Uçtu Gitti
-Anne!..
Beyzanur panik hâlinde mutfağa koştu.
-Anne, kuşumuz gitti, Geveze uçtu, gitti.
Annesi Beyzanur’la beraber pencereye koştu.
- Kim açtı kafesinin kapısını?
-Şey, Ben açtım. Canı sıkılmıştır,beraber oynayalım, dedim. Omzuma konmuştu. Birlikte geziyorduk. Pencerenin açık olduğunu gördüm ama bizi çok seviyor gitmez diye düşündüm. Neden gitti? Çok üzgünüm anne!
-Dışarısını merak etmiştir kızım.
O sırada karşı bahçedeki dut ağacında bir kuş öttü. Beyzanur;
-Orada…
Sonra ağaca doğru seslendi;
-Geveze! Geveze!
Kuş acı acı ötüyordu. Beyzanur ve kardeşi Enes, dut ağacının altına koştular. Geveze’nin sesini duyuyorlardı ama onu göremiyorlardı.Kafeste büyümüş, iki kanat çırpmakla yorulmuş olan kuşun paniklediği belliydi. Bir ara uçarak başka ağaca kondu. Ardından sesi soluğu kesildi. Çocuklar arkasından koşsalar da onu göremediler. Anneleri de yanlarına gelince saatlerce o ağaç senin bu ağaç benim Geveze’yi aradılar. İyice yorulmuşlardı. Beyzanur;
-Anne! Ya kediler onu bizden önce bulursa!
-Geveze akıllı bir kuş yavrum. Başının çaresine bakacaktır. Şimdilik eve gidelim, konu komşuya da haber salalım.
Beyzanur çok üzgündü. Kardeşiyle birkaç gün Geveze’yi aradılar. Ailesi de onlara destek oldu.
Bir gün telefon çaldı.Üst sokakta oturan bir tanıdıklarıydı arayan. Komşusunun açık camından içeriye bir kuş girmişti. Kuş odanın içinde dönüp durmuş, kafesini aramıştı sanki.Ev sahipleri onu yakalamayı başarmışlardı. Bu Geveze'ydi.
Beyzanur’un yüzü gülmeye başladı. Çok hüzünlü bir zaman dilimi geçirmiş, ailesinin desteği ile üzüntüsü biraz olsun hafiflemişti. Şimdi ise hepsi mutluydular. Hüzünler ailesi ile azalıyor sevinçler ise çoğalıyordu. Bunu fark etmişti.Kardeşi ile beraber Geveze'yi almaya gittiler.Tarif edilen eve yaklaştıklarında o kuvvetli sesi net olarak duydular;
-Cik, cik, cik
Emine Yılmaz DERECİ
Yazar
Bilge Leylek yuvasından etrafı seyrediyordu. Köyün içinden koşa koşa giden çocuğa baktı. Çocuk hem koşuyor hem de coşkuyla bağırıyordu;- Yaşasın İstanbul’a gidiyorum, duyun ağaçlar, duyun kuşlar, duyu...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Bakınca görülür, gelişin başkaÇiçeğe bürünen dallar sendedirRengârenk duruşun, gülüşün başkaYeşiller, beyazlar, allar sendedirTaşıdığın umut herkese yeterAşk bacayı sarar, gönüller tüterKendinden geçe...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Çoban Ali, köyün sığır ve küçükbaş hayvanlarını otlatır, geçimini çobanlıktan sağlardı. Her gün hayvanları köye uzak çayırlıklara götürürdü. Akşam karnı doyan hayvanlarla köye dönerdi. Her...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Kar taneleri dört bir yanı beyaza boyuyordu. Kara kış yüzünü açıktan açığa göstermeye başlamıştı. Etrafta büyük bir sessizlik vardı. İki kuş gün boyu yiyecek aramışlar fakat bulamamışlardı. Bir evin s...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ