli kıl...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Büyüdüm mü ne! Artık nineme eskisi kadar öfkelenmiyorum. Durmadan onu yap, bunu yapma. Onu öyle yaparsan daha iyi olur, der dururdu bana.O nasihat verdikçe öfkelenir, ben hiçbir şeyi doğru dürüst yapa...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR