UNUTULAN DEĞER ÂDÂB-I MUÂŞERET
Günümüz şehir yaşantısı içinde zaman hızlı bir şekilde akıp gidiyor. Her şey sayılara odaklanmış âdeta. Sabah şu saatte kalkacağız, şu saatte işte/okulda olacağız. Şu kadar iş yapacağız, şu kadar para kazanacağız vb. gibi bir liste uzadıkça uzuyor. Sürekli sayıların içerisinde rutin bir döngü halinde günler peşi sıra böyle akıp gidiyor. Tabii bununla birlikte ömür de gidiyor. Her zaman daha fazla kazanma hırsı, rızık korkusu gibi nedenlerle bazen burnumuzun ucunu dahi göremeyebiliyoruz. Modern dünyada insanî değerlerin gitgide unutulması ve kalplerimizin katılaşması ise kapıda duruyor. Karamsar bir tablo çizmek gibi olmasın ama çocuklara nasihat dahi verememenin getirdiği nokta maalesef bu. Eskiden büyüklerimiz bizlere nasihat ederlerdi ve biz onları saygıyla dinlerdik. Şimdi ise büyükler nasihat etmez olmuş, bunun nedeni de nasihat edilen kişilerin anlamsız, orantısız tepkisi. “Sana ne be adam, annem misin babam mısın?” gibi tepkilerle büyükler, çocuklara ve gençlere nasihat edemez oldu. Dahası aileler de buna zemin hazırlıyor, “Benim çocuğuma ne karışıyorsun?” gibi cümlelerle yine nasihat kapısını kapatıyorlar. Tabii herkes böyle değil ama bu çok fazla ve bugün bunun örneklerini acı bir şekilde görüyoruz. Görgü kurallarından yoksun olma yolunda gitmemiz, şu soğuk kış günlerinde bir dizi hastalıkları da beraberinde getiriyor. Grip, soğuk algınlığı gibi hastalıklar malumunuz bu aylarda çok sık yaygın. Görgü kuralları, toplumsal hayatımızı belli bir düzene koyduğu gibi aynı zamanda sağlığımız açısından da büyük bir öneme sahip. Görgü kuralları evlerde neredeyse bahsedilmiyor ve bunun sonucunda çocuklar, gençler hatta büyükler dışarıda neler yapması gerektiğini bilmiyor. Bakınız otobüslerde sıkça rastladığım bir şey var, bazı çocuklar ve gençler patates cipslerini yedikten sonra o yağlı elleri ile tutamaçları tutuyorlar, bu tutamaçları bütün insanlar tutuyor ve böylelikle bir kirlilik hızla yayılmış oluyor. Görgü kurallarına göre araçlarda bir şey yenmez, yense dahi temiz tutmak bir zorunluluktur. Sonra telefonla konuşmaya başlayan bazı büyükler, gideceği yere kadar bağırarak konuşmaya devam ediyor, bu, diğer yolcuları rahatsız eden bir tutumdur. Bunun yerine otobüste olduğunuzu belirtip daha sonra arayan kişiye, arayacağını belirtip kapatması makbuldür. Bu satırları yazmayı istemezdim ama bu kadar olumsuzluğun peş peşe sıralandığı ve kimsenin de umurunda olmaması bu satırların yazılmasına vesile oldu. Bakıyorsunuz adam hapşırıyor, öksürüyor; elini yıkamadan, silmeden tokalaşıyor. Bunlar hep görgü kurallarını bilmemekten, karşımızdakilere verdiğimiz zararları bilmemekten kaynaklanıyor. Hapşırdığımız, öksürdüğümüz zaman ellerimizi yıkamalı, elimiz temiz değilse tokalaşmakta ısrar etmemeli. Bir diğer konu da otobüslerde büyüklere, hamilelere ya da engelli bireylere yer verilmemesi sorunu. Benim aklımın almadığı şeyler var, gayet akıllı ve bir şeyler öğrenen nesil, toplumsal konularda vurdumduymaz olmamalı. Hepsi olmasa bile ezici çoğunluğunda şahit olduğum bu durum beni rahatsız ediyor. Yaşlı bir adam ya da teyze otobüse bindiğinde bakıyorum gençlerin umurunda değil ve özellikle genç kızlar da hiç yer verme zahmetinde bulunmuyor, görgü kuralları noktasında genç kızlar bundan muaflar mı acaba? Zaman zaman sosyal medyada bunu çeşitli görsellerle ifade ediyorum çünkü doğru bir davranış şekli değil. Ama yazmak da gerekiyor ki, bir silkinip kendimize gelelim, neler yaptığımızın farkına varalım. Bazen olur ki birilerinin bizlere bunları hatırlatması gerekiyor. Hem kendime hem de siz değerli okurlarıma hatırlatmış olayım ki belki dalga dalga yayılır. Büyüklerden bu incelikleri görmeyen çocuklar ve gençler de haliyle kendi bildikleri gibi hareket edip bu ve bunun gibi konulara çok fazla dikkat etmiyorlar. Oysa birlikte yaşamanın bir kültürü var. Evvela kendimize saygımızın olması lazım ve sonra da bu etrafımızdakilere yansıyacaktır. Sevginin saygının unutulmadığı, insanın özünde sevginin yattığını bilmek ve ona göre davranmak durumundayız. Gönül kapısı sevgi yoluna açılır.
Erol AFŞİN
YazarOsmanlı, tesis ettiği devlet ve medeniyetle, kanatları altındaki milletler-dinler topluluğuna yüzyıllarca insanlık, adalet ve hoşgörüyle hükmetti. ‘Medeniyetin Efendisi’ olarak dünyaya ve gönüllere ta...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Tarih boyunca inançsız insana rastlanmıştır ama inançsız bir topluma rastlanamamıştır. Din, Allah’ın insanlar için öngördüğü ve insanların dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen bir hayat tarzıdır. Ge...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Rûhu okşarcasına öyle ki ılık ılık İnsanların kalbine bir yol bulup akalım. Kem sözler elin olsun kin ve nefret yerine Susamış gönüllere bol bol sevgi ekelim. Âcizliğin gizlidir dilediğin emânda...
Şair: Hanifi KARA
Nefsin hevâsı için mağrûr olup aldanma Yüzüne bassın kadem her ayağın yolu ol. “Hem eserleri hem de yaşantısıyla gül ve gönül medeniyetimizin kendisinden sonraki nesillere aktarılmasında bir irfan...
Yazar: Mürsel GÜNDOĞDU