Zulmün Dünyadaki Cezası
İsrailoğulları zamanında balık avlayarak çoluk-çocuğunun geçimini sağlayan bir balıkçı vardı. Bir gün avlanırken ağına büyük bir balığın takıldığını gördü; çok sevindi. Hemen ağını çekerek onu yakaladı. Kendi kendine:
“Şimdi ben bu balığı götürüp satayım, böylece ailemin nafakasını çıkarayım.” dedi. Yolda, zaman zaman kendisine yardımcı olan balıkçılardan birisiyle karşılaştı. Adam;
“Balığı bana satar mısın?” dedi. Balıkçı; “Eğer evet dersem, bu balığı benden yarı fiyatına satın alır.” diye düşünerek; “Hayır!” dedi.
Adam, balıkçıyı sopayla feci bir şekilde döverek elindeki balığı zorla aldı. Balıkçı, ona bir yandan beddua ediyor bir yandan da; “Ey Rabb’im! Sen beni zayıf ve miskin, onu ise güçlü ve kuvvetli olarak yarattın. Ey Allah'ım! Dünyadayken hakkımı ondan al; çünkü ahirete kadar sabredemem!” diyordu.
Balığı gasbeden adam, onu evine götürdü. Karısına vererek kızartmasını istedi. Karısı balığı kızarttı ve getirip masanın üzerine koydu.
Adam yemek için elini balığa uzattığı sırada balık ağzını açıp adamın elini iyice ısırdı. Öyle ki adamı dayanılmaz bir acı sardı.
Parmaklarının acısına daha fazla dayanamayınca durumunu doktora anlattı. Adamın parmaklarını inceleyen doktor; parmakların kesilmesini, aksi takdirde hastalığın elin tamamına sirayet edeceğini söyledi.
Doktor, adamın parmağını kesti; bu defa hastalık ve acı eline intikal etti. Ağrıları arttı, korkusundan bütün vücudu titremeye başladı.
Doktor ona, elinin bileğine kadar olan kısmının kesilmesi gerektiğini; aksi takdirde hastalığın koluna sirayet edeceğini anlattı. Elinin bileğine kadar olan kısmı kesildi; fakat hastalık koluna bulaştı. Her kesilen uzuvdaki hastalık bir diğerine sıçrıyordu. Sonunda doktor, adamın omuzundan aşağı kolunu kesti.
Adam, kendisine isabet eden bu musibetin kaldırılması için Rabb’ine yalvarıyordu. Acılar içerisinde doktorun yanından çıktı. Bir ağaç gördü ve ona yaslandı. O esnada bir uykuya daldı. Uykuda birisinin kendisine şöyle dediğini gördü:
“Ey miskin! Kesilecek kaç kolun var ki hâlâ bekliyorsun? Hasmına git, ondan helallik iste!”
Adam uyandı, hasmının kim olduğunu düşünmeye başladı. Biraz sonra hatırladı ve: “Ben gasp yoluyla birisinin elinden balığını almış, ondan sonra da kendisine dayak atmıştım. Ondan aldığım balık da beni ısırmıştı.” dedi. Hemen şehrin yolunu tuttu, balıkçıyı aradı ve buldu. Önünde durup ondan helallik istedi. Malından ve mülkünden bir kısmını ona verdi. Yaptığı işten tevbe ettiğini söyledi. Balıkçı, ona hakkını helal etti. O anda hastalığının acısı durdu.
O gece, yapmış olduğu bütün kötülüklerden samimi bir tövbe ile vazgeçerek uyudu. Uyandığında, merhametli olan Yüce Allah kudretiyle ellerini ve kollarını kendisine geri vermişti.
Bu olaydan sonra Yüce Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) şöyle vahyetti:
“Ey Musa! İzzetime, celalime ve kudretime yemin olsun ki şayet o adam hasmını razı etmeseydi, hayatı boyunca ona azap ederdim.”
Ayşe Gül PINAR
YazarOkul korkusu, çocuğun şiddetli bir endişeyle okula gitmeyi reddetmesi ve okula karşı isteksiz olması demektir. Okul korkusu, çocuğun okula gitme zamanı gelince açık anksiyete ve panik durumlarının gör...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Yeni bir öğretim yılı başlarken aileler tatlı bir telaş içindeler. Bizim zamanımızda eve en yakın okul, en çok tercih edilen okuldu ki bunlar da çoğunlukla devlet okulları olurdu. Zaten özel okulların...
Yazar: Raziye SAĞLAM
İnsan ki varlığında sorumlu olmalıdır,Aklı erdiği günden, Allah’ı bulmalıdır.Niçin yarattı beni, neden varım alemde?Kendime sormalıyım hem neşede, elemde?Allah, itaat ister yarattığı kulundan,Kulluğun...
Şair: Rabia BARIŞ
Bir padişah, Hızır’ı görmek istiyordu. Bir gün bunun için tellallar çağırttı:- Kim bana Hızır'ı gösterirse onu armağanlara boğacağım, dedi.Birçok oğlu olan fakir bir adam, bu işe talip oldu. Karısına ...
Yazar: Ayşe Gül PINAR