UMUT YOLCUSUYUZ
Hepimiz birer umut yolcusuyuz.
Hepimiz birer umut yolcusuyuz. Yollara düşmüşüz umudun peşinden. Heybelerimize doldurduğumuz azığımız umut. Ekmeğimizin yanında katıklık olarak hep umut taşırız. Umut yol olur aşılmaz dağlar önümüze çıktığında¸ köprü olur geçilmezlerde. Karanlık en ağır yüzünü gösterdiğinde¸ mağaralaştığın da dünya¸ umut bir ışık süzmesi olarak sokulur yanımıza. Uyandırır asırlık uykudan.
Umuttur çeyizlerimiz de düğünlerimize sakladığımız¸ Leyla’dır çölde mecnunca aradığımız. Umut aşktır¸ onun için çöller aşılır¸ dağların bağrına kazmalar vurulur.
Ateş dağları Nemrutun ellerinde yükseldiğinde İbrahim’i umutlar yeşerir gönül bahçemizde. Ateşin narını gülün rengine benzetiriz. “Serin ol” emrini bekler yüreklerimiz. Mancınıklardan ateşlere güle oynaya gideriz. Firavun orduları ile sıkıştırdığın da bir denizde¸ umut olur asa denizleri yarmak için. Yüreğimizde samimiyet az olsa da umuttur bizim için Nuh’un gemisinde olabilmek. Kardeşlerimiz tarafından atıldığımız vefasızlık kuyularında bizi kuyudan çıkartıp saraylarda vezir yapacak kervan olur umut. Çarmıha gerildiğinde yüreğimiz sonsuzluktan gelecek haberdir umut.
Umut her sabah bizimle doğar Veda dağının arkasından bir dolunay hüznü ile.Mekke’nin burukluğunu taşır kervanlar Medine’nin vefasına. Medine umuttur¸ Mekke umut.
Kervan yolunu kaybettiğinde yardım edecek bir Ensar¸ yanına sığınacağımız bir Necaşi vardır elbet uzak ülkelerde ”Meryem’e” sevdalı.
Bedir’in kalabalığı¸ Uhut’un sabırsızlığı hendeklerimize umut olur. Her seferinde Ebu Leheb’in¸ Ebu Cehil’in her seferinde yüzümüze kapanan kapısını çalarız belki bu sefer diye. Hasretin şehri Mekke olur bir an umutlarımız. “Hüzün yılları”nın arkasından göz yaşı dökeriz Kâbe’nin etrafında dönerken. Her tavaftan sonra yüz binlerce umut secdeye eğilir mescidi haramda. Biliriz ki en “Eminin” evinde misafiriz. Ebâbîl kuşlarının tırnaklarındaki taşlar ( sicîl) umudumuz olur.
Mescidi Aksa da göz yaşı olur umutlarımız. Ağlama duvarlarında günah çıkartanlara karşılık. İnadına sapan taşına sarılırız¸ inadına vurulan bebekleri Filistin şalına sararız. Haritada her yer Kerbela olsa da binlerce Hüseyni baş eğilmektense¸ düşer Irak çöllerinde secdeye. Umudum göğe yükselecektir.
Kim bilir çıkarda bir Genç Osman Bağdat’a umut seferine¸ dokunur yarasına Abdulkadir Geylani’nin¸ Ebu Hanife’nin. Kim bilir çıkarır sırtındaki hançeri Hz Alinin.
Hasan MAHİR
YazarSözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manasındaki ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. İslâmî literatürde ...
Yazar: Mustafa KARABACAK
Millî şairlerimizden Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin” adlı şiirinden iki dörtlükle yazımıza başlayalım. Bu vatan toprağın kara bağrında Sıradağlar gibi duranlarındır, Bir tarih boyunca onun ...
Yazar: Sırrı ER
Osmanlı padişahlarının onuncusu, 89. İslâm halifesi olan ve “Muhteşem Süleyman” olarak anılan Kanûnî Sultan Süleyman 1494 (bir rivayete göre ise 1495)’te, babası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi (vali...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Yavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ