Tevazu
Tevazu, alçak gönüllülük demektir. Alçak gönüllü kimse ise, “kendi değerini olduğundan aşağı gösteren, başkalarını küçük görmeyen, büyüklenmeyen kimse, engin gönüllü, mütevazı, tevazulu” olarak tanımlamaktadır. Tevazu, bir kişilik özelliğidir. Tevazu insan kişiliğinde yer alan bir erdemdir. Belki de en önemli erdemdir. Tevazu konusu ele alındığında gurur, kibir, ego, öz saygı gibi kişiliğe ait özellikler de ele alınır. Tevazu kesinlikle düşük öz saygı, kendi değerini küçültme ya da kendini başkasından aşağı görme değildir. Kibir, bencillik, kabalık, kendini üstün görme, sürekli haklı olma çabası insanlar arası ilişkilerde sirayet etmişken, tevazu bu olumsuzluklarla baş etmede etkili olabilecek en önemli erdemlerdendir. Mütevazi insan kendini üstün görmez. Allah’ın yarattığı evrenin bir parçası olarak ve yalnızca bir zerre olarak görür. Bu, kendini değersiz görmek değildir. Evrendeki yerini ve gerçek değerini bilmektir. Yani kendi değerini de çok iyi bilir, diğer insanların ve evrendeki her şeyin de değerini çok iyi bilir. Kendi zayıf ve güçlü yönlerinin farkındadır. Kendisini olduğu gibi kabul eder. Yani sağlıklı bir benlik yapısına sahiptir. Kendini abartmaz. Kibir, gurur ve aşırı özgüvenden sakınır. Mütevazi insanın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
Eşref BOLUKÇU
YazarÇocukların kimlikleri yani kişilikleri 0-6 yaş döneminde büyük oranda oluşur. Daha doğrusu, altı yaşından önceki eğitim ve öğretim, çocukların kişiliklerinin temelini oluşturur. Bu nedenle anne ve bab...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Gelişim döneminin özellikleri bilinmeden gerekli eğitim verilebilir mi? Gelişim döneminin özellikleri bilinmeden verilen eğitim hangi oranda ve hangi yönde etkili olur?İnsanın hiçbir gelişim dönemi, ç...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Aileyi sevgi okulu hâline getirmek zorundayız. Ailedeki ilişkiler sevgi kokmalı. Ailede hâkim olan dil, sevgi dili olmalı.Aile, sevgi üzerine kurulması gereken sosyal bir kurumdur. Sosyal kurumlar, to...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Sosyal medya, hayatımızın bir gerçeği ve bir parçası oldu. Gençler zaten sosyal medyanın kullanıldığı dönemde doğdukları için sosyal medyanın var olmaması gibi bir durumu bilmezler ve dolayısıyla düşü...
Yazar: Eşref BOLUKÇU